Alaz, Ece'nin aracından inerek Asena'yı alıp Tolga'nın mekanına yaklaşmasını izledi. Bu mekan ona geçmişini, anılarını hatırlatıyordu... Tabii bu nostaljik anlar Ece'nin arabadan inmesi ve Alaz'ın dikkatinin kardeşine kaymasıyla kısa sürdü. Genç adam arabasında oturmuş elleri direksiyondaydı. Kafasını geriye yaslayıp gözlerini kırpıştırdı. "Böyle bir mekana çocuk getirmek hı."
Araçtan inmeye yeltendiğinde bir arabanın Ece'nin önünde durduğunu fark etti. Duraksayıp izlemeye koyuldu. Genç bir erkek araçtan inip anahtarı kibirli tavırla valeye uzattı. Ece'ye bir şeyler söyledi -şaka tarzında bir şeyler-, Ece adamın şakalarına kahkaha atmaya başlamıştı. Alaz Ece'nin bu tavırlarını kısık gözlerle izledi. Genç adam eğilip Asena'nın yanağına öpücük kondurduğunda Alaz'ın kaşlar çatıldı.
Üçlü beraber mekana girerken Alaz telefonuna uzandı. Cebinden çıkardığı telefonla Tolga'yı aradı. Telefon biraz çaldıktan sonra Tolga açmıştı. "Alaz?"
"Mekanda mısın?"
"Hangisinde?"
"Her zamanki mekanda mısın?"
"Ha... eskiden beraber takıldığımız. Evet, evet, oradayım."
"Ece içeri geçti." Alaz araçtan inmemişti. Her an paparazzi veya muhabir fırlayabilirdi. "Yanındaki kim? Araştır, öğren."
Kısa süre Tolga'dan ses çıkmadı. Belli ki birilerine sorup soruşturuyordu. Kısık sesler geliyordu sadece. "Berkmiş adı", dedi Tolga. "Hatta biz de tanıyoruz abisini. Hatırlıyor musun üniversiteden Arda."
Alaz'ın Tolga'yı dinlerken çatılan kaşları yavaşça havalandı. "Arda Soykan?"
"Ha, evet, evet, işte o. Abisiymiş."
Alaz daha fazla bir şey söylemeden telefonu kapattı. Hızla araçtan inip siyah gözlüklerini tanınmamak için taktıktan sonra mekana doğru yürüdü. İçeri geçtiğinde korumalar, siyah gözlükleri yüzünden Alaz'ın önüne geçtiğinde kısa sürede adamın Tolga'nın arkadaşı olduğunu öğrenip çekildiler.
Alaz öfkeli yüz ifadesiyle mekana girerken Tolga yanında belirmişti. "Alaz, ne oldu? Neye kızdın yine?"
"O nerede?"
Tolga'nın kaşları hafifçe çatıldı. Sonra bakışlarını etrafta dolaştırdı. "Berk Soykan'dan mı bahsediyorsun?" Aradığı kişiyi bulduğunda işaret parmağıyla gösterdi. "Kardeşinin ve kızının yanında oturuyor."
Alaz'ın da gözleri anında üçlüyü buldu. Kafasını hafif sağa eğip onları izledi. Berk önünde oturan ikiliye komik bir şeyler anlatıyordu. Asena etrafı merakla izliyordu.
"Gündüzler restoran olarak kullanılıyor, Alaz, yani Ece'ye Asena'yı buraya getirdi diye kızma, kardeşim." Tolga ortamı yumuşatmaya çalışsa da Alaz'ın fırtına öncesi sakinliği belirten bakışlarına söz geçiremedi.
Alaz derin nefes aldıktan sonra üçlünün masasına ilerledi. Tolga da Alaz'ın peşinden geliyordu. Yanlarında durduğunda üçünün de bakışları Alaz'ı bulmuştu.
"Abi!" diyerek ayağa fırladı Ece. Kısa süre Alaz'a bakan Berk'i inceledikten sonra yeniden abisine baktı. "Ne yapıyorsun ya sen burada?"
Elini kaldırıp avucunu çevirdi ve Berki göstererek, "Berk Soykan'a istediğini veriyorum", dedi yüksek sesle.
Ece'nin kaşları çatılırken Berk sandalyesinden kalkıp derin nefes almıştı. Az önceki komik tavıraları yok olmuştu. Ece kaşlarını çattı. Berk'in itiraz etmemesi, her şeyi olduğu gibi kabul eden bakışlarla Alaz'ı izlemesi kızı şaşırttı. "Ne oluyor? Berk?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alev alev | asi & alaz
FanfictionKızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi alt çenesini buruşturdu. "Ölmedin, Alaz, bak hayattasın." Sesi titriyordu. 24mayıs- başladı.