Neslihan ikilinin elinden tuttuktan sonra yürümeye koyuldu. Merdiveni inerken Asi Alaz'a bakmıştı. Alaz ise annesine bakmaya devam ederek kadının amacını anlamaya çalışıyordu.
Misafirler -Cenk ve Ayşegül- gitmişlerdi. Şimdi Asena ile oynama sırası Ece'deydi. Neslihan salona geçmeden arka bahçeye doğru yürüdü. Arka bahçeye çıktıklarında denizin rahatlatıcı kokusu içlerine dolmuştu.
Neslihan eski kırık sökük tahtalar olan kocaman ağacın önünde durdu. Ellerini çocuklardan çekti. Vaktiyle ağaç evi gibi bir şey olan yapıyı Asi inceledi. "Ben yıllar önce... yani o zamanlar daha Alaz üç yaşında falandı..." Kaşları yavaşça çatıldı, hatırlamaya çalışıyordu. "Belki de dört yaşında... her neyse." Yeniden ağaç eve baktı. "O zamanlar çok çalışıyordum. Başarılı doktor olmak istiyordum ve aynı zamanda çocuklarıma duyduğum sorumluluklarım vardı." Kafasını aşağı yukarı sallayarak konuşmasına devam ederken gözleri dalmıştı. "Size vakit ayıramıyordum", dedi Neslihan, "ne sana ne Ali'ye ne de Çağla'ya... üstüne üstlük hamileydim..."
Derin nefes aldı Neslihan. "Kendimi yetersiz gibi hissediyordum." Gözlerini evden indirip Alaz'a baktı, sonra da Asi'ye. "Serhan benim bu hâlimi fark etmişti." Yeniden ağaç eve baktı. "Siz oyalanın diye kendi elleriyle bu evi yapmıştı, biliyor musun?" dedi Alaz'a. "Benim yorulduğumu fark etmişti. Bu durum sizi de etkiliyordu. Evet... Serhan hataları olan bir babaydı ama... tamamen kötü bir baba değildi."
Aklına gelen hatıralara buruk bir gülümseme bıraktı Neslihan. Daha sonra gözlerini oğluna ve Asi'ye dikti. "Bir ebeveyn olarak en fazla hissettiğim duygu neydi, biliyor musunuz?" Gözleri dalmıştı. "Yetersizlik duygusu." Bakışlarını yeniden ağaç eve dikti. "Bir ebeveynin her zaman hissettiği duygudur bu. Ve asla geçmez..." Azıcık gülümsedi. "Azalır bazı vakitlerde belki ama..." Yeniden oğluna baktı. "Geçmez. Bununla yaşamaya alışırsın." Dudaklarını birbirine bastırdı. "Endişelenmeye alışırsın, yetersiz hissetmeye alışırsın... ama onların tek bir gülümsemesi ve mutluluğu..." Asi hafifçe gülümsedi. "...her şeye bedeldir", dedi Neslihan gülerken.
Neslihan içeri geçtikten sonra bile, neredeyse on dakikadır Alaz ve Asi ağaçtaki eve bakıyordu. "Her şey için pişmanım, Asi", diyebildi Alaz kısık sesle. "Her şeyin daha farklı olmasını isterdim."
"Ben de", dedi Asi gözlerini ağaç evden çekmeden. "O zamanlar küçüktüm ve sen kapıma dayanıp pişman olduğunu söylediğinde belki de..." Kaşları yavaşça çatıldı. "Sana güvenmedim." Dudakları hafifçe sola kıvrılırken gözleri dalmıştı. "Çünkü o zamana kadar bana çok sözler verdin. Korkmayacağım dedin, ama korktun. Seni yalnız bırakmayacağım dedin, ama bıraktın." Asi gözlerini ağaç evden indirip onu izleyen Alaz'a dikti. "Bunların hepsini sen yaptın, Alaz." Alaz yavaşça kafasını hafif sağa eğdi. "Beni tereddütte bıraktın." Gözlerini Alaz'dan çekip bir süre düşündü. "Eğer yalnız kendim olsaydım yine sana inanırdım, ama bu defa korumam gereken biri vardı." Her ikisi de Asena'dan bahsettiğini anladı.
Rüzgar esmeye başladığında Asi ellerini ceketinin cebine sokmuştu. Kuşlar deniz dalgalarının sesine eşlik ediyordu. Alaz yaklaşıp Asi'ye sarıldığında, "Teşekkür ederim", dedi çenesinin sağ kısmını kızın kafasına yaslayarak. "Bundan sonra hayatımızın kolay olacağı sözünü veremem sana belki ama... kolaylaştırmak için elimden geleni yapacağım." Asi'nin yanağına uzun öpücük kondurduktan sonra yeniden kadına sarıldı. Asi de kollarını kaldırıp Alaz'a sarmıştı.
。゚•┈୨ ♡ ୧┈•゚。
Alaz ve Asi bahçede bir süre vakit geçirdikten sonra akşam iyice kendini göstermeye başladı. Ilık rüzgar yerini soğuğa kaptırınca Alaz içeri geçmeyi önerdi. Asi kafasıyla onayladıktan sonda ikili el ele tutuşarak kapıya doğru yürümeye koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alev alev | asi & alaz
FanfictionKızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi alt çenesini buruşturdu. "Ölmedin, Alaz, bak hayattasın." Sesi titriyordu. 24mayıs- başladı.