18

715 51 31
                                    

"Konuşmuyor."

Dedi uykusunda sayıklarken, eve gelmişlerdi. Tabi evden sağ çıkıp geri dönüşte abisinin kucağında baygın vaziyette eve girince aile korkmuştu. Odasındaydı, başında duran babası yavaş yavaş saçlarını severken sakinleştirici sözler sarf ediyordu. Oğlu kendinde değildi, sakinleştirici iğne yapılmıştı, ancak yavaş yavaş kendine geliyor olsa gerek sayıklaması yeniden başlamıştı. Üstünü babası değiştirmişti, diğer kıyafetleri kirliydi. Hep topraktı, gerçi elleri de kirliydi ama şimdi temizdi. Adam elinden geldiğince ellerini ıslak mendil yardımıyla silmişti.

"Bana küstü."

"Ela gözlüm, can parem..." dedi mırıldanarak, gözleri bir an bile oğlundan ayrılmıyordu. Ayırırsa yeniden kendinden geçer diye korkuyordu, aklı başından gidiyordu. Saat çok geç olmuştu, üstüne birde aksi gibi yarına sınavı vardı, 1 taneydi ama gitmek zorundaydı. Sınav zamanı kötü durumdaydı, bedenen sağ olsa bile ruhen kötüydü.

"Nasıl oldu" dedi Turgut Façalı yanında oğulları vardı. Murat Bey ve Tufan Bey, gelmeye çekinen üyelerse hâlâ uyuyamamıştı. O kendine gelene kadarda kimse uyuyamayacak gibiydi, Yazgı hanımsa kendine kızgındı. Gerçi herkes ona kızgındı, oğulları yüzüne bakmıyordu.

"Sayıklıyor."

"Allah'ın izniyle toparlayacak ama yarına olan sınava gitmese iyi olur, zaten iyi değil."

"Bugün ki sınavları kötü geçmiş, yeniden yapması lazım. Bunun içinde hocalarıyla tek tek konuşmam lazım."

●●●●

"Deha'm, su ister misin yavrum?"

Dedi yerinden kalkarken, oğluysa onu başıyla onaylamıştı. Evet kendine gelmişti, sonunda uyanmıştı. Zihninde dönüp duran mezarlık sahnesiyse canını yakıyordu. Kendi sözlerini unutamıyordu, malesef ki annesi ona cevap veremiyordu. Yerinde doğrulduğu sırada babası suyunu vermişti, hemen teşekkür edip almıştı. Sesi ağlamaktan bozuk çıkıyordu, çokta susamıştı.

Su kuruyan boğazını rahatlatırken önüne düşen tutamı babası usulca geri atıp "Iyisin." dedi. Ama bu şeyi onu rahatlatmak için değilde daha çok kendisini sakinleştirmek için der gibiydi. Oğluna zarar geldi diye çok korkmuştu, baygın görmek aklını almıştı. Boş bardağı alıp masaya koydu, Deha'sı yeni uyanmış olsa bile yorgun bakıyordu. Bitkindi, gözlerinin çevresi ağlamaktan kıpkırmızı haldeydi.

"Yarına evdesin dinlen biraz, ders filan çalışırsın. Hocan sana sonra sınav yapacak. Diğer hocalarınla da tek tek konuştum, yeniden sınav olacaksın. Bu arada matematik hocan sınavı okumuş 85 almışsın."

Dedi gururlu bir gülümsemeyle, Deha anlına öpücük konduran babasıyla iç çekerek "Teşekkür ederim baba." dedi.

"Babanım tabikide zor anında arkanda olacağım, hiçbir şekilde düşmene izin vermeyeceğim. Bu durumu acemiliğime ver olur mu? Beklemediğim birşeydi, söz birdaha hata olmayacak, üzülmene izin vermeyeceğim."

"Galiba hasta oluyorum, bitkin hissediyorum."

"Senin bitkinliğin hastalık değil yavrum, sorunun kederlenmektir. Bu şey zor geçer ama hep geçer."

Diyip yavaşça yanağını okşardı, gözlerinde ki kederi görmek kalbini ağrıtıyordu. Bugüne dek oğullarını asla ağlatmazdı, kendince ağlamalarına müsade etmezdi. Fakat şartlar hep onun istemediği şeyleri doğurur, evlatları acı çekerdi. Ama asla bile istiye onların ağlamasına neden olmazdı, ağlasınlar istemezdi. Elinden geldiğince yapabileceği tüm fedakarlığı yapardı, iyi bir baba olabilmeyi hedefliyordu. Başarıyordu da, oğulları ondan şikâyetçi filan değildi.

Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin