Asi perşembe akşamı derslerinden sonra saat beşe geldiğinde tiyatro odasına doğru geri geri giden ayaklarıyla ilerlerken, bir yandan da provanın çabucak bitmesini diliyordu. Bu geldiği üçüncü prova olacaktı ama daha şimdiden sabrı tükenmek üzereydi. Zira Kutay Tuzlu onu rahat bırakmamakta oldukça kararlı görünüyordu.
Tiyatro odasından bıkkın bir tavırla girmiş ve sahnede replik çalışan birkaç kişiye kibarca selam verdikten sonra her zaman yaptığı gibi köşedeki yerine geçmişti. Saat bu sırada tam da beşi gösterirken Kutay ve yanındaki kuyrukları da sahnedeki yerini aldı ve prova da böylelikle başlamış oldu. Asi kendi sırası geldiğinde ona verilen şarkıyı muhteşem bir şekilde söylemiş ve daha önceki iki provada da yaptığı gibi anında toparlanıp gitmek için çantasına doğru uzanmıştı. Fakat bu kez Kutay onu durdurmakta kararlı bir şekilde önünü kesti.
"Ne var?" diye sordu Asi ona ters ters bakarak kafasını iki yana hızlı hızlı salladığında. Tıpkı Alaz'ın kendisine söylediği gibi davranıyordu adama. Ki bunu Alaz'ın söylemesine de gerek yoktu zaten kıza göre. Zira o istemese bile Asi bu yılışık adamdan o kadar nefret ediyordu ki, yüzüne kaş çatmadan bakamıyordu zaten. "Ne istiyorsun?"
"Nereye gidiyorsun?"
"Sanane!" dedi Asi prova yapanları umursamayarak en sonunda öfkeyle bağırırken. Bu nedenle bir an için prova yarıda kesilmiş ve herkesin şaşkınlık dolu bakışları onlara doğru çevrilmişti. Ortamda büyük bir sessizlik yaşanırken, Kutay pis pis sırıtarak Asi'ye bakıyordu şimdi. "Benim rolüm bitti ve gidiyorum! Sana hesap mı vereceğim?!"
"Fazla sertsin cidden.." demişti derin bir nefes vererek. "Ne yapacağız biz seninle böyle?"
"Bana bak.." dedi Asi ona cidden de boka bakıyormuş gibi bakarken. "Sen sert nasıl olunur görmemişsin henüz? Eğer biraz daha beni rahatsız etmeye devam edersen, asıl o zaman göreceksin! Duydun mu beni? Kafanı kırdırtma bana durduk yere! Adam gibi provanı yap, oyununa bak!"
"Sen benimle dışarıya gelsene bir dakika." demişti Kutay kıza bakarak kapıyı işaret ederken. "Gel bir konuşalım güzelce Asi Atahan."
"Seninle hiçbir yere gelmem ben. Kaybol şimdi gözümün önünden!"
"O halde.." demişti Kutay kıza doğru yaklaşarak. Ardından cümlesinin devamı fısıltı gibi çıkmıştı dudaklarının arasından. "Arkadaşın Alaz Soysalan için üzücü bir gece olacak desene."
Asi duyduğu cümleyle beraber kalp atışları anında korkuyla tavan yaparken, dışından son derece endişesiz görünmek için çaresizce çabalamıştı. Ardından hiçbir şey söylemedi ve az önce Kutay'ın işaret ettiği kapıdan hışımla çıktı. Kutay'ın da hemen arkasından onunla birlikte geldiğini adım seslerinden anlayabiliyordu. Birlikte tiyatro odasından çıkıp dar ve bomboş koridordun ortasında durduklarında ise Asi ona yeniden dik dik bakmıştı.
"Bak Asi.." dedi Kutay kıza gülümserken. "Seninle iyi geçinmeye çalışıyorum ama sen bunu maalesef ki bir hayli zorlaştırıyorsun. Bu şekilde prova yapamayız, öyle değil mi?"
"Bu işi asıl zorlaştıran sensin!" dedi Asi anında adama karşılık verirken. "Prova saatinde buradayım ve bana düşen kısmın provası da sorunsuz bir şekilde bitti. Yani daha fazla burada kalmam için bir sebep yok."
"Ama ben burada kalmanı tercih ederim." demişti Asi'ye doğru bir adım yaklaşırken. Hemen sonra sağ elini uzatmış ve kızın yanağında duran bukleye doğru hareket ettirmişti. Fakat Asi bunu fark eder etmez, adam daha ona dokunamadan önce geri çekildi. "Göz zevkim açısından sana bakmak tercihim."