23.Acımasız Bir Orangutan..

261 29 4
                                    

Pars'ın ağzından-
Bilmem şuan kaçıncı kızın üstündeydim.
Amacım sadece Nefesi unutmaktı.Halim gülünecek derecedeydi.Yani Nefesi unutmak için orospuları becermem birşeyi değiştirmiyordu.
Ama şu aklımdan çıkmıyordu;
Beni nasıl reddedebilir?
"Ahh, Pars yavaş ol.." sinirle kızın canını acıtmıştım galiba.
"Kes sesini, sen bu can acısıyla para kazanıyorsun unutma.."
Dediğimde dudağını ısırarak
"Özür dilerim Pars.." deyip dudaklarını dudaklarıma getirince
"Tamam bu kadar yeter, üzerini giyin ve defol git.." diyince çıplak bir vaziyette ayağa kalktı ve elbisesini alıp üzerine geçirip bana baktı.
Parasını vermeyi unutmuştum.

Bende ayağa kalkıp komidinin üzerinden parayı alıp ona uzattım.

Parayı beğenmiş gibisinden bana bakıp odayı terketti.
Bu kadardı işte...
Tam olarak unutturamıyorlardı bile..

Aklıma gelen fikirle telefonumu elime aldım ve Su'yu aradım.
2. çalışta açtı.
"Efendim Pars.." dedi cırtlak sesiyle ,
"Benim eve gelsene Su ama acil.." dediğimde naz yapacağını az çok tahmin edebiliyordum bu yüzden
"Paranı vericem merak etme, ayrıca 10 dakika içinde burada olmassan-.."
"Olmassam nolurmuş Pars bey?"
"Şansını kaybedersin sürtüğüm..." dedim ve telefonu suratına kapattım.

Su'yun gelmesini beklerken banyoya girip kısa bir duş aldım. Havluyu belime sarıyordum ki kapı çaldı.

Havluyu belime sarıp gidip Su'ya kapıyı açtım.
Vayy bu kız işini biliyordu..
Sırıtarak geri çekildim ve "Gir" dedim.

Dudağının kenarını ısırarak ve kalçasını kıvırtarak seksi bir şekilde içeriye girdi.

Kapıyı örttüm ve yanına ilerledim.
"Pars, çok misafirperversin, birşey ikram etmiycek misin?" Dedi bu kız vallaha gerizekalı.
"Seni buraya misafircilik oynamaya çağırmadım Su...-" kafamı kaşıyıp devam ettim.
"Hee şuan misafircilik oynamak istiyorsan ortamı terket..." dedim.

Gözleri biraz suratımda oyalandı ve sonra ayağa kalkıp mutfağa yöneldi.
Çantasını aldığı gözümden kaçmamıştı.
Bakalım neler peşinde diye onu takip edip mutfağın kapı pervazına omzumu yaslayıp onu izlemeye başladım.

İlk önce dolaptan iki tane kristal bardak çıkardı ve bunlara dolaptan çıkardığı viskiyi doldurdu.

Ve mutfak tezgâhının üstünden çantasını alıp içinden peçeteye sardığı bir hapı içine attı.

Parmağını içiceğin içine atıp karıştırdı.
Pislik..İğrenç ellerini niye sokuyorsa?
Ve işini bitirip arkasına döndüğünde beni tabiki beklemiyordu.
İrkilip bardakları eline alıp
"Ne zamandır buradasın Pars?" Diye sordu masum ama bir okadar pislik bir şekilde.
"İçkimin içine hap atıp karıştırdığından beri Su.." dedim şak diye.
Bu cevabımı beklemediği şuanki ifadesinden belli oluyordu.

"Sadece merakımdan soruyorum; ne hapıydı o ?" Dediğimde ifadesizce suratıma baktı gözlerinde endişe ve korku vardı.

Yanına gidip kolunu canını acıtacak derecede sıktım ve dişlerimi sıkarak
"Söylesene lan, beni mal mı sanıyorsun? Ben anlayamayacak mıyım senin ne yaptığını?"dedim sinirle.
Bu salak ilk böyle kolunu çekmeye çalıştı sonra bırakmayacağımı anladığında bardakları yere fırlattı.
Aptal kız..
Bunun üzerine kolunu daha da çok sıkıp onu yere fırlattım.

Korkarak sulu sulu gözlerle geri geri gitmeye çalışıyordu.

Sanırım bu kızın mazisini bilmesem şuanda onun masum olacağını düşünürdüm.
Rolünü yani okadar iyi yapıyordu.

Yere eğilip yüzümü iyice onun yüzüne yaklaştırdım ve
"Dilini yutmuş tavırlarından vazgeç artık. Tamam tamam yem attın yedim bende ama bu kadar yeter şimdi gidebilirsin.." dedim ve kolundan tutup çantasını alıp onu kapıya doğru sürükledim ve çantasını suratına alıp kapıyı kapattım.

Geri çekildiğim sırada pat-küt sesler geldi ve telefon çalmaya başladı.

Ahhh düşündüğüm şey olmasın lütfen.

¤¤¤
Okuyucularım lütfen kusura bakmayın. Bu sıralar ilham perilerim yok ve moralim bayağı bir bozuk.Bu bölüm birden çıktı yani bende kendimden beklemezdim açıkcası.Sizi çok sevdiğimi unutmayın ve moral olarak oy ve yorum verirseniz belki biraz iyi olabilirim hee :) Şimdiden teşekkür ederim...

Uyumsuzlar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin