Hastahaneye torununun aniden çıkan ateşi yüzünden apar topar gelen Neslihan, Asi'nin Asena'nın gömleğini giydirmesine yardım ediyordu. "Tamam, oldu", dedi Asi, kızına gülümseyerek.
Asena ateşi yüzünden hâlsizdi. Babaannesi torununun bu hâli yüzünden dudaklarını buruşturup alnından öptü. "Canım", dedi Asena'yı sarıp sarmalarken.
Asi kapıda onları bekleyen Cenk'i fark edince Neslihan'a baktı. "Ben evrak işlerini halledip geleceğim."
Neslihan Asena'nın yanında oturmuştu. Kafasını aşağı yukarı salladı. Daha sonra az önce Asi ile Soysalan hastahanesine gelen adamın gidişini izledi. Adam Alaz'la aynı yaşta olurdu, tabii Alaz daha uzundu, neredeyse on santim kadar. Kumral bir çocuktu. Neslihan kafasında tarttı, ama oğlunun daha yakışıklı, daha alımlı, daha karizmatik olduğuna karar verdi.
Kadın böyle şeyler düşünürken Asena, kolunu dürtüklemişti. "Annemi istiyorum." Neslihan İngilizce konuşan torununa bakmak için kafasını azacık aşağı eğdi. Asena kadına sarılmış yorgun gözlerle bakıyordu.
"Annen gelecek, yavrum, işlerini halletsin geliyor." Asena'nın saçını okşayarak konuşuyordu. Çocuğu kontrol eden doktor Neslihan'ın eski arkadaşıydı. Asena'nın ateşi çıktığını, bir süre soğuk şeylerden -özellikle dondurma tarzında- uzak durması gerektiğini söylemişti.
Neslihan mızmızlanmaya başlayan Asena'yı susturamayacağını anlayınca kucağına aldı. "Annemi istiyorum, Nesyılan!" Asena yüzünü buruşturarak konuşuyordu.
"Nesyılan değil, yavrum, babaanne diyeceksin a aa." Neslihan Asena ile beraber odadan çıkıp koridorda dolaşmaya başladı. "Bak burada ne varmış?"
"Ne var?" diye sordu Asena ağlak suratıyla etrafa bakarken.
Neslihan bir şeyler bulamıyordu. O an yalnızca Asena'yı susturmak için olta atmıştı ve balık -yani Asena- oltaya yaklaşmıştı, ama yem yoktu. Neslihan bu saçma benzetmesini es geçerken onlara hızlı adımlarla yaklaşan oğlunu fark etti. "Alaz!" Asena da gözlerini Alaz'a dikmişti.
Alaz Çağla'nın yarım yamalak anlatımından Asena'nın ateşi çıktığını öğrenmişti. Bunu öğrenir öğrenmez, kendini arabasına atıp hastahaneye gelmişti. Yaklaşıp Asena'yı kollarına aldı. "Güzelim", dedi kızın yanağından öperken. "Ne oldu sana?" diye sordu kısık sesle.
"Hastalandım." Asena mızmızlanarak konuşuyordu. Alaz kızın diğer yanağından öpmüştü.
Neslihan, "Ama şimdi iyi, değil mi, yavrum?" diye sordu Asena'nın saçını okşarken.
Küçük kız Neslihan'a yanıt vermek amacıyla kafasını aşağı yukarı salladı. Gözlerini Alaz'a dikip, "Annemi istiyorum", dedi yorgun sesle.
"Annen, annen", dedi Alaz etrafa bakarken, "bakalım nerede."
"Alaz..." Neslihan, etrafı aramaya hazırlanan oğluna seslendi. "Oğlum, evrak işlerini hallediyor." Neslihan ellerini önünde birleştirmişti. "Bir adamla beraber geldi", dedi gözlerini Alaz'dan çekerek. Alaz yere bakan annesine gözlerini dikti. "Galiba..." Neslihan'ın kaşları havalandı. "...çok yakın bir tanıdığı."
Alaz annesinin kelimelerini anlayamadı. "Bir şey mi ima ediyorsun, anne?" Kaşları çatılmıştı.
"Yani", dedi Neslihan hâlâ yere bakarken.
Neslihan cümlesini söyleyemeden Asi ve Cenk gelmişti. Asi elindeki reçeteyi incelerken Cenk yanında dikiliyordu. Asena annesini ve Cenk'i fark edinde kollarını uzattı. Asi'nin kafası karışık olduğu için Cenk Asena'yı kucağına alma girişiminde bulundu, fakat Alaz'ın hiddetiyle karşılaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alev alev | asi & alaz
FanfictionKızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi alt çenesini buruşturdu. "Ölmedin, Alaz, bak hayattasın." Sesi titriyordu. 24mayıs- başladı.