16.Kötü Haber

484 66 10
                                    

Multimedya'da Dolunay:)

Nefes'in ağzından-
"Dolunay'ın durumu nasıl abi?"
"Çok ağır Miraç sonuçta yuvarlanmış oğlum"
"Şişşşşt....uyanıyor"
Gözlerimi açmadan önce bu konuşmaları duymuştum.
Ben neredeydim? Ama sormaya gerek yoktu çünkü küçüklüğümden beri hastahane kokularından nefret ederdim.Ve burası hastahane olmalıydı.
Gözlerimi yavaşça açtığımda Pars,Miraç,Utku ve Can'ı gördüm. Bana baktılar ve Utku konuşmaya başladı.
"Hiç uyanmayacaksın sanmıştık Nefes."dedi.Konuşmaya mecalim yoktu sadece suya uzanmayı denedim fakat başarılı olamadım.
Beni gören Pars sürahiyi ve bardağı alıp su doldurdu ve arkama yastığı koyarak benim oturmamı sağladı.
Bende hemen bardağı aldım ve içtim.
Pars uyuzlukları dışında iyi bir çocuktu galiba.
"Teşekkür ederim Pars."
Bana baktı ve kafasını aşağı yukarı salladı.
Birden aklıma Dolunay geldi ve ayağa kalkmaya çalıştım.
"Dolu.Dolunay nerde?" Ayağa kalkamayacağımı anladığımda serumu elimden çıkardım ve ayağa kalkmaya uğraştım.
Diğerleri beni hayretle izliyorlardı.
"Ne bakıyorsunuz Dolunay nerde beni ona görürsenize yaaa" diye haykırdım.
Herkes ilk bana sonra Pars'a baktı. Pars'ta gözlerini benden ayırmayarak yanıma geldi oturdu.
"Nefes.Bak.Endişelenme.Ama.Dolunay.İyi.Değil"
Nasıl iyi değil yaa? Ölecek mi?Beni bırakacak mı?
"Söylediğinden birşey anlamıyorum nasıl nasıl iyi değil Pars?"
"Bak Nefes sana doğruları söylemek istiyorum.Biliyorsun Dolunay şarampolden yuvarlandı.Sen sadece sonucunu bilmiyorsun ama bunu sana benim söylemem değil Dolunay'ın söylemesi lazım."
"Bilinci yerinde mi?"
"Henüz değil"
"Peki onu görebilir miyim?"
"Yoğun bakımda olduğu için içeriye giremessin ama?"
"Tamam kabul dışarıdan da bakarım"
"Öyleyse gel"
Nolur önemli birşeyi olmamış olsun.Pars benim kalkmama yardım etti ve benim hasta odamdan çıktık. Zor yürüyordum.
Ben bile böyleysem Dolunay ne haldedir kim bilir?
Nihayet yoğun bakıma geldik.
Onu gördüm. Melek gibi uyuyordu.Kolunda serum vardı. Alnı ve yanaklarında çizilmeler vardı. Kolları da aynıydı.
Onu öyle görünce kendimi tutamadım.
"Dolunay nolursun uyan.Seni çok seviyorum.Bilmiyorum şuan ne haldesin ama nolur uyan" diye mırıldandım.
"Onu çok mu seviyorsun?"
Diye sordu Pars
"Onu çok seviyorum.Ama nolur uyansın Pars.Sencede uyanır mı? "
"Belki bilmiyorsundur ama Dolunay'ın yeri bende çok başka yani bizim çocuklardan apayrı benim için. Gerek üvey kardeşim olarak gerekse dost olarak onu çok seviyorum kii oda beni çok seviyor.Off Nefes bilmiyorum ama uyanmalı bence" Nasıl yani üvey kardeşler miydi?
Benim niye haberim yoktu ki?
Bu durumda onları düşünemem yaa.
"Umarım Pars " dedim ve kafamı omzuna yaslayarak Dolunayı izledim.

Pars'ın ağzından-
Sabah Dolunaydan mesaj geldiğini gördüm ve malesef uyandım. Eskiden şu Dolunay'ı umursamıyordum bile.
Şimdi neden böyle olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Nefes'e gitmem lazım yardımına ihtiyacım var abi:)"
Eyvallah ya senin herzaman götünü abin toplar zaten.
Ama kıyamıyordum kerataya.
"Tamam bizim eve gel birlikte gidelim." Yazdım ve yolladım.
Dolunay 2 dakikada tam olarak gelmişti. Evet evet saymıştım.Üzerimi aceleyle giyindim ve aşağıya indim.
Bizim artist arabanın içinden kolunu dışarı çıkarmış sigara içiyordu.
Beni görünce yüzü güldü ve
"Ooo paşam hoşgeldin gel buyur"
Dediğinde ön koltuğa bindim ve
"Oğlum her bokunuza beni karıştırıyorsun kaynana mıyım ben lan"
Dediğimde sırıtarak
"Gerekirse benim için olmaz mısın be Pars?"
Bu çocuğu kıramıyordum.Seviyordum.Ama kaynana olacak kadar değil bizim de bir gururumuz var
"Sanada kaynanada başlarım lan şimdi konuşturtmada beni söyle bakim seviyor musun bu kızı sen?"
"Seviyorum be abi" dediğinde doğruyu mu söylüyor diye gözlerine baktım.
Doğru söylüyordu.
Gözlerinde şuan bile aşk vardı.
Ben bunlara dalmışken evin önüne geldik.
Ben oturup dururken Dolunay arabadan indi ve
"Orda otur diyemi çağırdık seni lan insene aşağıya"
"Tamam lan iniyorum bende"
Dedim ve isteksiz olsamda indim.
Evin arka bahçesinden dolaşıyorduk ki burası kameralarla doluydu.
"Piştt Dolunay burada kameralar var oğlum baksana heyy" beni dinlemeden gitmişti salak.
Nasıl yukara çıkacaksa.
"Salak olmaz kameralar görür bence direk içeri gir konuş nolacak lan korkak mısın sen?"
"Ne korkması Pars ya?"
"Eee ozaman gir abi içeri"
Gaza getirmeye çalışıyordum.Başardım da.Salak girmeyi kabul etti ve beni anında şutladı.
"Hadi ozaman sen git araba bana lazım"
"İyi gidiyorum ben"
Herzamanki huzura gidecektim. Tam arkamı dönmüştüm ki
"Sağol be abi"dediğinde ona dönerek omzunu sıvazladım ve yürümeye başladım.
İleride bir taksi durağı vardı.
Ulan Dolunay Ulan Dolunay ne hallere getirdin beni
Dedim ve bir taksinin içine binerek adresi verdim ve gitmeye başladık.

Geldiğimde eve gitmeye karar verdim.Sigara ve içki içecektim.

Şuan 1. Dubledeydim ve 6. Sigaramdı ki telefonum çalıncaya dek...

Hastahaneden arıyorlardı ve Nefes ve Dolunay'ın kaza geçirdiğini söylüyorlardı.
Bende teller koptu ve garajdan arabamı alarak yola koyuldum.

Geldiğimde Miraçlar vardı.
"Ne olmuş haberiniz varmı? "
Dediğimde
"Nefesin durumu kritik değil fakat onunda kan kaybı var,yamaçlara çarpmış.Dolunay'a gelirsek şarampolden yuvarlanmış ve kan kaybı çok var."
Benim dünyam durmuştu. Nasıl olabilirdi? Sabah gülüp konuştuğum kardeşim nasıl olurda böyle olurdu? Nefes'e gelirsek onuda seviyordum.
Nolur onlara birşey olmasın...
¤¤¤
Bölüm biraz kısa mı oldu ne :D
Neyse uzatmıyorum.Diğer bölüm her zamanki gibi 2 gün sonra gelir.
Ve son olarak lütfen voteleyin.
Sizi seviyorum.

Uyumsuzlar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin