Kalbime biri bıçağı saplamıştı ve onu çeviriyordu. Bu his bütün bedenimi kaplamıştı ve acı çekmeye başlamıştım. Kederim damarlarımda dolaşarak beynime ulaşıyordu.
Birden, hava karardı ve okulun büyük camları kırılarak soğuk bir rüzgar esmeye başladı. İnsanlar donmuş bir halde bile üşümeye başlayarak içgüdüsel olarak titriyorlardı.
Bakışlarım Daniel'e kaydığında bir şeylerin ters gittiğini anladım ve bunu içten içe hissediyordum.
Anna ile göz göze geldiğimizde ona bakmak bile beni çıldırtıyordu. Nedenini bile bilmeden ona bağırmaya başladım. Sesim öylesine yankılandı ki, Daniel ve Leonard aniden bana döndüler.
''Yapabileceğin, en iyi şey bu mu?'' dediğimde, kontrol edemediğim ama aynı zamanda bana hakim olan bir güç konuşuyor gibiydi.
Ellerimden çıkan enerjiyi görebiliyordum. Güçlerimin serbest kalmasını engelleyemiyordum. Her şey kontrolümden çıkmıştı. Çığlık atarak ellerimi savurdum ve etrafımdaki her şey alt üst oldu. Okulun duvarları yerinden sökülüyor, zemin çatlıyordu. Bu yıkımın ortasında ne yaptığımı anlamıyordum. Bu güçleri nasıl kullanabildiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu ve kendimi durduramıyordum.
İçimden bir ses, Daniel'in güçlerinden bir kısmını aldığımı söylüyordu. Tek bildiğim şey, içimdeki bu muazzam gücün beni ele geçirdiği ve etrafımdaki her şeyi yok etmeye başladığıydı.
Rüzgar, yağmur ve toprak ile birleşip korkunç bir fırtınayı okulun içine dağıtıyordu. Ellerimle daha fazla enerji yayarken, binanın geri kalanı da tamamen yıkılmaya başladı. Ağaçlar köklerinden sökülüp havada savrularak açık camlara çarpıyordu. Beni izleyen yüzlerdeki korku ve dehşet beni durdurmaya asla yetmiyordu.
Kendimi toparlamak zorundaydım. Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım ve içimdeki öfkeyi, dizginlemeye çalıştım. Sonunda, ellerimden çıkan enerji azalmaya başlamıştı ve yağmur durarak etrafa sessizlik çöktü.
Etrafıma baktığımda yarattığım yıkımın boyutlarını gördüm. Daniel'in gözlerinde ki ifade hiçbir zaman unutamayacağım bir bakıştı. Gözümden yaşlar akmaya başladığında, bir müddet sadece ona baktım.
Arkamı dönerek üstümdeki ceketi yavaşça çıkartıp yere attım. Dışarıya çıktığımda ise gördüğüm hiçbir şey yoktu. Eteğimin dağınık paçalarını tutarak yürümeye devam ettim nereye gittiğimi bilmeden ormanda yürüyordum.
''Bekle.'' dedi Daniel.
Onu duymuyor gibiydim, tepki veremiyordum bana daha çok yaklaştı ve kolumdan tutup çekti.
''Bu normal, öncelikle korkma. ''
''Gayet, korkuyorum.'' diye cevap verdim.
Daniel'in ben yaşadıkça güçlerinin zayıflayacağını ve neredeyse hepsini benim alacağımı biliyordum. Ama o benim bildiğimi bilmiyordu ve bunu anlamaması için bir şeyler yapmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜKÜMSÜZ
RomanceKaranlığın pençesindeki bir melek ile yasak bir kaderi paylaşan melez.