"Nereye gidiyoruz?" Yaklaşık on dakikadır sessiz sakin araba yolculuğu devam ediyordu.
Alaz gözlerini aynaya kaldırdı. Asena'nın uyuduğunu fark etti. "Oldukça tanıdık bir yere."
Asi kaşlarını çattı. Yola bakmaya devam ediyordu. "Ne demek oluyor bu?" Gözleri Alaz'ı buldu.
Alaz kafasını azacık geriye doğru yaslayıp yola bakmaya devam etti. "Gidince görürsün demek."
Asi gözlerini Alaz'dan çekip camından dışarı baktı. Dudaklarını ıslattıktan sonra, "Benimle böyle konuşamazsın", deyiverdi.
"Nasıl konuşuyormuşum seninle?" Alaz'ın yüzü ifadesizdi aynı sesi gibi.
"Durdur ineceğim." Asi'nin sabrı artık kalmamıştı.
"Çocuk uyuyor, ayrıca vardık zaten."
"Sana inananda kabahat." Güya istediği an durduracaktı arabayı.
Asi gözlerini camından çekip yola baktığında burayı tanıdı. Cehennemin dibine gelmişlerdi. "Ama burası kullanılmıyor?" Asi de içeri girmeye çalışmıştı, ama Soysalan'ların özel mülkü olduğundan artık izin yoktu.
Alaz arabayı kapının önünde durdurduğunda kapılar açıldı. Birkaç çalışan vardı. "Yaman olur da sokak çocukları gelirse onları yurtlara alsın diye hâlâ birkaç adam tutuyor burada." Alaz öne doğru eğilip etrafa bakındı. Kafasını sallayarak adama baktıktan sonra deniz kenarına kadar sürdü.
"Burası yalnızca çocukların değildi ama." Asi dalgın gözlerle camından dışarı bakarken Alaz arabanın kapısını açıp inmişti.
Asi arabanın önüne geçip denizi izleyen adama baktı. Büyük bir hayal kırıklığı. Asi için tam olarak buydu. Sevdiklerine iyi davranırmış? Eminim, Rüya'ya oldukça iyi davranmıştır. Asi aklındaki düşüncelerle kapıyı açıp indi. Kapıyı kapattıktan sonra soğuk olduğunu hissetti.
Issız araziyi inceledikten sonra Alaz'a yaklaştı. "Her şeyin başladığı yer", dedi Alaz denizde gözlerini dolaştırırken.
Asi kollarını kaldırıp birleştirdi. "Maalesef", diyebildi. Gözlerini Alaz'dan çekip o da denize dikmişti.
Alaz hafifçe sırıttı. "Benden bu kadar çok mu nefret ediyorsun?" Bakışları Asi'yi bulduğunda bu defa Asi onun yüzüne bakmıyordu.
"En az", demişti duruşunu bozmadan.
"Ben de sana öfkeliyim."
Asi kaşlarını kaldırıp indirdi. "Eminim."
"Öyle mi?" Alaz'ın kaşları havalanmıştı.
Asi Alaz'a bakıp yavaşça gözlerini kapatıp açtı. "Kızacak bir sürü neden bulursun."
Alaz kafasını sağa sola salladı. "Aramama gerek de yok." Arkaya bakıp kafasıyla arabada uyuyan kızı gösterdi. Asi dudaklarını aralayıp derin nefes alırken gözlerini yere indirmişti. "Çünkü sen çok güzel bir neden sunmuşsun."
Asi gözlerini kaldırıp Alaz'a dikti. "Ben seni sevdim diye oldu bunlar, değil mi?" Alaz'ın kaşları yavaşça çatılmaya başlamıştı. "Eğer diğerleri gibi seni sevmeseydim bunların hiçbirini yaşamazdım." Alaz gözlerini kırpıştırdı. Bu kadar açık, çırılçıplak itiraflarla karşılaşacağını düşünmemişti. "Çünkü sen böylesin işte, Alaz, sana değer veren kişileri kırıp döküyorsun, ama sen her kimin umurunda bile değilsen o kişilerin önünü çiçeklerle kaplıyorsun." Asi gözlerini Alaz'dan çekip denize baktı. "Tabii konunun onların sevip sevmesiyle hiçbir alakası olmaya da bilir." Gözleri kısılırken bir şeylere ikna olmuşcasına kafasını aşağı yukarı salladı. "Konu senin sevip sevmemenle alakalı. Kime emek harcamak isteyip kime harcamadığınla veya kime gül sunup kime dikenini layık görmenle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alev alev | asi & alaz
أدب الهواةKızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi alt çenesini buruşturdu. "Ölmedin, Alaz, bak hayattasın." Sesi titriyordu. 24mayıs- başladı.