17

734 59 29
                                    

Zait Façalı

   Oğlum uyuduktan sonra üstünü kapatarak odadan çıkmıştım, yavrum benim yüzümden sınavını yapamamıştı. Galiba kafası karışık olunca ve stres yapınca aklındakileri unutmuştu. Zaten kendini yeni yeni düşündüğü belliydi, gözleri yaşlıydı. Salona geçip oturmamla oğullarımın işten geldiğini gördüm. Arat'sa okuldan gelmişti, galiba olayı duydular çünkü merak içinde bakıyorlar. Neler olduğunu ilk soran Alparslan oldu, oğullarıma iyi dayı oldu. Şimdiye dek hiçbir kötülüğü olmadı.

"Birşey dedi mi? Neyi varmış?"

Dedi, oğlum isteyene kadar üstü kapalı konuşacağım. Ancak Can denilen herif oğlumu tanımak adına evime gelirse ortalığı yıkarım. Kim ne diyecek umrumda bile olmaz. Tam konuşacakken çalan kapıyla sinirle iç cektim, cidden mi? Aşığını evime çağırdı? Ne istiyor benden, boşanmak filan mı? Neyin arsızlığı bu? Bir süre sonra hizmetçi kapıyı açmış ve o gevşek, pis herif evime girmişti. Benim EVIME?

"Zait lütfen..."

"Lütfen mi? Oğlum bile bu şeref yoksunu gelecek diye sınavı doğru düzgün yapamaz diye üzülürken cidden lütfen mi diyorsun? Neye geldi bu piç?"

Diye sormamla rahatsız edici bir sessizlik olmuştu, Can ise gevşek bir gülüşle "Senden çok sever diye mi korkuyorsun?" diye sorarken beklemediğim bi ses duydum.

"Öz annemin eskileri umrumda değil, babam bana yetiyor." diyen sesle hepimiz sesin kaynağına baktık, evet gelen Deha'm idi. Ben onu uyuyor sanarken o gelmiş beni savunuyor. Can ise oğluma bakarak "Annene benziyorsun." dedi. Bi saniye o benim oğlumu mu süzüyor? Bunu ailemde fark etmiş gibi benim gibi ayağa kalktılar.

"Buraya benimle tanışmaya mı geldin?"

"Evet."

"Yüzsüzsün!" demesiyle şimdi sırıtan bendim, işte benim oğlum. Konuş be çocuğum, sakın bu ite yüz verme! Oğlumun yanında durup onu kolumun altına aldım, Yazgı ise endişeyle lafa girdi. Endişe? Aşığını küçük oğlumuz da istemiyor diye üzüldü mu? Evet hiçbiri bu piçi istemez, gerçi kim ister ki? Çocuklarım bu iti görmek istemediklerini her şekilde belli etmişti. Bir ara gelmezken arsız karım yine eskisini evime çağırmıştı. Amacı ne bilmiyorum ama boşanacağım, zaten yeterince tahammül ettim. Çocuklarımın saadeti bozulmasın diye kendi saadetimin bozulmasına sustum ama yeter artık. Dayanacak gücüm kalmadı.

"Oğlum bari sen yap..." tam devam edecekken Deha kolumun altından çıkarak şunu söyledi.

"Neyi yapmayayım? Ulan ben babadan yana korku duyarken, eşini aldatır sanarken sen onu aldatıyorsun. Birde alay eder gibi eskini çağırmışsın, benimle tanıştırmak istiyorsun. Karaktersizlik yapıyorsun yapma, ısrarla önyargılı ol diyorsun yapma ne olursun."

"Anneciğim lütfen üzülme!"

Demesiyle Deha sinirle gülerek "Ben annemi seviyorum, ç-çok seviyorum. Bir anneye asla önyargılı olmak istemiyorum. Bak amacın ne inan ki bilmiyorum, bilmekte istemiyorum. Ama kes şunu, dur ne olur." dedi. Sinirle gülse bile gözünden yaş akıyordu.

Hepimiz sustuk sadece o konuşuyordu. Haklıydı, Yazgı ise ağlayacak gibi olmuştu. Yok arkadaş ben böyle devam edemem, Yazgı değişmez. Inancım kalmadı, bitti artık. Deha tekrar konuşunca gözlerimi ona diktim, bizi dinlemeyen Yazgı onun sözleriyle utanmıştı. Hayret utanma duygusu varmış, biliyor musunuz ben kendimden iğrenmiyorum. Nasıl inandım ona, niye kandım? Değişirim demesine niye inandım?

Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin