Deha Façalı
Yeni bir güne enerjik uyandım, saat 5 olsa bile enerjik hissediyorum. Hayırdır inşallah, her neyse gündelik temizliğimi yapıp üniformamı giyip kravatı öylece boynuma taktım. Bağlamayı ne edersem edeyim beceremiyorum, askılığı yine takmadım, gerçi tekten takıp çıkartmak zordu. Bunu sabah çıkartırken anladım, giyinmek için çıkartayım dedim ama bayağı zorlandım.
Salona girip hemen bi koltuğa oturdum, tabi oturmadan televizyonu da açtım. Bakalım televizyonda neler var, saat dahaca erkendi bu nedenle sesi fazla açmadım. Ders saatine bayağı var, bu saate kadar ben hem televizyon izlerdim hemde rahatça kahvaltı ederdim.
7.10...
Zait Façalı!"Uyanan var mı?" dedim gördüğüm hizmetçiye, gerçi çoktan uyanmaları lazımdı. Hem yola çıkacak üyeler vardı, eminim ki kahvaltıydı vedaydı derken zaman hızlı geçerdi. Hem babam çocuklar okula gitmeden veda etmek istiyordu, kesin o kalkmıştır.
"Birkaç kişi var."
"Çocuklardan kalkan var mı?"
"Devran Bey ve Diyar Bey bahçede olacaktı, Deha Bey ise salonda efendim. Meriç Bey ise Arat Bey'i uyandırmaya gitmişti."
Dediğinde salona adımladım, bakalım bizim ufaklık salonda ne ediyor. Tek mi yoksa yanında birisi var mı diye bakayım, acaba kaçta kalktı? Salona girdiğimde tek başına olduğunu fark ettim, o dalmış halde çizgi film izliyordu. Acaba benden önce gören filan oldu mu? Çok tatlı duruyor lan, saf saf televizyona bakıyor çocuğum.
Boynunda ki kravatı öylece duruyordu, yapmamış. Dizlerini kendine çekmiş hâlde 3 yaşında bi çocuk gibi duruyordu, saçlarını güzelce yapmış. Tek eksiği boynunda ki yapılı olmayan ve kaymak üzere olan kravatıydı. Televizyona baktığımda Tom ve Jeryy olduğunu gördüm. Yeniden oğluma baktığımdaysa onun bana baktığını fark ettim. Bana bakan gözlerinde sanki yıldızlar var gibiydi, elaları çok güzel parlıyor.
"Günaydın." dedi mırıldanarak, tebessüm ederek onun gibi "Günaydın oğlum." diyip yanına gidip oturdum, o ise yeniden televizyona baktı. "Kravatını yapmamışsın." dedim neden dercesine, bunun üzerine omuz sirkerek "Yapmayı bilmiyorum." demişti.
"Istersen yapayım, yapayım ister misin?"
"Olur." diyip bedenini bana çevirdi, nedense hem enerjik hemde uysaldı. Bu iki tabir yan yana çoğu zaman gelmez biliyorum ama onun hâli bundan ibaretti. Ellerim onun kravatını bulurken gözleriyle beni takip ediyordu.
Bakışları altında yavaşça kravatı yapmaya başladım, kravatta kolejin arması vardı. Siyahtı, okul kıyafeti sadece siyah ve beyazdan oluşuyordu. Deha'ya da çok yakışmıştı, konuşmaya başlamasıyla gözlerim bi an gözlerine değdi. Ama sonra işime devam ettim.
"Beni okula kim bırakacak?"
"Devran abin dün ben bırakırım dediydi, herhalde seni o bırakır." dedim sakince, işte kravat bağlama işi de bitti. Deha'm anladığını belirten ses çıkartmıştı. O anda televizyondan gelen gürültüyle gözlerini oraya dikti. Galiba çizgi film seviyor, gürültü nedeniyse Tom'un Jeryy'i kovalamasından kaynaklanıyordu. Zaten başka ne olacaktı ki?
"Bende kedi istiyorum." diyen oğlumla kocaman gülümseyip "Alırım yavrum, sen yeter ki iste!" dedim. Bi kedi istiyor, çok sevdiği neşeyle demesinden direkt belli oluyor. Zaten okuldan alırken de onu kedi yavrusu severken bulmuştum, bi an bırakmak istememişti. Ama yavru annesiyle gitmişti, Deha'msa hüzünle ardından baka kalmıştı. Bu nedenle kedi alıp almamak konusunda ona sorarım diyordum. Ama kediyi ilk isteyen o oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Etkisi
ChickLitBirgün sende mutlu olup geleceğini planlayacaksın, ailenle ömür boyu mutlu olacaksın.... Mesela yani...