28

3K 177 433
                                    

"Ben bir lavaboya gideyim."

Adamın bakışlarından ve kollarının arasından hemen kurtulması gerektiğini hisseder hissetmez bu cümle duyulmuştu Asi'nin biçimli dudaklarından. Ve sonrasında ise Alaz'ın hiçbir şey söylemesine fırsat vermeden önce geri çekilip, eve doğru hızlı adımlarla yürümeye koyuldu.

"Lanet olsun." diye fısıldadı kendisini üst kattaki odasında bulunan tuvalete can havliyle attığında. Neden böyle hissetmişti ki şimdi? Kafayı mı yiyordu acaba? Bu kalp çarpıntısı ve bu tedirginlik hissi de neyin nesiydi? Elleri bir anda terlediğinde hızlıca musluğu açmış ve bir süre boyunca suyun içinde bekleterek bu garip hissin geçmesini beklemişti. "Ne oluyor bana böyle?"

Aynadaki yansımasını süzdüğünde yanaklarının hafifçe pembeleştiğini ve gözlerinin parıldadığını fark etmişti. Alaz'la dans ederken öylesine kendilerini kaptırmışlardı ki, o anda nerede ya da kimle olduğunu bile unutmuştu Asi. Sadece kulaklarındaki müziğe uyuyor ve Alaz'ın becerikli ellerine ayak uydurarak kendi figürlerini sergiliyordu. Sanki etraflarındaki bir yığın insan tam da o anda yok olmuş ve sadece ikisi kalmıştı.

Asi bu hissi ilk kez yaşıyordu.

Zira böyle sosyal ortamlar annesinin aksine onun için son derece tedirgin olduğu anksiyete krizlerine neden olan sebeplerdendi. Asi katıldığı hiçbir davette etraftakileri unutmazdı. Aksine hepsini tek tek hatırlar ve hakkında ne düşündüklerini tahmin etmeye çalışırken kendisine türlü türlü eziyetler ederdi. Fakat şimdi durum bir anlığına da olsa değişmişti. Bir şarkı boyunca herkesi unutup sadece Alaz'a odaklanmıştı. Annesini bile hatırlamamıştı hatta.. Kendisine geldiğinde ise artık çok geçti. Anksiyete krizleri bu kez koşturarak üzerine üzerine çullanırken, etraftakilerin ne düşündüğünü merak etti. Çağla'nın şaşkın ifadesini hatırlıyordu mesela. Bu kadar mı kaptırmıştı acaba kendisini? Çağla o yüzden mi bu kadar afallayarak bakıyordu onlara? Bilmiyordu Asi. Ve öğrenmek istediğinden de emin değildi.

"Asi?"

Odasındaki banyo kapısının nazikçe tıklatılmasıyla birlikte hafifçe irkildi ve hala akmaya devam eden suyu panik olmuş bir şekilde kapattı. Ellerini banyodaki havluya hızlı hızlı sildikten sonra ise kapıyı açmış ve arkadaşıyla yüzleşmişti.

"Efendim Çağla?"

"İyi misin?" diye sormuştu Çağla, mavi gözlerini kızın allak bullak olmuş ifadesinde gezdirirken.

"İyiyim."

"Yukarı çıkalı on dakika oldu neredeyse." demişti Çağla arkadaşına bakarken. Cidden o kadar olmuş muydu? Asi kendi düşünce denizinde o kadar fazla yüzmüştü ki, fark etmemişti burada geçirdiği süreyi. "Rahatsızlanmadın değil mi?"

Rahatsızdı evet. Ama hastalık değildi bu. Asi'yi korkutan bir duygu karmaşası rahatsız ediyordu zihnini. Arap saçı gibi birbirine dolanmıştı tüm hisleri.

"Yok." dedi Asi kendisini toplamaya çalışarak arkadaşına gülümserken. "Çok terledim sadece. Biraz dinlenmek istedim çıkmışken."

"Tamam." dedi Çağla onu kafasını sallayarak onaylarken. Ardından içten bir gülümseme aydınlatmıştı genç kızın yüzünü. "Hadi aşağı inelim. Daha hediyelerini toplayacağız."

"Olur. İnelim."

İki kız arka arkaya aşağıya inip dakikalar sonra yeniden bahçede yürümeye koyulmuşken, Rüya ve Yaman'ın yanında duran Cesur ve Alaz'ın arasına katılmışlardı az sonra.

"Asi?" dedi Rüya onu görür görmez kocaman gülümseyerek. "Sende de ne cevherler varmış. Alaz'la beraber yaktın geçtin dans pistini valla. Tebrikler bebeğim."

Oyun İçinde OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin