Sonunda gelmiştik. Karşımda kocaman bir ev vardı. Ormanın içinde etrafı uzun duvarlara örülü bir evin tam karşısında durmuyordum. Kim bilir bana bu evde neler yapacaktı. Buradan gitmem gerekiyor ama bu koca duvarları ve etrafını saran bu adamları nasıl geçebilirdim ki. Araz;
"Burada böyle dikilecek misin? yürüyesene" Kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. "Bırak beni gelmek istemiyorum" dediğimde beni dinlemiyordu. Kolumu çekmeye çalışıyordum. "Sana fikrini sorduğumu hatırlamıyorum" Diyip beni tersledi. Kolumu daha sıkı tutuyor ve eve doğru sürüklüyordu. Evin kapısına yaklaşdığımız da bir sürü hizmetinin bizi beklediğini gördüm. Hepsi Araz'ı görünce;
"hoş geldiniz efendim"
Diyip kafalarını eğdiler. İçeriye girdiğimizde bizi kocaman bir salon karşıladı. Salan çok büyüktü. Aşağıda dört tane kapı ve yukarıya doğru uzanan iki tane merdiven vardı. İki merdiven de uzun bir koridora çıkıyordu. Evin garip bir havası vardı. Önümüzde ki salonda kapıya doğru uzun kırmızı bir halı serili, sağ tarafta uzun koltuk ve iki tane tekli koltuk vardı. Ortasında da orta boy masa vardı. Halının sol tarafında ise uzun bir yemek masası ve masanın üstünün bir kaç yerinde mumluklar vardı. Bu masaya bizim kasabasında hepsi sığardı, o derece büyüktü.
Etrafı şaşkınlıkla izlerken merdivenlerden bir kız ve bir erkek iniyordu. Kız olana baktım o çok güzeldi. Hemde her kızın güzelliği kıskanacak şekilde. Üstünde siyah göğüs dekolteli dizlerinin üstüne kadar bir elbise vardı. Siyahın hakkını gerçekten veriyordu. Dudağına sürdüğü kırmızı ruj ona çok yakışmıştı. Dalgalı saçını arkaya atmış ve önüne hafifçe düşen kahkülleri ile büyüleyici duruyordu. Yeşil gözlerine çektiği eyeliner ile daha belirginleştirmişti.
Gözüm erkek olana çarpınca beyaz bir tişört altında kot bir pantolonu ona çok yakışmıştı. Kahverengi saçları kenara atmıştı. Belirgin olan çene hatları her kızı etkisi altına alabilecek türdeydi. Bizi görüce gülümsediler. Kız olan bana tiksinerek bakış atıp, Araz'ın yanağını öptü. Kızı ağzı açık izliyordum. Bu huysuzun neyini seviyordu. Sevgili olabileceklerini düşündün. Acaba biliyormuydu katil olduğunu. Kız olan;
"Hoş geldin Araz" dediğinde sesinini ince çıkarmıştı. Araz soğuk sesi ile
"Hoş buldum Melisa" bindiğinde halâ kaşları çatıktı. Bu adam hep böyle suratsız mıydı?. Ve kızın adı Melisa imiş. Yan gözlerle bana bakıp; "Bunu buraya mı getirdin"Benden mi söz ediyorlardı. Beni tanıyormuydular. Araz söz etmiş olmalı. Anlamaz bakışlarla onları izliyordum. Biri benimde burada olduğumu onlara söylesin. Araz;
"Zamanı gelince gidecek merak etme" Sanki ben çok istiyorum ya burada durmayı. Yanda ki erkek olan araya girerek
"Kardeşim Hoş geldin" Diyip sarıldı Araz'a. Araz hafifçe gülerek "Hoş buldum Kardeşim benim" dedi sırtına hafifçe vurarak. Birbirlerinden ayrıldılar. Erkek olan bana dönüp "Merhaba ben Kaya"
Diyip elini uzattı. Şaşırmıştım. Elimi çekinerek uzatarak kısık bir sesle"M-merhaba ben de Umay"
"Biliyorum"
Diyip gülümsedi. Bir an iyi olduğunu düşündüm ama Araz gibi bir adamla işi ne olabilir ki. İki seçenek var ya onlar da katil yada Araz'ın katil olduğunu bilmiyorlardı. Araz'lar içeriye girmişlerdi ben ise arkalarında bakıyordum. Adama bak ya Kaçmayacağımdan o kadar emin ki. Araz arkasını dönerek
"Ne bekliyorsun gelsene"
Bu adam cidden aptalın teki. Zorla tutuluyorum ama sanki misafirliğe gelmişim gibi davranıyor. Ona gözlerimi devirdim. "Ben gitmek istiyorum Araz" Dedim bıkkınlıkla.
"Nereye" dedi düz bir şekilde. Adam cidden normal değildi. Allah'm sabır ver bu adam sabrımı sınıyor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİM SENSİN
Romance[ilk kurgumdur kendileri] "Sırf dudakların için seni yaşatabilirim ufaklık " |Acımasız seri katil eğer bir kızı severse onun için değişir mi?|