BÖLÜM ⅔

274 11 6
                                    

.yazar:Aylin Şova

İnsan için duyguları önemlidir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnsan için duyguları önemlidir. Onlarla yaşarsın mutlu olursun hatta belki bir gün aşık bile ola bilirsin. Ama hayatta kalmak için mantık gerekir. Nefes alman için yükseklere çıkmak ve inmemek için mantık gerekir insana. Mantık benim için en büyük silahtı. Ama peki duygular?

İşte korktuğum yerde bu nokta. Ya bende bir gün annem gibi duygularıma yenik düşüp kendimi ölüme sürüklersem? Ya bende parnterim ne yaparsa yapsın onun aşkından gözümü kor edersem? Hayır bunu yapmayacağım. Anneme söz verdim. Hiç kimseni gözümü kor edecek kadar sevmeyecektim.

Ama şimdi her kesin adından cüssesinden hatta nefes alışından korkan adama evcilik oyunu teklif ediyordum. Daha doğrusu emir ediyordum. Onun benimle ciddi şekilde bir sevgili olmak istemeyceği gözler önündeydi. Bu zamana kadar en büyük düşmanını bir anda sadece 2 ay içerisinde sevgilisi yapmayacaktı. Zaten bazı "büyük" şahıslara sevgili olduğumuzu değilde en azından bir yakınlığımızın olduğunu söylemişti avukat öldüğü davette. Ama şimdi her kese duyurmak kararına gelmişti.

Kabul etmesem çok büyük zorunluluk altında kalacağımı, Akabey yetmezmiş gibi bir de Wizard hemde Wizard'ın arkadaş şirketleriyle başa çıkmak zorunda kalacaktım. Kabul etsem bu şerefsiz Wizard'ın ne yapacağı belli olamazdı. Beni elinde tutarak şirketimi içden içe mahvede bilirdi. Benim bile haberim olmadan.

Ama onun beni hafife almaması gerektiğini  şimdi ona göstermeliydim. Hem bu teklife "evet" gibi cevap vermeli hem de "aklından bile geçirme" yanıtını vermeliydim. Bu 3 seçenekle artık Wizard'ın aklına umarım sokmalı olduğum şeyleri soka bilmişimdir.

Ve şuan da Arasın odasında koltukta oturmuş şirketlerin öz geçmişini araştırıyordum. Teklifimi sunduktan sonra Aras bir şey demeden kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Ve o da şuan bilgisayarından bazı işler yapıyordu. Elimdeki dosyanı masaya bilerek ses çıkararak koyduğum da Aras gözlerini bana çekerek bir kaşını kaldırdı.

Çantamı omzuma geçirip saçımı savurdum. "Nereye Korkmaz?" Demişti sorgular tonda. "Sana ne?" Demiştim arkamı dönerek. "Kapıyı kapat giderken" dediğinde tam kapıdan çıkıyordum ve arkama bile bakmadan merdivenlere yöneldim.

Şirkete gitmek kararını vererek arabama yöneldim. Arabaya binerek şirkete sürdüm.
.
.
.
Kapıyı çalarak annemin açmasını bekliyordum. Çok yorgundum ve hiç bir şekilde daha fazla ayakta kalmaya tahammülüm yoktu. Kapı açıldığında annemi değil Giray'ı görmüştüm karşımda. "Hoş geldin Olivia" dedi içeri geçmemi bekleyerek. "Offf" dedim mız-mızlanarak. "Çok yorgunum Giraay" dedim içeri geçtiğimde. Ayakkabılarımı çıkartıp terliklerimi giyindim. *Teyzem çok iyi yemek yaptı gel de karnını doyur" dedi ellerini "mis" şeklinde yaparak.

"Evet bir yemek bana iyi gelir" derken koşarak mutfağa gittim. Annem ocağın üzerine koyduğu yemeğini karıştırıyordu. "Annemm" dedim arkadan onu kucaklayarak. "neler yaptın bakalım?". Kazanın içerisine baktığımda mercimek çorbası vardı. Çocukluktan beri Girayın bu yemeği çok sevdiği ama benim nefret ettiğim açık bir şeydi. Ama annem bu yorgun halime bakmayarak çorbamı yapmıştı? Cidden.

"Ya anne" dedim ondan ayrılırken. "Efendim kızım?" Sırıtarak bana baktığında hala yemeğini karıştırmaya devam ediyordu. "Ya biliyorsun sevmiyorum bu yemeği neden pişiriyosun ki" isyan bayraklarımı çektigimde bile annemin yüzündeki sırıtış yerini koruyordu. "Giray oğlum istedi ne yapacaktım?" Demişti. Dönerek Girayq baktım o da kapıya yaslanmış bana sırıtıyordu. "Şimdi Giray yemek yerine seni yeyeyim mi?" Dedim üzerine zıplayarak.

"Ne hayır bırak beni canavar" dedi bağırarak. "Bunu annem mercimek çorbası yapmasını istemeden önce düşenecektin" dedim kolunu ısırırken. "Koskoca Olivia Korkmaz beni ısırıyor şu işe bak" dedi isyan bayraklarını çekerken. Bir anda geriye sendelenirken aslında annemin bizi ayırdığını gördüm. "Ne yapıyosunuz eşşek kadar olmuşsunuz hala kavga" dedi tatlı sesiyle bağırırken. Buna dayanamayan ben yanaklarından makasımı alıp odama çıktım.

Yemek istemediğim için odama çıkıp direk banyoya girdim. Acaba gerçektende Aras benle sevgilimi olmak istiyor? Yok lan ne sevgili olucak o benle. Hemde bu yaşdan sonra liseli gibi sevgili mi yapacaksın Olivia? Ama yani istemiyorsa neden bir anda söyledi ki, yani normalde kendine aşık etmek ister sonrasında bunu yapar ki ben ona hayır söylemiyim. Salak zaten seni kendine aşık etmek için her bir hamleni yaptı. Ne yaptı ki? Seni öptü, sana yardım etti pek becermesede seni korudu. Daha ne istiyorsun? O haraketlerle mi kızları tavlıyorlar? Yani galiba evet. Yok be hangi kız bu kadar düşmüş ki bunlarla bir erkeğe aşık olacak kadar? Şimdi ki kızlar öyle ama. Neyse su çok sıcak olmaya başladı çıksan mı artık?
Evet çıkayım ben artık.

Kapının yanına koyduğum bornozu alıp bedenime sararak odama doğru ilerledim. Önce fön makinesini çalıştırıp saçlarımı kurutmaya başladım. Kuruttuktan sonra kendime pijama seçmek için dolaba yöneldim.
Siyah bir gecelik seçtikten sonra yatağa yöneldim. Son bir defa telefonu yoklamak için elime aldığımda hiç bir gelişme ve ya mesaj olmadığını gördüm. Yeniden yerine bırakarak ışığı kapattım.

🤎

Alarm yine çalıyordu. Güneş yine gözüme gözüme vuruyordu. Lanet olsun bir kere ben kendim kalkamayacak mıyım? Her seferinde bu sıçtığım alarm mi çalacak?

Daha fazla söylenmeden ayağa kalkarak banyoya gittim. Rutin işlerimi hallettikten sonra yatağın kənarında duran telefonu almak için gittiğimde pencerenin yanında bir kutu olduğunu gördüm. Annem bıraktığını düşündüm önce ama yanına yaklaşdığım da üzerinde duran simgeni yeni gördüm.

Satürn simgesi.

Bir anlık sanki kalpim son kez çalışmıştı. Bedenimi garip sıcaklık haps etti. Git-gide terliyorum, başım dönüyordu. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Çekinerek dizlerimin üzerine çöktüm. Ellerimi kutunun üzerinde gezdirdim. Bunca zamandan sonra bir anda yeniden böyle kutuların ve mektupların geldiği döneme mi geldim yine? Yine mi başa döndüm. Evimi değiştirdim, korumaları çoğalttım. Kimdi bu bunca zaman odama girecek kadar dibimde olan düşmanım?

Yavaşca kutunu kucağıma koydum. Açtığımda yanında bir küçük orkide ve mektup vardı. Orkideni elime alarak baktım ona. Nasılda güzeldi? Beyaz zarif aynı annem gibi. Onu kenara koydum. Mektupu elime alarak ona baktım. Onunda üzerinde Satürn simgesi vardı. Yavaşca açmaya başladım. Korkarak çekinerek sanki bir yeri yırtılacak zarar görecekmiş gibi. Peki neden buna ben böyle nazik davranıyordum.

Mektupu açtığımda gözlerimi kapattım. Kendime zaman verdim. 1..2..3.. Hadi Olivia. Okumaya başladım.

Gül bahçem. Merhaba, seni rahatsız ederim diye seninle konuşmayalı 1ay 15 gün oldu. Yani 46 gün, söylemesi kolay ama bana çok zor geldi. Yinede beni iyleştiren seni daha yakından görmekti. Her zamankinden daha güzel daha zarif ve daha narin görünüyordun. Tıpkı bir orkide gibi. Her zaman yanında olacağımı yazdığımda yalan söylemiyordum. Senin her 2 addımından 1-i bendim. Senin bile farkına varmadan. Sana gönderdiğim hiç bir kıyafeti giyinmedin,hiç bir parfümü sıkmadın. Ama hiç gerek yok aslında. Sen o parfümsüzde parfüm gibi kokarsın. Yalnızca o kıyafet olmadan da mükemmel görünürsün. Bundan sonra da mükemmel olacağına eminim. Daha başarılı olman benim için bir gurur.

Çok seveceğini bir adam.

Bodrum Katı (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin