31. Bölüm

316 17 24
                                    

Bazen öyle bi umutsuzluğa katılıyor ki insan, eline dünyaları versen umurunda olmaz.
Çünkü kırgındır hayata.
Kırgındır insanlara, çevresinde olanlara.

En çok da kendisine kırgındır, elinden bir şey gelmemesine...

Bazende susmak istersin. Aslında anlatacak çok şeyi vardır da kimse umursamaz seni.
hani derler ya

"Dile gelse dertler, dayanamaz yürekler" 

Öyle bir gün gelir ki sevdiğinin tebessümü bile yeter aslında. Ama bunu bile çok görünürler. O yüzden susar.

Sadece susar.

sevdiği, güvendiği her şeyi kaybedince umutsuzluğa çaresizce kapılır. Bu yüzden karanlığa gömülür insan.

Gömülmek zorunda kalır!

Herkesten, herşeyden uzaklara gitmek istersin ama gidemezsin. İzin vermezler!

Ne ölmene izin verirler ne de yaşamana...

...

İki saatlik uykunun ardından yorgun gözlerimi araladım. Sızlayan gözlerimle odayı taradım. Kendi odamda olmanın verdiği huzurla derin bir nefes aldım. Başımı soluma çevirdiğimde uyuyan Ece'yi gördüm. Yorganı altına almış üstünü açmıştı. Yüzüne gelen kısa saçları dağılmış bir birine dolaşmıştı. Başımı tekrar önüme çevirip dikkatle yataktan ayaklarımı sarkıttım. Başımı doğrultunca beynime nüfus eden ağrı ile istemeden inledim. Elimle başımı tutarak sıvazladım. Sanki ağrı kesilecekmiş gibi. Yorganı üstümden atıp ayağı kalktım. Yatağın sol tarafına geçip Ece'nin yanına yaklaştım. Yorganı dikkatlice, sardığı bacaklarının arasından alıp üstünü örttüm. Sessizce odadan çıkıp arkamdan kapıyı kapattım.

Özel ihtiyaçlarımı halledip  mutfağa gitmek için uzun koridordan geçmem gerekiyordu. Koridor hem mutfağa gidilen kapıyı hemde oturma salonumuza açılıyordu. Oturma odasında Araz'ın olduğunu bildiğim için ayaklarım ilerlemek istemiyor gibi yere mıhlanmıştı. Avuçlarımın terlediğini hissettiğimde kalbimin ritimleri benden habersiz hızlanmaya başlamıştı. Gidecek gücü kendimede bulup ilerlemeye başladım. Avuçlarımı sıkı sıkı yumruk ederken kendimi hareket etmeye zorluyordum.

Salona giren ilk adımımı attığımda görüş açıma Araz girdi. Tekli koltukta oturmuş elini anlına dayayıp sıvazlıyordu. Tüm gece uyumadığının kanıtı; onun için hazırladığımız yatağın hiç bozulmamış olmasıydı. Koltuğun başında ağzına kadar dolmuş kül tablasını dikkatim çekti. O sigaraların hepsini Araz mı içmişti. İster istemez titreyen dudaklarımı bir birine bastırdım. Elinde ki sigarayı ağzına doğru götürürken kafasını doğrultu. Göz göze geldiğimizde öyle bi baktı ki içine çektiğin dumanı  dışarıya salarken titreyen nefesinin sesini duydum. Aklıma dün yaşadıklarımız  gelince hemen gözümü mutfağa çevirip hızlı adımlarla mutfağa girdim.

Mutfağa girip dergâhı hızlıca elimle kavradım. Derin nefesler alırken göğsüm daralıyordu. Dolmaya başlayan gözlerimi yukarıya kaldırıp tavana baktım. Dudaklarımı sıkıca bir birine kentlerken ağlamamak için çaba sarfediyordum. Son kez derin nefesler alıp bakışlarımı Tezgaha indirdim. Üzülmenin bir faydası yoktu.

Annem daha uyuduğu için o uyanana kadar ben kahvaltıyı hazırlamaya karar verdim. Buz dolabın kapağını açıp içinden kahvaltılık her şeyi çıkardım.  Dergâhın üstüne dizerken dün olanlar aklıma tekrar gelince burun direğimin sızladığını hissettim. Tekrar dolduğunu hissettiğim gözlerimi sıkıca kapattım. Biraz öylece kalıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Gözlerimi açıp kahvaltılıklara baktım. Ciğerlerimi derin nefeslerle doldurup kahvaltılı masasını hazırlamaya devam ettim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KATİLİM SENSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin