BÖLÜM 32

405 39 91
                                    

Şu sıralar çok bölüm atıyorum 😔

Normalde uzun yazdığım için birkaç yıl yazmazdım ama canım bi okırum ısrar etti yazmak zorunda kaldım

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Soobin bir saattir evin içinde turluyordu. Ne yapacağı veya ne düşüneceğini bile bilmiyordu. Minho ile bu konuda ne yapması gerektiğini tartırmak istiyordu ama telefonu kapalıydı. Olayı tam olarak idrak edemiyordu. Hepsinin saçma bir rüya olmasını diledi. Resmen Yeonjun onun çocuğuna hamileydi.

(Önceki bölümde anlamayanlar şok olurken bi çay içem süt kokusu hamile demek kimse anlamadı)

Yine de Yeonjun uyandığında yanında kendisini göremediğinden hayal kırıklığına uğramasını istemedi ve bu yüzden yatak odasındaki sandalyede melezin uyanmasını bekledi. Bu sırada beynini kemiren düşünceler yüzünden farkında bile olmadan bacağını sallayıp duruyordu. Yeonjun ona göre çocuk bakmak için her açıdan hazır değildi ama nedense kurdu kendi doğmamış çocuğunun ölmesi fikrinden şiddetle nefret ediyordu.

Yeonjun şuanda bir şeylerin farkında olmayabilir ama Soobin'in düşüncesine göre gayet haklı olarak ilerde ondan nefret edecekti. Sadece iki yıllık yaşama tecrübesiyle bir çocuğu taşıması çok uygunsuzdu. Yeonjun kendisine aşık olabilir ama bunun sadece basit bir bağlanma olduğunu düşünüyordu. İlerde başka birini sevip onunla evleniyordu Soobin'in planlarında.

Başını ağrıtmaya başlayan düşünceleri Yeonjun'un kımıldamaları ile kesildi. Uykusunda yeni uyandığı için gözlerini açık tutamıyordu. İki tarafını eliyle kontrol etti ve Soobin'in orda olmadığı farkındalığı beynini yumrukladı. Göz yaşları hızla yanaklarından dökülmeye başladığı Soobin'i endişelendirerek.

Hızla oturduğu yerden kalktı ve Yeonjun'un başını göğsüne çekip okşamadan önce bir kaç hızlı adım attı. Tekrar tekrar özür dilemeye ve burda olduğunu söylemeye başladı. Bunun Yeonjun'u rahatlattığı çok barizdi. Gergin omega feromonları hızla eski haline döndü.

Yeonjun sonunda konuşabilecek kadar kendine gelene kadar Soobin saçlarını okşamaya devam etti. "Benimle uyur musun?" diye sordu masumca.

"Elbette yaparım ama öncesinde konuşmamız gereken bir konu var. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ve nereden başlayacağımı da."

Yeonjun bakışlarını yukarıya kaldırıp ne söyleyeceğini merak eden gözlerle kendine bakarken yüzlerini eşitlemek için yatağa oturdu.

"Bu çok saçma ama karnında bizim bebeğimizi taşıyorsun."

Yeonjun anlamak için birkaç saniye harcadı ve bu gülümseyerek ellerini içgüdüsel olarak karnına gönderdi. Soobin'in bunu neden kötü bir şey söyler gibi söylediğini anlamamamıştı.

"Öncelikle çok geçsin ve onu doğurmak için kendini mecbur hissetme asla. Onu aldırabilirsin- artık sana bağlı olmayacak yani. Bir bebeğe sahip olmayacaksın, bunu anladın mı?"

Yeonjun'un karnını tutan elleri daha da sıkılaştı ve gülümseyen yüzü düştü. Neredeyse tekrar ağlamak üzereydi.

"Bu onu öldürecek mi?"

Bunu istemiyordu, dışarı çıktıklarında ne zaman bebek görse dudakları yukarı kıvrılıyordu. Kendiside bir taneye sahipken onu neden öldürsün ki.

"O şekilde düşünme o henüz yaşamıyor bile. Ayrıca onu doğurursan bu canını yakacaktır."

"Ama bunu yaparsam yaşama şansı varken yaşayamaz. Belki mükemmel bir hayatı olacak ama sırf benim bebeğim olduğu için yaşayamayacak. Ne olursa olsun aldırmayacağım."

Hybrid | Yeonbin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin