Sabahın yedisinde Çalışanlardan biri beni uyandırmışdı. Neymiş "Araz beyin kesin talimatı var, bugün erken kahvaltı yapılacakmış" Diyip beni sabahın köründe ayağıya dikmişlerdi. Uyku akan gözlerimle zar zor kahvaltıya inmiştim. Herkes oturmuş beni bekliyorlardı. Bu evde herkes masaya oturmadan kahvaltı yapılmazdı. Ben masaya doğru yaklaşırken yine Melisa'nın ölümcül bakışları ile karşılaştım. Yine ne oldu bana böyle bakıyordu!
Masaya yaklaşıp, oturacağım yere yaklaştım. Sandalyeyi çekerken Kaya'nın sesi ile ona doğru döndüm. "Nerede kaldın be yenge açlıktan öldüm" Lafını bitirmeden Melisa koluna hızlıca vurdu. "Yine saçmalıyorsun Kaya" diyince acıyan kolunu sıvazlayan Kaya; "Ne var ya ne dedim ben" Diyip önündekileri yemeye başladı. Ben yerime otururken Araz'a baktım, O da bana bakıyordu. Biraz düşünceli gözüküyor. Acaba kötü bir şey mi olmuştu. Öylece bana bakıp tekrar önüne döndü. Bende önüme dönüp Önümdekileri yemeye başladım.
Masada ölüm sessizliği yayılırken hiç kimse de çıt çıkmıyordu. Ben arada bir Araz'a kaçamak bakışlar atıyordum ama o önündekilerle uğraşıyordu. Kahvaltı bitmişti ama Araz kimsenin kalkmasına izin vermemişti. Herkes Araz'a meraklısı gözlerle bakarken Araz; çayında bir yudum aldı ve koşmaya başladı.
"Bugün Adana'ya gidiyoruz:
"Bu gün mü?"
"Evet Melisa, hazırlanın erken yola çıkacağız"
Ben ve Ece göz göze gelirken, acaba biz de gidecek miyiz diye düşünüyordum. "Niye bizi de götürsün ki" Diyip buna ihtimal vermedim. Artık doyduğum için masadan kalkacakken Melisa'nın iğneleyici lafları ile tekrar oturdum.
"Araz bunlar bizimle gelmiyor dimi?"
"Geliyorlar" diyince Melisa hızlıca ayağıya kalktı. Bütün vücudu sinirle kapanırken bizim onlarla gelmemizden rahatsız olduğu kesindi. Melisa buraya geldiğimden beri beni hiç sevmemişti. Nedenini bilmiyorum ama elinde olsa beni öldürürdü. Hemde gözünü hiç kırpmadan!
Melisa dişlerinin arasında bir bana bir Ece'ye bakıp konuştu. " Araz biz sürekli her gittiğimiz yere bunları da mı götüreceğiz" dediğinde Araz rahat bir şeylere "evet" Diyip son bir yudum kalan çayından yudum aldı. Elinde ki gazeteyi katlayarak masadan kalktı. Herkese göz gezdirip "sorun istemiyorum" Diyip oradan ayrıldı. Kaya da peşinden gidince ben, Ece ve her an patlayabilecek canlı bomba gibi bize bakan Melisa kalmıştık. Kızımızı ruj sürdüğü dudaklarını sinirle ısırarak bana döndü.
"Ne yap ne et Araz'a gelmek istemediğini söyle söylemezsen seni mahvederim"
Derken ellerini masanın üstüne hızlıca vurdu. Ondan hiç korkmuyordum. Sırf onun inadına bile Adana'ya giderdim. Bana ve Ece'ye son kez bakıp gitti. Ece kolumu tutunca ona doğru döndüm. Ece endişeyle; "Umay gitmesek mi? baksana Melisa istemiyor" deyince elimde olmadan bağırmıştım.
"Hayır Ece! oraya gideceğiz. Hem bizim için de değişiklik olur"
Diyip Ece'nin elini tuttum güven
verir gibi. Uzun süredir dışarıya çıkmıyorduk. Bu Ece'ye de iyi gelecektir. Biz de masadan kalkarken çalışanlardan biri gelip, Araz'ın beni çağırdığını söyledi. Bende odasına doğru ilerledim. Kapıyı çalıp içeriye girdim. Anlaşılan kıyafetlerini topluyordu. "Adana da kaç gün kalacağız ki elbiselerini topluyor" diye düşünmeden edemedim.Benim geldiğimi anlamış olacak ki elinde ki gömleği bavula yerleştirip bana doğru baktı. Çatılan kaşlarıyla bana kızacakmış gibi geliyordu. Zaten hep kızsın, başka bir şey yaptığı yok! Bir adım atıp karşımda durur. Ciddileşen yüz hatları beni korkutmuştu. ne diyeceği beni korkuturken titreyen sesimle konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİM SENSİN
Romans[ilk kurgumdur kendileri] "Sırf dudakların için seni yaşatabilirim ufaklık " |Acımasız seri katil eğer bir kızı severse onun için değişir mi?|