"Asena'yı bulamıyoruz." Asi hemen yanıtlamıştı. Neslihan hizmetçilere torununun nerede olduğunu soruyordu. Ece'nin kaşları çatılırken ağzını açmaya yeltendi, ama küçük bir kızın çığlığı herkes gibi Ece'yi de susturdu.
Herkes aniden merdivenlere baktı. Alaz hızla koşmaya koyuldu. Asi de adamın peşine takılmıştı. Ece ve Neslihan birbirine baktıktan sonra hızlı adımlarla ikilinin peşine düştü. Çağla endişeyle yerinden kalkarken kendisi de deli gibi endişelenen Cesur hamile eşini sakinleştirmeye çalışıyordu.
Alaz merdivenleri ikişer üçer çıkıyordu. Asi birer birer hızla çıkarken Ece'yle Neslihan peşlerini bırakmıyordu. Koridora varan Alaz, "Asena", diye seslenerek odaların kapısını açıyordu.
Genç adam dedesinin odasının kapısını açık gördüğünde hızla oraya doğru yürüdü. İçeri hızla geçtiğinde Asena'yı sandalyenin üzerine çıkmış minik ellerini yukarı uzatmışken buldu. Gözlerini Asena'nın amaçladığı şeye bakarak kıstı. Hızla kızının yanına gidip arkasından sarılarak kucağına aldığında kılıç yere düştü. Kılıç zaten birkaç defa Asena tarafından alınmaya çalışılmıştı, fakat her defasında kız sandalyeden düşmüştü.
"Ne? Ne yapıyorsun sen?" Alaz Asena'ya sıkıca sarıldığında Asena kılıç yere düştüğü için mutluydu, şimdi minik ellerini yeniden kılıça doğru uzatmıştı.
Her şey aniden yaşanmıştı... Asi odanın kapısına vardığında Ece ve Neslihan da yanında belirdi. Genç kız hızla içeri geçip Asena'ya yaklaştı ve endişeyle kızının ellerine, bacaklarına baktı. Yaralanıp yaralanmadığını kontrol etmeye çalışıyordu. Bir şey olmadığını fark edince derin nefes alıp saçından öptü.
"Doktora götürelim." Alaz'ın kaşları çatılmıştı.
"İyi misin, kızım?" Asi, Asena'nın çenesinden tutup okşuyordu.
Asena gözlerini kılıçtan kaldırıp annesine dikti. Kafasını onaylayan anlamda salladıktan sonra, "Kılıçı istiyorum", demişti İngilizce.
"Anne?" Alaz Neslihan'a baktı. "İç kanaması olabilir mi?"
Neslihan koştuğu için elini gerdanına koyup derin nefes alıp veriyordu. Oğlunu duyunca gözlerini Alaz'dan çekti. "Saçmalama, oğlum..." Neslihan torununa yaklaşıp alnına elini koydu ve saçına doğru okşadı. "Hiçbir şeyi yok."
Asena'nın gözleri annesinden ayrılıp Neslihan'ı buldu. "Nesyılan, kılıçı istiyorum."
"Dedemin samuray kılıçı." Ece yaklaşıp kılıçı yerden aldı.
"Neden burada?" dedi Alaz. Bu kılıçın Soysalan malikanesinde olması gerekiyordu, yalıda değil.
"Çağla hamileliğinde sıkıldığı, bunaldığı.." Ece kılıçı yerine tekrar koydu. Elini gelişigüzel salladı. "...her odanın dekorunu değişiyordu. Kılıçın da sinirlerini bozduğunu söyleyip buraya göndermişti. Kesici alet görmek istemiyordu o dönem."
Asena mızmızlandı. Kılıçın yerine konulduğunu görmek ufaklığı sinirlendirmişti. Alaz'ın kucağından da inmek istiyordu, durmadan kımıldanıyordu. "Kılıçı istiyorum... Kılıçı ver, Nesyılan!" Yanında dikilen Neslihan'ın kolunu çekiştiriyordu.
Alaz annesinin gördüğü muameleye hemen el atıp Asena'yı kadından uzaklaştırdı. Asena bacaklarını kımıldattı. "Savaşçı korsan olacağım! Kılıçı ver!" Asi elini alnına bastırdı. Şimdi anlaşılmıştı. Alaz'ın dün gece anlattığı masalı Asena çocuk aklıyla yorumlamıştı. Şimdi kılıç bulup korsan olmak istiyordu.
"Ne savaşçısı ne korsanı?" Ece Asena'ya doğru döndü. "Yoksa dedemizin anlattığı masalı mı anlattın Asena'ya?" diye sordu gülerek Alaz'a. Alaz dudağını buruşturduktan sonra yorgun gözlerle etrafa baktı. Kafasıyla onaylamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alev alev | asi & alaz
FanficKızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi alt çenesini buruşturdu. "Ölmedin, Alaz, bak hayattasın." Sesi titriyordu. 24mayıs- başladı.