7

1.2K 72 20
                                    

"Var mı gidecek yerin Deha? Nerede kalacaksın?"

Dedi merakla sorarak, oğluysa susmaya devam etti, çocuk misali dudak büzüp ayak uçlarına baktı. Gidecek yeri yoktu ki... Onun bu hâli ailenin içine oturdu, hem sevimliydi hemde acı vericiydi. Çünkü onlar yokken Deha'nın gidecek yeri yoktu ama reşit olunca ev tutabilirdi. O zamana kadar da burda kalmalıydı, yetimhaneye dönemezdi. Dönerse eski acıları yeniden başlardı, sırtında ki izler iyi olmadan yenisi eklenirdi.

Deha Façalı

  Sırtıma yeni izler eklenirdi, yetimhaneye aptal gibi geri gidersem bu ızdırap yeniden başlar. Düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyor, darp edilmek istemiyorum. Gerçi böyle birşeyi kim ister ki? Tam kurtulmuşken kim öyle bir bataklığa düşer ki? Bir umut be belki bu aileye alışırım, ailem olduklarını belki kabul ederim. Ederim demi?

"Oğlum cevap vermeyecek misin?" dedi sanki neden sustun dercesine, niye cevap vermezsin demek istiyordu. Yutkunarak ayak uçlarımda ki bakışlarımı ona diktim. O an fark edemediğim birşey gördüm, tüm ailenin gözleri yaşla dolmuş ve bu benim yüzümdendi.

"Gidecek yerin yok demi?" dedi bu defa, doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Şefkati gözlerinden belliydi, o beni cidden seviyordu. Soruyu yeniden göz önünde tutarak "Yok." dedim. Sadece yok diyebildim, sahi ben nereye gideceğim? Hadi gittim diyelim aklım bu seferde Façalı ailesinde kalmayacak mı?

"Eve gir hadi, açıkmışsındır."dedi yoldan çekilerek, komutuna mecbur uydum. Gidecek yerim yok, onlar yoksa kimsesizim. Şuan tek ailem onlardı.

Aile üyeleri salona geri gitse de o başımda bekledi, birşey diyecek gibiydi. Bense ayakkabımdan kurtulup bana almış oldukları siyah pofuduk terliği giydim. Ayakkabımı da ayakkabıların olduğu rafa koyup doğruldum. Hâlâ suskundu, tam konuşacak gibi olunca "Sabah yüzüme bakmıyordun şimdi ne değişti?" dedim. O ise burukça gülümseyip bana yaklaştı ve "Seni rahatsız mı ediyorum?" dedi. Resmen soruya soruyla karşılık veriyordu.

"Aşırı temas sevmiyorum. Bak onların sana ne dediğini bilmiyorum ama ben medenice demeyi düşünmüştüm. Bu şey rahatsızlık değil sadece o tür samimiyetleri pek sevmiyorum. Sevmekte zorunda değilim. Ek olarak bu tür sevgi size normal gelebilir, sevebilirsiniz buna diyecek lafım yok. Ancak ben sevmiyorum."

Dediğimde durdu, birşey düşünüyor gibiydi. Gergince yerimde kıpırdanarak konuşmasını bekledim ama konuşmadı. Sadece gözlerime baktı, kehribarları bi tık koyulaşmıştı. Sohbetimizden beri de gözleri bu haldeydi, rengi düzelmiyordu. Acaba tam olarak neye kızdı?

"Sana ne dediler?"

"Itici geliyormuş yani o tür sevgiler sana göre iticiymiş."

"Değil mi?" dedim sorarak, şahsen bana göre fazla iticiydi. Olmaması gereken bir durumdu.

"Haklısın, zaten bende annenden huy edindim. Zamanla da takıntı gibi birşey oldu."

"Yapmasan?"

"Pekâlâ senin için bu huydan kurtulacağım."

"O zaman barıştık mı?"

"Küsmedik ki ela gözlüm." dedi şefkatle saçlarımı karıştırarak, gülümseyişi beni de gülümsetti. Iyi bir baba, çocuklarıyla çocuk oluyor. Keşke ben 5 yaşında yetimhaneye düşmeden önce gelseydi, beni aileye erkenden alsalardı. Belki o zaman mutlu olurdum.

"Ağlamışsın." dedi ama daha çok niye ağladın der gibiydi. Sebebini merak ediyordu, yutkunarak gergince konuştum.

"Annemleri ziyarete gittim."

Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin