6

1.2K 70 42
                                    

Etesi gün/ Façalı Villası...

Deha Façalı

   Eve gelmiştik, sonunda evdeyiz. Yazgı hanım sanki komple sakat kalmışım gibi önünde eğilip ayakkabımı çıkartmama yardım etti. Sonra da terlik giydirdi, terlik delisi gibi ardımda duran aile üyelerine bakarak "Sakın ayakkabıyla eve girmeyin!" diye uyarı geçti. Sonra da benim koluma girip salona yönlendirdi. Birde benim için birşeyler yapmak istediğini söyledi. Nazikçe koltuğa oturtup "Kahvaltıya istediğin birşey var mı?" diye sorunca şöyle bi düşündüm. En sonunda birşey bulamayınca başımı iki yana salladım, buna rağmen menemen yapacak olduğunu diyip mutfağa gitti. Olur olur yeriz...

Abiler yanıma otururken Zait Bey tekli koltuğa geri kalansa büyük koltuklara geçti. Tabi Gül hanım'da Yazgı hanım gibi mutfağa gitmişti. Sessizdik, yolda da pek konuşan yoktu. Bu arada yarısı erkenden eve dönmüştü, tabi Yazgı hanımda gelip kahvaltıyla ilgilendi. Gözler benim üstündeydi ve ben çok pis hastane kokuyorum. Duş alsam iyi olur, ayağa kalktığım an hepsi yine bana baktı.

"Nereye?" diyen Zait Bey ile iç çektim, herşeyi sormamaları konusunda bi uyarı geçsem iyi olur. Hem temas olayını da söylerim çünkü beyefendi gereksiz temas ediyor.

"Duş alacağım." diyip cevap beklemeden yanlarından ayrıldım, arkamdan birisi kalkıp gelse de umrunda değildi. Dönüp kimdir diye bakmadım, merdivenleri yavaş yavaş çıkarken arkamda ki bedende beni takip ediyordu. Konuşana kadar kimdi diye bilemedim, konuşunca Diyar abi olduğunu fark ettim, evimizin genç doktoru oydu.

"Yardımcı olayım, kolunda ki askıyı tek başına çıkarıp takamazsın."

"Ben hallederdim."

"Emin konuşma ufaklık, tek başına çıkartamazsın. Hadi çıkarttın diyelim yerine  takamazsın."

"Bende takmam."

"Doktorun bi süre taksın dedi, hem sen benden mi çekiniyorsun abiciğim?" dedi alıngan çıkan sesiyle, haline iç çekerek ona döndüm. Çoktan odama girmiştik, gözlerine bakmamla irkilir gibi olunca istemsizce gülümsemiştim.

"Tanışalı çok zaman geçmedi, bu durum sence normal değil mi? Hem benden ne bekliyorsunuz ki? Sahi ne yapayım istersiniz yoksa direkt boynunuza filan mı sarılayım? Herşeyi geride mi bırakayım? Hem fark ettim de babanız fazla gereksiz temas ediyor, uyarmak istiyorum ama sonra kötü ben olurum. Kalbi kırılır diye susuyorum ama yavaş yavaş rahatsız olmaya başladım. Ayrıca bi erkek niye devamlı el ele tutuşmak yada niçin el tutmak ister ki? Bu durum sadece bana mı itici geliyor?"

Derken onun ardında kalan ve geriden beri bana bakan Meriç abiyle göz göze geldim. Galiba o da peşimizden geldi, sözlerim üzmüş gibi gözlerini kaçırıp yanda ki odaya yani kendi odasına girdi. Hadi ama sanki ters laf dedim, ben sadece içimden geleni diyorum.

"Babama derim, gel şu askılığı çıkartalım." dedi mırıldanarak, hadi ama sende mi alındın? Yav acaba kötü laf dedim de fark edemiyor muyum?

"Pekâlâ çıkartta duşa gireyim, hastane kokmayı sevmiyorum. Şu kokudan kurtulayım."

"Normalde ne kokuyorsun?" dediğinde kaşlarımı çattım, neden merak etti ki? En önemlisi neden heyecan yaptı? Eğer sevdiği bi kokuysa beni mi koklayacak? Hayırdır yani?

"Yanlış anlama sadece merak ettim, misal ben nane kokarım. Devran abim bilmediğimiz ama çok güzel bi koku kokar. Meriç abimiz sigara ve kahve kokar ve evet o da sigara içiyor. Arat'sa kiraz çiçeği kokar, bu nedenle en çok onun kokusunu seviyorum. Ya sen ne kokarsın?"

Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin