Kızı kendisine çekti, dudakları arasında kısacık mesafe vardı. Fısıltı gibi bir sesle, "Bu asi tavırların... seni daha fazla arzulamama neden oluyor", dedikten sonra kızın alt dudağını dudakları arasına alıp emdi.
Asi olaylara hakim olmadan Alaz yeni bir atakta bulunuyordu. Tüm bunlar kızın dikkatini dağıtıyor, tepkisini ortaya koymasına engel oluyordu. Ellerini Alaz'ın omuzlarına bastırıp adamı kendinden uzaklaştırmaya gayret gösterdi. "Alaz", dediğinde kızın kelimeleri adamın dudakları arasında kayboldu. Kısa süreliğine de olsa dudaklarını ayıra bildiğinde, "Ne yaptığını sanıyorsun ulan", diye sormuştu çatık kaşlarla.
Alaz kızın buklelerini parmaklarıyla oynatıyordu. Hafifçe gülümsedi. "Sence de konuşarak zaman kaybetmiyor muyuz?" Yaklaşıp kızıp dudaklarına, dudaklarını bastırdı. "Bir şeyleri halledebildiğimiz de yok." Konuştukça dudakları birbiriyle temas hâlindeydi. "Bence", dedi ve kaşları havalandı, azacık sırıtmıştı. "İkimizin de bu gerginliğini aradan kaldırdıktan sonra... konuşmaya devam edebiliriz." Kızın üst dudağını dudakları arasına aldı.
Adamın elleri Asi'nin üstünü geçip tenine temas ettiğinde kız ürperdi. Gecenin ılık havası öyle ya da böyle insanı üşütmeye yetiyordu. Alaz, kızın sırtına ellerini bastırıp daha fazla kendisine dayadı. Asi kollarını kaldırıp Alaz'ın boynuna attığında öpüşmeleri daha hararetli bir hâl aldı.
Asi kollarıyla adamı kendisine çektiğinde Alaz kızı tutup kaldırdı. Öpüşmeye devam ederken yatın içine doğru yürüdü. Yönü bulamayıp dolabın üzerindeki kaktüsü düşürdüklerinde dudakları ayrılmıştı. Alaz yere düşen kaktüsü gördüğünde bu duruma gülmüştü, Asi ise Alaz'ın yüzüne bakmaya devam ediyordu.
"Etrafı kırıp dökmeden..." Alaz bunu söyledikten sonra Asi'nin yüzüne baktı. Kızın gözlerine bir süre baktıktan sonra iç çekti. "Sanki söz konusu bizken..." Kaşları havalandı. "...herhangi bir olayda bu mümkünmüş gibi." Sesi kısık ve tahrik ediciydi. Yeniden dudaklarını kavuşturduğunda bu defa daha sakinlerdi. Sıcak krema tadında bir öpücüktü.
Yatın yatak odasına geçtiklerinde Alaz, Asi'yi yatağa bırakıp üzerine geçmişti. Kızın yanağına elini koyduktan sonra yavaşça okşadı. Asi bu temas ve ilgi yüzünden mayıştı.
Kızın boynuna yöneldiğinde birkaç sulu öpücük sonrasında, "Seni çok özledim", dedi. Öpücükleri köprücük kemiğinden gerdanına kadar indi. Kızın üzerini çıkarttıktan sonra gerdanını öpmeye devam etti. "Yıllardır ne çektiğimi tahmin edemezsin." Kaşları hissettiği arzu yüzünden çatılmıştı. Ama tahmin edebiliyordu, çünkü Asi de yıllardır benzer duyguları yaşıyordu. Fakat Alaz her şeyi mahveden taraf olarak yalnız hasret değil, pişmanlık da çekmişti.
Bazen aşkın büyüklüğünü anlamak için ölümle karşılaşmak gerekir. Asi ve Alaz bunu yaşamıştı. Ve eğer o zaman anlayıp değer veremezlerse bu aşka, o zaman özlem hasreti kavururdu onları. Öyle ki bazen... ne kadar aşık olduğunu anlamak için ayrılmak, o kişinin yokluğunu tatmak gerekirdi.
Ve Alaz bu beş yılda... sonunda dünyaya neden geldiğini anlamıştı. Dünyaya Asi'yi sevmek için gelmişti. Onu korumak, onu rahatlatmak için. Onunla gülmek, onunla ağlamak için. Onu sevmek için. Onu hep sevmek için.
。゚•┈୨ ♡ ୧┈•゚。
Asi gözlerini yavaşça açtı. Geceydi. Gözünün önündeki -ama biraz da uzakta- yuvarlak camdan dışarı baktı. Siyah gökyüzü ve onun siyaha boyadığı denizi gördü. Denizde yat yüzünden yer edinen sarı ışıkları fark etti. Odada kocaman iki kişilik yatak ve bej renginde yuvarlar kanepe vardı, aslında kanepe direkt yata göre şekil almıştı, yatın duvarına dayalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alev alev | asi & alaz
FanfictionKızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi alt çenesini buruşturdu. "Ölmedin, Alaz, bak hayattasın." Sesi titriyordu. 24mayıs- başladı.