"Seni bu dünyada en çok kim sever? Ben tabi ki. Seni bu yerlere, göklere kim sığdıramaz? Ben tabi ki ben tabi ki" Ben şarkımızı bağıra çağıra söylerken Mert'de bana kendince eşlik ediyordu.
Mert, bu dünyadaki tek varlığım her şeyim, canımdan çok sevdiğim kardeşimdi. "Şeni du dünyaca en cok kim şever tabi menn."
"Kuzum artık yorulmadın mı?" diye sordum küçük beye artık uyuması lazımdı. "Abla ulkum yok ne olur bilaz daha" Normalde olsa sevimli yüzüne kanardım ama şimdi bunu yapamazdım. Mert kanserdi ve şu sıralar durumu iyiye gitmiyordu, doktorun kesin talimatı çok yormamam yönündeydi. "Olmaz ablacığım hadi şimdi uyku vakti itiraz yok gel şöyle," kucağıma alıp yatağına yatırdım iki gündür durumu kötü olduğu için hastanede kalıyordu onu böyle görmek bende tarifi olmayan bir acı yaratıyordu.
Yarım saat sonra Mert kendini uykunun kollarına bıraktı. Sessizce odadan çıktım doktorun odasına doğru ilerliyordum iki kez kapıyı tıklayıp gel komutunu aldıktan sonar içeri girdim "Gel bakalım Duru şöyle otur" ilerleyip doktorun gösterdiği yere oturdum. "Ben Mert'in durumunu soracaktım her zamankinden daha çabuk yorulmaya başladı. Bazen gözleri kayıyor ve o küçük elleri hep yumruk oluyor bana belli etmek istemiyor kuzum, ama görüyorum yüzünü ekşitiyor; kardeşimin canı çok yanıyor."
Bunları söylerken sesim sonlara doğru ağlamaklı çıkmıştı gözümden düşen bir yaşı hızlı hızlı sildim, doktor sıkıntıyla bir nefes verdi. "Seninle açık konuşacağım kızım kardeşinin durumu gitgide kötüye gidiyor ve korkarım ki çok az bir zamanı kaldı." duyduklarımdan sonra bir yumru oturdu boğazıma.
"Dönör listesinde çok geride olmamasına rağmen en erken 7 yıl oda gerçekten en erken 7 yılı alır normal bakarsak bunun için lisedeki birinci kişilerin bile 7 yıl beklediği var ve maalesef Mert'in öyle bir zamanı yok" Duyduklarımla ağlamaya başladım. "Ne yapacağım ben kardeşimi kaybedemem," ağlayarak sorduğum soruya cevap verdi, "Tek bir yolu var."
Umutla "Ne?" diye sordum "Kardeş." dedi ardından davam etti, "Biliyorum sen test yaptırdın ve uyumlu çıkmadı Annenizin ve Babanızın olmadığınıda biliyorum." aslında yanlış biliyordu Mert'in şerefsiz babası yaşıyordu ama hapishanedeydi. Doktor davam edecekti ama tereddütlüydü sanki "Geriye bir tek senin çocuğun kalıyor" deyince ufak çaplı bir şok geçirdim.
"N-Ne," diye bir tepki verebildim en sonunda.
"Üzgünüm ama sana bunu söylemeliyim eğer senin bir çocuğun olursa az bir ihtimal olsa bile Mert kurtulabilir."
"Nasıl ama benin sonuçlarım Mert'e uymadı eğer çocuğum olursa nasıl uyuma ihtimali var?" diye sordum. "Sen onun ablasısın seninki uymadıysa bile senin kanından olan birinin uyma ihtimali var ama bunu söylemeliyim ki çok düşük bir ihtimal %25'ten bile düşük bir ihtimal yani boşuna ümitlenmeni istemiyorum gerçekten düşük bir ihtimal sadece böyle bir ihtimalin olduğunu bilmeni istedim." Mert'i yaşatmak için küçükte olsa bir ihtimal vardı isterse %1 ihtimal olsundu yinede Mert için şansımı denerdim.
Daha fazla bu odada kalmak istemedim "Anladım. Her şey için çok teşekkürler."
Doktor, "Görevim." deyip gülümsedi bende kibarca gülümseyip odadan çıktım.
Yaklaşık bir saattir Mert'i izliyordum ben 21 yaşındayım Mert ise daha 4 yaşında o kadar masum ki ona baktıkça bir sürü duygu aynı anda hissediyordum o benim sadece kardeşim değildi her şeyimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES (+18)
Teen FictionKardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır. Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.