Asi gitar çalışması bittikten sonra her zamanki gibi Alaz tarafından eve bırakılmış ve içeri girer girmez evde kimsenin olmadığını hemen anlamıştı. Sessiz adımlarla merdivenlerden yukarı çıktı ve sonrasında odasına girdi. Sırtındaki gitar kutusunu yere bırakmış, ardından çantasını da askıya asmıştı.
Hızlı adımlarla ilerledi ve hemen sonrasında odasındaki banyoya girdi. Üstünkörü bir duş aldıktan sonra ise pijamalarını üzerine geçirmiş ve usulca yatağına girmişti. Başını yastığa koydu ve koyar koymaz da Alaz'ın stüdyosunda yaşanan o an zihnine doldu.
Başını çevirip Alaz'la burun buruna geldiğinde neredeyse çığlık atacaktı. Bu öyle beklemediği bir anda gerçekleşmişti ki, Asi şaşkınlıktan ne yapacağını bilememişti. Bir an.. Tek bir an daha öyle dursalar ve bir santim daha yaklaşsalar olacakları kestiremiyordu.
Yine o mahzende oturan liseli kız ve üniversite öğrencisi çocuk olmuşlardı. Asi o günün anılarını çoktan hafızasının en derin yerine gömmüş ve üzerine de binlerce kilit vurmuştu. Fakat şimdi, stüdyoda burun buruna geldiklerinden beri adeta bir dejavu yaşıyordu.
Yıllar önceki o gece çok sarhoştu. Gecenin belli bir kısmı hafızasında yer edinmişken, belli bir kısmı ise hala fluydu. Fakat Asi göz göze geldikleri anı ve ardından Alaz'ın ona doğru eğilip onu öpüşünü hatırlıyordu. Öyle bir öpmüştü ki genç kızı o gece, Asi şimdi bile onun belini ve ensesini sımsıkı saran ellerini ve onu kendisine sertçe bastırışını tüm bedeninde hissedebiliyordu.
O olay yaşandıktan sonra aralarında tek kelimesi bile konuşulmamıştı. Çünkü ikisi de çok sarhoştu. Ve Asi, Alaz'ın o geceyle ilgili hiçbir şey hatırlamadığını biliyordu. Tabi hatırlamaması da oldukça normaldi. Birlikte dört şişe şarap içmişlerdi. Ve Asi, Alaz'ın sırf o içkiye dayanıklı değil diye tek yudumda şişenin çoğunu içtiğini hatırlıyordu.
Bu gece de bir an için durup birbirlerine bakmışlar ve ardından ikisi de aynı anda geri çekilerek anın getirdiği büyüden kıl payı kurtulmuşlardı. Asi gitarını yerleştirme bahanesiyle oturduğu yerden kalkmış ve aralarına mesafe koyarak durumu kurtarmıştı.
Düşünceleri birbirini kovalarken bu hatırayı yeniden zihninin en ücra köşesine kilitlemek için çabaladı. Yattığı yerde huzursuzca kıpırdanırken, bir yandan da kendi kendine telkinlerde bulunuyordu. Öyle bir şey hiç yaşanmamıştı.
Asi hiçbir zaman Alaz'la o mahzende, loş ışığın altında ilk öpücüğünü paylaşmamıştı.
Gözleri hafiften kapanmaya başladığında kocaman esnedi. Vücudu bugün yaşadığı gerginliğe dayanamayıp uyku moduna çoktan geçmişti bile. Genç kız bu nedenle direnmedi. Saniyeler sonra kendisini uykunun kollarına teslim etmişti.
***
Asi, cumartesi sabahı erkenden uyanmış ve ardından üzerini değiştirip aşağı inmişti. Saniyeler sonra mutfağa doğru girdiğinde kendisine kaşarlı tost yapmaya karar verdi. Malzemeleri almış ve pratik bir şekilde ekmeğin arasına koyduktan sonra ekmeği dikkatlice tost makinesine yerleştirmişti.
Bugün biraz nefes almak istediği için önce kahvaltısını edecek, daha sonra da sevdiği şeyleri yapacaktı. Annesi de evde yoktu zaten. İstediği gibi takılabilirdi.
Tostunu yaptıktan sonra keyifle yedi ve ardından salonun köşesinde duran beyaz piyanosuna doğru ilerledi. Piyano çalmayalı uzun bir süre olmuştu. Zira Asi deli gibi gitar pratiği yapmaktan piyanoya bir türlü fırsat bulamamıştı.
Piyanosunun başına geçtiğinde gelişigüzel bir şekilde parmaklarını tuşların üzerine yerleştirdi ve ardından neşeli bir parçayı baştan sona çaldı. Keyfi yerine gelmişti. Piyano onu rahatlatan çok az şeyden bir tanesiydi. Onun başına geçip tuşlara dokunduğu anda genç kızın gerçek dünyayla olan tüm ilişkisi kesilirdi.