Nefes'in ağzından-
Sabah odaya dolan güneş ışıklarıyla mutlu bir güne uyanmak çok isterdim tabiki fakat hastahane ortamında olduktan sonra isterse güneş yerine mars olsun yinede birşey farketmezdi.Derken dün gece Pars ile yaşadıklarımızı hatırladım.
En son onun omzuna kafamı koyarak birlikte yatmıştık ama Pars bey çoktan tabanları yağlayıp gitmişti.
Anlaşılan o ki beni utandırmamak için gitmişti.
Beni düşünüyordu.
Peki bu beni önemsediği anlamına mı gelirdi?Ahh ! Kendini kandırma Nefes çocuk senin yüzüne karşı bile senden hoşlanmadığını söyledi.Sen hâlâ ne diyorsun?
Diyen diğer tarafıma birşey diyememiştim.Ne düşüneceğimi ,kimi düşüneceğimi , nasıl düşüneceğimi hiç ama hiç bilmiyordum.
Tabiki Dolunay'ı düşüneceksin.
Çocuk belkide senin yüzünden şuan o durumda!
O artık Sakat...
Sakat...
Sakat...
Sakat...
Sakat...
Sakat...
Sakat...
Defalarca kafamda tekrarladım.
Hâlâ inanamıyordum.
Kabullenemiyordum...
Sevgilinin öyle durumda olmasını bir insan kaldıramazdı.
"Kaldıramıyorum yeterrrrr !"
Diye bağırdım ve yanımdaki komidinin üstündeki bardağı yere attım.
Resmen tuzla buz olmuştu.
Ama aralarında birkaç büyük parça vardı.
Tıpkı benim gibiydi işte...
Hiç umudum kalmamış gibi görünsede yinede kalmıştı..
Yavaşça ayağa kalktım ve yerdeki cam parçalarına aldırmadan yürümeye başladım.
Koridorda yine bağrış sesleri vardı.
Herzamanki gibi..
Ve koridorun sonundaki yoğum bakım alanına geldim.
Beni gören hemşireler yardım amaçlı yanıma geldiler.
"Efendim lütfen zorluk çıkarmayın" Ahh tabiki beni tanımışlardı.Hep onlarla kavga ediyordum.
Beni içeri Dolunay'ın yanına sokmadıkları için.
Ama bugün kararlıydım.
Onu yakından görecektim.
" Asıl siz sorun çıkarmayın bugün onu göreceğim okadarr!!"
Hemşire sabırla iç çekti. Ve birden gözleri parladı. Benim arkama doğru bakıyordu.Bende "ne var" gibisinden kafamı sallayıp arkama baktığımda bir orangutan ile karşılaşmıştım. Sırıtarak yanıma geldi ve kolumdan tutup beni yoğum bakıma doğru sürükledi.
Şaşırmıştım.Ama hemşireyi unutmamıştım.Pars beni sürüklerken ona tabiki arkama dönüp dil çıkarmıştım.
Kolumdaki serum takılan yerlerden çekiştirdiği için acıyordu.
"Pars bırakır mısın?Canım yanıyor"dediğimde kısa bir anlığına bana baktı. Daha sonra kolumdaki elini biraz da olsa gevşetti.
Dolunay'ın yattığı bölüme gelmiştik.
Pars bana dönüp
"İçeri girdiğinde uzun bir koridor göreceksin. Dümdüz yürüdüğünde Dolunay'ın kaldığı oda karşına çıkıyor fakat ilk önce soldan ikinci kapıyı açıp temiz giyin.Mikrop kapmaması için önlem sadece.."
Demekki benden öncede gelmişti.Çünkü iyi biliyordu.
Tabiki gelir üvey kardeşi mal ! Diyen iç sesime aldırmayarak kafamı salladım ve kapıya elimi gösterdim. Elimi gören kapı açılmadı ve Pars oflayarak beni itekledi ve kendisi elini gösterdi. Eliyle açılan kapıdan içeriye girdim ve ilerledim.
Pars'ın anlattığı gibi upuzun bir koridor vardı.Soldan ikinci kapıyı bularak içeriye girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyumsuzlar (Düzenleniyor)
Romance"Sen seni kıskanacak,fakat cıfkını çıkarmayacak birini istiyorsun.Çok sevmek ama çok sıkılmamak,çok seven fakat sıkmayan birini istiyorsun.Aranıza birinin girmesini istiyorsun fakat onu ezip 'o benim erkeğim..' demek istiyorsun..Çok değişik bir kızs...