24

2.8K 162 227
                                    

Alaz'ın ayakları olduğu yere kök salmıştı.

Asi onu arkasında bıraktıktan sonra o anki şokla arkasından bakakalmış ve ne yapacağını bilemez bir şekilde olduğu yerde öylece dikilmeye devam etmişti. Kızın ona söylediği cümleler o kadar büyük bir darbe indirmişti ki kalbine, ölecek gibi hissediyordu kendisini.

Bir an.. Sadece tek bir an kıskançlık denen o canavar mantıklı tarafını ele geçirmişti. Ve şimdi de bunun sonuçlarıyla baş başa kalmıştı işte. Tek başına, bahçenin orta yerinde..

"Alaz?"

Çağla'nın meraklı sesi ona ulaştığında hala kıpırdamadan öylece duruyordu olduğu yerde. Kalp atışları gümbürderken, çaresizce nefes almak için çabalıyor ama nefesleri bir türlü yetmiyordu. Ardından kulakları da uğuldamaya başlamıştı. Bir kabusun içindeydi sanki. Evet evet, kesinlikle kabus görüyor olmalıydı. Birazdan uyanacak, derin bir nefes alıp verecek ve kabusun bittiğine şükredecekti.

 "Alaz?" diye sordu Çağla bu kez yanına gelip onu kolundan dürterek. Mavi gözleri abisinin yüzüne dikilmiş ve ardından onun garip ifadesi karşısında endişeyle konuşmaya devam etmişti. "Asi nerede?"

Gitti diye cevaplamıştı Alaz içinden. Asi Kız gitti. Hem de sonsuza kadar..

"Alaz diyorum?" dedi Çağla bu kez iyiden iyiye paniklerken. Abisinin bomboş ve şok olmuş ifadesi onun giderek daha da endişelenmesine neden oluyordu. "Cevap versene. Dilini mi yuttun?"

"Gitti." dedi Alaz bu kez aynı cümleyi dışından söyleyerek. Ve kulaklarına dolan sesi tarifsiz bir acı vermişti şimdi ona. Gerçekten de gitmişti Asi. Sadece yan evdeydi ama artık yoktu. Çıkarmıştı Alaz'ı hayatından. Kendi ağzından duyunca gerçekliğini daha da çabuk algılamıştı şimdi. Kalbine bir bıçak saplanır gibi oldu tam da o anda. Ne yapacaktı? Ne yapmalıydı? Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı aralarında. Bu bilinmezlik Alaz'ı ürpertiyordu.

"Nereye gitti? Eve mi?"

Sarsak bir ifadeyle kafasını salladı Alaz. Konuşacak bir damla bile gücü yoktu. Ölmek istiyordu. Derin derin solusa bile bir türlü nefes alamıyordu. Bedenindeki tüm güç sanki bir anda tamamen tükenmişti. Ayakları taşıyamıyordu onu.

"Ne oluyor Alaz?" diye sordu Çağla onun yüzünü dikkatli ve gergin bir tavırla incelemeye devam ederken. "Asi niye habersiz gitti? Bu yüzünün hali ne? İyi misin sen?"

Alaz tüm bu sorular karşısında hiçbir cevap vermemişti. Beyni hala az önce olanları idrak etmek için çabalıyor ve elleri korkuyla zangır zangır titriyordu. Asi'nin ona söylediği cümleler kafasında tekrar tekrar dönerken, nefesi boğazında düğümlenerek ona işkence ediyordu. Az sonra hareketlenerek sarsak adımlarla arabasına doğru ilerlemiş ve Çağla'nın büyük bir endişeyle birlikte onu takip etmesine neden olmuştu.

"Alaz?" dedi Çağla, o arabasının kapısını titreyen elleriyle açarken, hala onunla iletişim kurmaya çalışarak. Fakat Alaz'ın söyleyebilecek herhangi bir sözü yoktu. Beyni sanki bu zamana kadar tüm bildiklerini unutmuş, sadece Asi'nin ona son söylediklerini hatırlıyordu. Zihninde hep aynı cümle başa sarıyor ve bugün, burada öldüm ben senin için diyordu. "Alaz ne oldu diyorum! Nereye gidiyorsun?"

Alaz arabasının ön koltuğuna bir un çuvalı misali kendisini bırakarak otururken, kapıyı çekip kapattı ve ardından arabayı çalıştırdı. Çağla ise ön kapının yan tarafında çaresiz ve ürkek gözlerle ona bakıyordu.

"Alaz böyle gitme. Bak, iyi değilsin."

Fakat Alaz onu dinlemedi. Yavaşça gaza basarken tek yaptığı şey, artık iyiden iyiye panik olmuş kız kardeşini arkasında soru işaretleri ile birlikte bırakmak olmuştu.

Oyun İçinde OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin