20.BÖLÜM

87.9K 5.5K 1.5K
                                    


Cehennemin derinliklerinden yükselip dünyaya adım attığım an, kendimi çok daha iyi hissetmeye başlamıştım. Soğuk topraklar, rüzgarın eşsiz güzelliği ve ağaçların hışırtısını hissederken içimde büyük bir özgürlük patlaması yaşıyordum. Saçlarım rüzgarda savrulurken bu tanıdığım ve sevdiğim dünyanın güzelliklerinin tadını çıkartmak istiyordum.

Daniel ve diğerlerinin karşısına çıkmayı hemen planlamıyordum. İlk olarak, araştırma yapmak istiyordum. Bu sessizlik içinde çok fazla rahat hareket edebilirdim. Yeni şeyler öğrenmeye devam ediyordum ve Alice kafamı kurcalıyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlamak, planlarını çözmek istiyordum.

Dünya üzerinde dolaşırken, adımlarım beni okulun etrafına doğru götürüyordu. Okulun bahçesine doğru ilerlerken, orada oturan dört kişiyi hemen fark ettim.

Daniel, Leonard, Armen ve Anna...

Onları gördüğümde, gözlerimde biriken yaşlar akmaya hazırdı. Daniel'i ne kadar özlediğimi anımsıyordum. Her ne kadar aramızda mesafeler olsa da, onu uzaktan izlemek bile içimdeki aşkı yeniden alevlendiriyordu.

Daniel'e bakmaya başladım, uzun uzun bakmaya devam ediyordum. Gözlerim onun her detayını inceliyordu. Kıyafetlerini, saçlarını yüzünü kısaca her şeyine büyük bir dikkatle bakıyordum. 

İçimdeki bu yoğun duygularla ona bakarken, aniden sırtıma dokunan bir elin soğukluğunu hissettim. İrkilerek hızla arkamı döndüğüm de gözlerim Teddoyu gördü. Yüzündeki ifade karışıktı, sanki bir şey söylemek istiyormuş gibi ama kelimeleri bulamıyormuş gibiydi.

"Litavis.'' dedi.

Bir an sessizlik oldu aramızda. Teddoyu'nun bakışları, benim Daniel'e olan bakışlarımla kesişti. 

''Seni burada görmeyi beklemiyordum.'' dedi.

''Ben de seni ne tesadüf Teddo.'' 

Teddo tebessüm ederek, taşın üstüne oturdu ve bakışlarını uzaklara doğru kaydırdı.

Cebinden çıkarttığı sigarasını yaktı ve yanına oturmamı işaret etti.

''İster misin?''

''Kullanmıyorum.'' dedim.

''Baban senden nefret ediyor.'' dedi ansızın ve beklemeden.

Ona garip bakan yüzümü fark edip eliyle susmamı işaret etti. 

''Sana ne anlattı ne uydurdu bilmiyorum ama şunu bil o iğrenç biri.'' sigarasını içine çekti.

''Amacı çok farklıydı.''

Durmadan konuşuyordu ve cevap vermeme bile izin vermiyordu.

''Baban her zaman seni öldürmeyi planladı.''

''Sırf bu yüzden Daniel'in sana yaklaşmasına izin verdi çünkü onun seni öldüreceğine emindi ama umduğu gibi olmadı.''

Bakışlarım başka bir yöne dalıp düşüncelerim beni ele geçirirken yüzümü sertçe kavradı ve gözlerine bakmamı istedi.

''Sadece düşmüş kötü bir meleğe değil, Efendimize seni bıraktı bunu biraz düşün.'' dedi.

Elinden kurtularak ondan biraz uzaklaştım.

''Sana neden inanayım?'' ayrıca bana dokunma diye çıkıştım.

''Sana hep yalanlar söylediler ve hiçbiri sana hiçbir zaman inandırıcı gelmedi. Bu yüzden bana inanmak zorundasın.''

Sigarasının sonuna geldiğinde küllerini yere serpti ve uzağa doğru fırlattı.

''Seni her zaman kolladık.'' canı sıkılmış bir şekilde önüne döndü.

HÜKÜMSÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin