Asi müziğin akıcı ritmine iyiden iyiye adapte olduğunda bu geceden ciddi anlamda keyif aldığını hissediyordu. Biraz sıcaklamış ve kusursuz bir şekilde topladığı saçlarının ön kısmından iki perçem yanaklarına düşmüştü ama bu bile keyfini kaçırmadı. Çağla'nın üniversite arkadaşları etrafında onunla birlikte dans ederken, Çağlar sağ tarafına doğru iyice yaklaşmıştı. Asi bunu umursamadı. Zira umursarsa gereksiz bir diyalog yaşanacaktı ve Asi hiç o havasında değildi. Bugün sadece dans etmek istiyordu. Hiçbir şey düşünmeden.. Gecenin sonuna kadar..
Fakat Asi pek de şanslı değildi. Zira sağ tarafına gereksiz bir şekilde biraz daha yanaşan sıcaklığı hissetmiş ve bu durumu başından nasıl savacağını hızlı bir şekilde düşünmeye çoktan koyulmuştu. Kabalık etmek istemiyordu. Zira Çağla'nın arkadaşıydı. Onun yüzünden ikili arasında bir anlaşmazlık çıkarsa kendisini hiç iyi hissetmezdi. Mümkün olan en kibar şekilde bu işi halletmeliydi.
Kafasını sanki adamın varlığını anlamıyormuş gibi asla sağ tarafına döndürmedi. Elini hafifçe yukarı kaldırdı ve ritme doğru kıvrak bir şekilde kalçasını salladı. Elini yavaşça aşağıya doğru indirirken ise göz ucuyla Çağlar'ın elini ona doğru uzattığını fark etmişti.
Elini tutacaktı.
Asi gergin bir nefes verdi ve tam da beklediği gibi sıcak el eliyle temas edip Asi'nin elini tutarak avucunun içinde nazik bir şekilde hapsetti. Hemen sonrasında ise Çağlar, Asi'nin ondan asla beklemediği bir özgüven ve cüretkarlıkla birlikte onu elinden tutup sıkıca çekmiş ve saniyeler içinde kendi sert bedenine yaslamıştı.
Ya da Asi öyle sanıyordu. Ta ki gözleri yukarı doğru kalkıp ela gözlerle buluşuncaya kadar..
"Selam Asi Kız."
Alaz onu elinden tutup biraz daha kendisine çekmiş ve ardından boştaki diğer eli anında kızın belini bulmuştu. Gülümsemesi her zaman olduğu gibi alaycı ve gözleri ise oyunbaz bir şekilde parlaktı. Yaptığından son derece memnun ve oldukça da umursamaz bir hali vardı. Asi ise sinirle bir nefes vermekten başka bir şey yapmamıştı.
"Ne yapıyorsun sen?" diye sordu bütün sabır duygusunu kullanarak ona bakarken. Sesi sakin çıksa bile içinde bir volkanın kaynadığını şimdiden hissedebiliyordu. Alaz onu asla rahat bırakmıyordu. Asla. Her zaman onu deli etmek için bir yöntem bulabiliyordu.
"İyiyim, sen ne yapıyorsun?" diye sordu salağa yatarak başını yana eğerken. "Nasıl gidiyor?"
"Alaz.." dedi uyarıcı bir tonlamayla adını telaffuz ederek. Bu şekilde genç kızın verdiği ikaz sinyalini anlaması gerekiyordu. Fakat o Alaz Soysalan'dı. Canı istemediği müddetçe hiçbir şeyi anlamazdı.
"Asi.." dedi onu asla şaşırtmayarak kızı taklit ederken. Asi tam da orada, pistin ortasında, herkesin içinde onun bacağına bir tekme atmayı ne kadar da çok isterdi.
"Bırak." dedi onunla uğraşmayı zerre kadar istemediği için sadede gelerek. Fakat bu kelimesi havada buharlaşıp bir toz bulutu misali dağılmış gibi hissetmişti. Zira Alaz onu bırakmamıştı. Aksine tuttuğu elini kendi omzuna nazikçe koymuş ve ardından diğer elini de küstahça beline yerleştirmişti. Asi bir an için ona tekme atma planını yeniden gözden geçirdi. Fakat onun yerine kimse bir şey anlamasın diye yalandan gülümsemiş ve bunu yaparken de Alaz'a dik dik bakıp keskin bir tonda konuşmuştu. "Ne yapıyorsun geri zekalı? Bıraksana."
"Dans ediyorum." dedi Alaz sanki bu çok normalmiş gibi omuzlarını silkerek. Asi ise içinden sabır dilemek durumunda kalmıştı bu cevap karşısında.
"Bırak beni, kıracağım o koca kafanı yoksa!"
"Şş.. Azıcık sakinleş." dedi Alaz gülümsemesi zerre kadar kaybolmadan kıza bakarken. "Bak bu kadar sinir iyi değil. Daha çok gençsin."