Uyandığımda karanlık bir depodaydım. Başım çok ağrıyordu. Gözümü açmaya çalıştım ama açamadım. Gözümü kırpıştırarak araladım tam hareket edecektim ki sandalyeye bağlı olduğumu gördüm. Öyle sıkı başlamışlardı ki elimi hareket bile ettiremiyordum. Ne oldu hiç bir şey hatırlayamıyordum. Sadece tek hatırladığım Araz bey ile birlikte yurt dışına diyorduk. Sonra uyumuştum. Peki ya sonra, aklıma gelen şeyle başından kaynar sular dökülmüştü. Tanımadığım bir adam bir bezle ağzımı kapatmıştı. Sonrasını hatırlamıyorum. Yoksa Araz bey mi beni kaçırmışdı. Biliyordum o seri katildi. Etrafı gözlerimle taradım çok iğrenç korkuyordu burası. Cam bile yoktu. Rutubet kokusu heryeri kaplamıştı.
Bağırmaya başladım."İmdat yardım edin lütfen"
"Kimse yok mu?"
Hiç kimse duymuyordu beni. Hava kararmaya başlamış olacak ki etraf kararmaya başlamıştı. Korkum iki kat daha fazla artmaya başlamıştı gözlerimden ard arda yaşlar dökülüyordu. Acaba bana ne yapacaktı. Ben niye geldim ki, keşke işten istifa etseydim de buraya gelmeseydim.
Saatlerdir buradaydım ne gelen vardı ne giden. Karnım acıkmaya başlamıştı. İp kolumu kestiği için kolum acıyordu. Kokudan midem bulunmaya başlamıştı. Annem beni merak etmişimdir benden haber bekliyor olmalıydı.
Hala Kimse yoktu kocaman depoda bir tek ben vardım ve her taraf karanlıktı. Karanlıktan çok korkardım. Öyle korkardım ki tuvalete gittiğimde lambaların hepsini açar sonrada korka korka hepsini kapatır odama doğru koşardım. Karanlıkta sanki biri bana dokunacak gibi hissederdim.
●●●
Hala bekliyordum. Gözlerim kapanmaya başlamıştı ama çok aç olduğum için uyuyamıyordum. Asla açlığa dayanamazdım, yemek yemeği çok severdim ve şimdi kurt gibi açıkmıştım. Vücudum artık uykusuzluğa dayanamayıp gözlerimi kapatmıştı. Kaç saat uyudum bilmiyorum ama deponun kapısı hızla açılınca yerimden sıçrayarak uyanmıştım. tanımadığım bir adam içeriye giriyordu. Elinde tepsiyle yanıma geldi. Adamın yüzü o kadar çirkinidi ki midemin bulmasına sebep olmuştu. Adama ters ters bakıp;
"Kimsin, sen ne istiyorsun benden"
Adam cevap bile vermedi. Sadece yanımda ki masaya tepsiyi koymuştu
Ve yanında ki masayı yeni farketmiştim. Tepsiye baktığında bir sandviç ve kola vardı. Ona bakmam bile ağzımın sulanmasına sebep olmuştu. Adam sonunda sessizliğini bozup; "Bir şeyler ye Patronun kesin talimatı "Patron kimdi, Araz bey miydi acaba? dayanamayıp sordum
"Patronunuz kim sizin"
Adam birden gülmeye başlamıştı. Sanki komik bir şey dedim gülmesi bile iğrençti. "Komik mi " dedim dişlerimin arasında. Cevap vermiyordu.
"Araz mı? " dediğimde adam sonunda konuşup "Evet" demişti. O anda kapı kuvvetlice açılmıştı.
Kapıdan gelen sese doğru döndüğümde Araz beyi gördüm.
Onu görünce ne kadar da o olduğunu bilmemde yinede şaşırmıştım.
Adam Araz beyi görünce oturduğu yerden hemen kalkıp başını aşağıya eğdi. Ondan bu kadar mı korkmuyorlardı. Araz bana doğru gelmeye başladı. Ona artık" bey" kelimesini yakıştırmıyordum. Bağırmaya başladım."Demek düşüncelerimede haklı idim O gördüğüm katil sendin" Bir şey demedi sadece bana bakarak
gülüyordu. O sırttan suratına bir tane çakmak vardı da şuna müsait değilim. "Ne istiyorsun benden" dedim tıslayan sesimle. "Sakin ol ufaklık" dedi hala pişkin pişkin sırıtırken. İyice sinirlenmeye başlamıştım."Ne sakini ya! beni kaçırdın farkında mısın?" Dediğimde sadece gülüyordu. Allah'm sen bana sabır ver. Yaşadığım normal bir şey miş gibi sakin olmamı söylüyordu.
Hala sırıtıyordu. "Niye gülüyorsun komik mi" değildimde bana bir adım yaklaşıp üzerime doğru eğildi. Yüzlerimiz birbirine yaklaşırken siyah gözleri gözlerime kenetlenmiş.
"Hemde çok, Bu kadar çaresiz olman beni güldürüyor ufaklık " dediğinde böyle çaresiz olmam onu sevindirdiğini anlamadım.
Ona sert bir bakış attım. O sırada yanımda ki adam gitmişti. Sandalyeye bağlı ellerimi kurtarmaya çalışıyordum ama nafile. O sıra Araz dibime kadar girmişti. Yüzüne nefretle baktım o ise kendinden emin bana bakıyordu.
"Bırak beni ne yaptığını sanıyorsun?" Dedim. Bu yaptığı büyük bir suçtu. Beni zorla kaçırmışdı.Gözlerim hala onun üzerindeyken her hareketini dikkatle izliyordum. Yanımdaki masaya oturdu ve oturduğum sandalyeyi kendine yaklaştırdı. O kadar kolay yapmıştı ki bunu yüzünde hiç zorlanmadan dair bir işaret bile yoktu .
"Ne istiyorsun benden ne?"
"Canını "
Dediği şeyle gözlerimi kocaman açmıştım. Neden, ne yapmıştım ki ona,Neden bunu yapıyordu?
"Neden, ne yaptım sana beni öldürmek istiyorsun"
"Bak ufaklık, bu güne kadar arkamdan kanıt hatta kanıtı bırak küçücük bir işaret bile bırakmadım. Sence senin gibi aptal bir kızı yaşatır mıyım "
"Sen iğrenç insanın tekisin. O kadar insan öldürdün. Söylesene hiç mi için acımadın?"
"Hayır"
Çok netti. İnsanları öldüren bir katilden ne beklersin ki, merhameti olsaydı hiç öldürür müydü. Hala anlamıyorum bir insan neden başka bir insanı sebepsiz yere öldürür ki. Bir sebebi olsada bir insanın canını alamazsın. Sadece bir birimize bakıyorduk ben ona iğrenerek o ise bana sırıtarak bakıyordu. Bu sırıttışı iyice ondan nefret etmeme sebep oluyordu. Sonunda konuşmaya karar verip konuştu; "Ye artık şunları"
"Elim bağlı farkındaysan nasıl yiyebilirim"
O da farkına varmış olacak ki elimi çözmek için arkama geçti. Ellerimi çözmeye başladı. Aslında planım o çözdükten sonra onu bir şekilde alt edip kaçmaktı. Tabi yapabilirsem. Ellerim serbest kalınca ellerime baktım, elerim kesilmiş ve kıpkırmızı olmuştu. Araz;
"Şimdi bitir şunları"
Hazır arkamdayken kaçabilirdim.
Ayağıya kalkıp kapıya doğru koşmaya başladım. Kapı acıktı, şaşırmıştım. Kapıyı bütün gücümle açıp, kendimi dışarıya attım. arkamdan bile gelmemişti. İstese yakalardı beni. Dışarıya adımımı atar atmaz kırk kişiye yakın adam silahlarını bana doğrultu. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Hepsi siyah takım elbise giymiş, silahlarını bana doğrultmuştu. Arkama döndüğümde Araz bana sırıtarak bakıyordu. Konuşarak yanıma geldi."Umay bu kadar aptal olma" sesi sakin çıkıyordu. Eli pantolonunun cebinden çıkarıp"Hadi gitsene ne duruyorsun" Eli ile yolu göstererek. Bu adam salakmıydı, karşımda bana silah tutan o adamlar varken yerimden kıpırdarmıydım hiç. iyice bana yaklaşıp;
"Kaçmaya yeltendiğin an adamlarım tarafımdan delik deşik olursun"
Söyledikleri kanımı dondurmaya yenmişti. yerimden
kımıldayamıyordum bile. Kolumadan tutup adamların arasından geçip gidiyorduk. Kolumu çok sıkı tutuyordu. Arabaya açıp beni içine fırlattı. Tam çıkarken o da içeriye girdi. Diğer kapıdan çıkacaktım ki saçımı tutup kendine çekti. "Yeter rahat dur" dedi geceden daha soğuk sesi ile.Saçımın diplerine ağrı girmişti. Başım onun göğsüne değiyordu. Elimle saçımı tutan elini tuttum. gevşetmeye çalışıyordum ama o kadar sert tutuyordu ki yapamadım. bu daha sıkı tutmasına sebep olmuştu.
"Eğer rahat durmazsan canın daha çok yanacak anladın mı?"
Kafamı "anladım" işareti yaparak salladım. O da benim saçımı bıraktı. başımı okşayıp saçlarımı düzelttim. Ona sert bakış attım ve cama doğru yüzümü dönerdim. Zaten en iyi yaptığım şey buydu. Saatlerdir yoldaydık. Nereye gidiyoruz, bana ne yapacak daha bir sürü soru aklımda idi. Bunları düşünürken yolu izliyordum. Bir ormanın içindeydik, öylece gidiyorduk. Karnım deli gibi açıkmıştı. Dün sabahtan beri bir şey yememişdim. Araz'ın bakışlarını üzerimde hissettim ama ona bakmak bile istemiyordum. Sadece yolu izliyordum. Belki nereye gittiğimizi belirten tabela görürüm diye.
Yaklaşık yarım saattir yoldaydık. Sonunda bir evin önüne gelmiştik.Evet arkadaşlar heyecanlı şeyler başlıyor sıkı tutunun ♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎♥︎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİM SENSİN
Romance[ilk kurgumdur kendileri] "Sırf dudakların için seni yaşatabilirim ufaklık " |Acımasız seri katil eğer bir kızı severse onun için değişir mi?|