15

716 59 36
                                    

  Güzel bir yemek sonu daha iyi hisseder olmuştu, şimdi aile bireyleriyle salonda oturuyordu. Garipti ki herkes evdeydi, sohbet sırası gözler arada ona kaysa bile o bunu umursamadan telefonuyla ilgileniyordu. Kulağında kulaklık internetten bi film izliyordu, dizi elbette ki çizgi filmdi. Yanında oturan babasıysa izlediği şeyi baştan beri biliyordu, zaten evladı dibindeydi. Kolunu koltuğun ardına doğru atarken oğlunu kolunun altına almış gibi olmuş ve ona biraz daha yanaşmıştı.

Deha başı adama hafif değmese göremeyecekti, bir an irkilse bile sonradan kafayı takmadan izlediği şeye yeniden baktı. Neyi izliyor derseniz; Otel Transilvanya idi, dikkatle izlediği şey işte buydu. Genelde çizgi dizi yada film tercih ederdi, sürekli dizi - şirinler - samuray jack vb. şeyleri izlerdi.

"Baba o ne izliyor?" diyen Arat ile Zait Bey izlediği şeye odaklanan küçük oğlunun saçlarını karıştırarak "Çizgi film" dedi kısaca, uzatmaya gerek yoktu.

Hepsi duyduğuyla tebessüm ederken Tufan Bey gülerek "Normal film izlediğini zaten pek görmedim, çizgi film delisi bu!" dedi, işte o anda Deha birden bire "Duyuyorum, kulaklık var diye arkamdan konuşmayın!" diyince herkes istemsiz irkilmişti. Tufan Bey kendine gelince şefkatle gülümseyip "Art niyetle demiyorum yavrum, kızmaya lüzum yok." demişti.

Bu sözlerle Deha ona kısa bir bakış atıp yeniden izlediği şeye baktı, çizgi film keyfi diye bir saati vardı. Birkaç saatini kendine ayırırdı, bu saatler içinde ya film izler yada kitap okurdu. Aile bu şeyleri iyi biliyordu, onu yavaş yavaş daha iyi tanır olmuşlardı. Deha huyu babadan tipi anneden almıştı, annesinin erkek haliydi. Hem huysuz tatlı bir çocuk, hemde yakışıklıydı.

Yazgı hanım geri yaslanarak "Ne zaman bize vakit ayıracaksın? Film ne zaman biter?" dedi merakla sorarak, oğluyla sohbet etmek istiyordu. Ama saldığı garip aura yüzünden, soğuk yapışları yüzünden Deha pek onunla vakit geçirmeyi arzulamıyordu. Isteksiz kalıyordu yada bu şekilde başka şeye odaklanıyordu. Aklına üvey annesi düşünce de içi acırdı. Özlemi ağır basar, sevdiği şeyleri bile yapası gelmezdi. Telefonunda annesine ait resimler malesef yoktu, bir tek üvey amcasından yalvar yakar aldığı albümler vardı. Albümler için, annesini yeniden görebilmek adına iğrendiği adama yalvarmaksa çok zoruna gitmişti.

Zait Bey oğlu cevap vermeyince "Az kaldı, bitsin zaten bırakır. Hem illa ki şarjı bitecek." demişti, ikili arası soğukluk seziyordu ve bu şey onu da huzursuz ediyordu. Gerçi bu soğukluktan ailede haberdardı, lakin Yazgı hanım evladına yanaşmaya korkması yüzünden oğlundan gönül bağını da kopartıyor gibiydi. Araya giren soğukluk yüzünden Deha ona bir türlü doğru düzgün sempati duyamıyordu. Arada bir tatlı bulup utandırmayı sevse bile o soğukluk herşeyi maf ediyordu. Dalgınca filme bakarken birden bire telefona düşen bildiriyle hepsi dikkatle ona bakmıştı, o ise bakan Zait Bey'den bir haberdar mesaja bakmıştı.

Altan Alakan : Yarın saat 12 gibi Alakan şirketine gel, konuşmamız gereken önemli bir konu var.

Siz : Ne hakkında?

Altan Alakan : Telefonda olmaz Deha, konu ailemiz.

Siz :  Ailen...

Altan Alakan : Yengem hakkında, şimdi de gelmeyecek misin? Annen hakkında birşey demem lazım.

Siz : Ters birşey olmayacağını nereden bileceğim?

Altan Alakan : Pekâlâ senin aileden biriyle gel, bul işte birisini ama gel.

Siz : Pekâlâ geleceğim.

Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin