Alaz, onu Asi'den koparan herkese içinden küfür ettikten sonra arabadan indi. Bunu yaparken muhabirleri düşünmüştü, fakat şimdi bakınca kendisi de onu Asi'den koparanlar grubuna dahildi.
Osman hızla Alaz'a yaklaşıp, "Alaz bey, muhabirlere ne yapalım?" diye sordu.
Alaz az önceki düşüncelerini devam ettirirken yere bakıyordu. Elini kaldırıp işaret parmağını yuvarlak şekilde salladı. "Kapatın kapıları, kapatın."
Osman emri almış icraate gidiyorken Alaz eve geçti. "Oğlum, neredesin sen, Alaz?" Neslihan hızlı adımlarla Alaz'ın yanına gelmişti.
Bakışlarını Neslihan'dan çekip bıkmış hâlde yana baktı. "Anne bak Yaman'ı soracaksan-"
"Hayır, Ali'yi sormuyorum, seni soruyorum." Evet, bazı şeyler değişiyordu gerçekten, ama gereği olmadığı zamanlarda. Beş yaşındaki Alaz'ın anneye ihtiyacı vardı mesela. Oysa o zamanlarda annesi kaybolmuş abisinin yasını tutmakla meşguldü. Onu da suçlamıyordu, babasının, annesine ilaç verip uyuttuğu gerçeğini göz önünde bulundurursa... berbat bir çocukluk geçirmişti. "Hem basın neden senin peşinde?" Alaz kaşlarını kaldırarak kanepenin arkasına yaklaştı. Ellerini kanepenin yukarı kısmına koyup azacık öne eğildi. "Yarış pilotu, rallici..." Neslihan yüzünü anlamadığı için buruşturdu. "...ya da her neyse, ne oluyor, oğlum? Açıklayacak mısın?"
Alaz kafasının yukarı kısmını sağa doğru eğerek solunda dikilen annesine baktı. "Anne, Yaman nerede?" Annesi konunun durmadan Yaman Ali'ye kaymasından ve Alaz'ın bunu kullanarak tüm sorulardan kaçmasından sıkılmış olacak ki derin nefes aldı. "Yok, gerçekten nerede?" Alaz doğruldu. Annesine sinsice yaklaşırken Neslihan bıkkın hâlinden çıkıp şaşkın gözlerle oğluna baktı. "Bir arasana." Annesi, neden, dercesine kafasını sağa sola salladı. "Düğünü var ya hani? Nerede o nerede?"
"Düğünü yarın ya Alaz'cığım", diye ısrar etmişti Neslihan. Alaz bıkkın hâlde derin nefes alınca Neslihan elini, sakin ol, der gibi salladı. "Tamam bekle, bekle. Bakalım ne dolaplar çeviriyorsunuz siz yine." Annesi telefonunu cebinden çıkarıp Yaman'ı aradığında Alaz da annesine yaklaştı ve yanağını telefonun arka kısmına bastırdı. Annesi buna anlam veremeyince işaret parmağı ile susmasını gösterdi. "Yaman, oğlum neredesin?" Neslihan şaşırmış bir sesle konuşuyordu. "Çocuk sesi mi geliyor? Ne oluyor?"
"Yok, anne, yok bir şey. Geliyorum."
"Çocuk sesi geliyor işte, duyuyorum."
"Iıı şey, anne, eve geleyim, konuşuruz. Yok bir şey."
Yaman telefonu Neslihan'ın yüzüne kapatınca telefonu kulağından çekemeyen Neslihan ve şaşkın Alaz birbirine baktı. "Kesin çocuk peydahlamış."
"Yok artık", dedi Neslihan oğluna konduramadı. "Rüya'ya aşık o. Yapmaz öyle şey." Telefonu indirip kanepeye doğru yürüdüğünde Alaz da kanepenin diğer tarafından geçti. Anne oğul beraber kanepeye oturdu.
"Tabii, ben de neden gizlince gidiyorlar diyordum." Alaz öne eğilmiş işaret parmağını kaldırıp sallayarak konuşuyordu. Yüzünde cevabı bulduğunu belli eden zafer gülümsemesi vardı.
"Gizli saklı mı?" Neslihan zaten şaşkındı.
"Çağla ve Asi ile gizlice gitti. Sebebi buydu demek..."
"Ne? Ama bu nasıl olur." Neslihan ikna olacakken kafasını sağa sola sallayıp kanepeye yaslandı. "Yok, inanmıyorum" dedi omuzlarını kaldırıp indirerek. "Bu mümkün değil."
Alaz tamamen annesine doğru döndükten sonra hafif sırıtarak gözlerini kırpıştırdı. "Peki..." Kafasını sola doğru sallamıştı bunu söylerken. "O zaman gelince Yaman'a nereye gittiğini soracağız." Kaşları havalanmıştı Alaz'ın. Neslihan aniden Alaz'a baktı. "Eğer yalan yanlış bir şey söylerse o zaman benim dediğim doğru olabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alev alev | asi & alaz
FanfictionKızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi alt çenesini buruşturdu. "Ölmedin, Alaz, bak hayattasın." Sesi titriyordu. 24mayıs- başladı.