lütuf mu yoksa lanet mi '2

1.9K 71 3
                                    

Asi, Asena'nın sırt çantasını kapattı. Havalimanına gelmişlerdi. Tolga ertesi gün için bilet alınca Asi de Yaman'ın düğününe gitmek düşüncesini netleştirmişti. Her şey aniden olmuştu. Belki de uzun uzun düşünseydi bu fikirden vazgeçerdi.

Kızı sırtını annesine dönmüş elindeki şekerini yiyordu. Küçük kıza arkadan sarılan Asi, yanağına öpücük kondurdu. Kızın kumral saçlarını okşadı. Asena gün geçtikçe daha çok onu hatırlatıyordu. Bazen gözlerimi kapatıp kızına sıkıca sarılınca onu yanında gibi hissediyordu. Hoş, bu bir lütuf muydu yoksa lanet mi Asi de anlamıyordu. Çoğu zaman ona bu kadar muhtaç olduğu için kendini suçluyordu.

O ise Asi'nin gözlemlerine göre ilk dönemlerini sessiz sakin geçirmişti. Daha sonra magazinlere İstanbul'un en gösterişli barlarında fotoğrafları düşmeye başladı. Tabii yalnız zengin mekanlar değil, bir süre sonra magazincilerden kaçmak amacıyla (?) öylesine barlara gittiği de oluyordu, ama muhabirler peşini bırakmadı. Kısa süre sonra da Türkiye'yi temelli terk etti. Asi ondan kurtuldu sanıyordu, ingiliz haber kanalını tesadüfen meşgul eden ünlü rallici ya da yarış pilotu her neyse artık... yüzüne çarpıncaya kadar... Asi bu kadar kolay unutulmasının acısını yaşarken herif gününü gün ediyordu.

"Tamamdır, bavulları bagaja verdim, kızlar." Tolga elindeki biletiyle kızların yanına geldi.

"Bir tanem, sen emin misin çantanı vermek istemediğine?" Asi, Asena'ya baktı. Kızı hâlâ sırtını dönmüş, elindeki şekeri yiyordu. Kafasını aşağı yukarı salladı. Ama Asi, o çantanın bir süre sonra kendisine geri döneceğinden emindi. Ayağa kalkıp kendi çantasını aldı.

Biletlerini çantadan çıkarırken uçağın saatini ekrandan takip etti. Bu yüzden biletlerden biri elinden düşmüş ve Tolga hemen atakta bulunarak yerden almıştı. "Teşekkür ederim", dedi doğrulmakta olan Tolga'ya. Gözlerini yeniden ekrana dikti. "İtalya'ya mı gidecek uçak?" Kaşları çatılmıştı.

"Evet, orada bekleme yapacak, ama çok az." Tolga Asena'ya yaklaşmıştı. Asi, Asena'nın saçlarıyla oynayan Tolga'ya bakarken yeniden düşüncelere daldı. Ellerini kısa saçlarına geçirip geriye okşadı. Abisinin düğününe gelmez, değil mi? O kadar mantıksız bir cümleydi ki Asi altını doldurmaya çalıştı. Yani çocukken sokağa düşmüş ve yıllar sonra bulunmuş abisinin düğününe... Yine de mantıksızdı, her ihtimalde gelirdi. Derin nefes alıp omuzlarını gevşetti.

。゚•┈୨ ♡ ୧┈•゚。

"Hadi ama, Asi, bak biz iniyoruz, sen de gel." Tolga'nın ısrarlarını görmezden gelip gözlerini açmamak için direndi genç kız. "Bak Asena da sıkıldı uçakta. Biraz Roma'yı gezeriz, fena mı? Uzağa da gitmiyoruz ya havalimanındayız." Asi kafasını sağa sola salladı. "İyi peki."

Tolga Asena'yla uçağı terk ettikten sonra Asi gözlerini açtı. Etrafa baktı. Bazıları uyuyor, bazıları ise inmişti. Yeni yolcular da geliyordu, elbette. İçinde bir yerlerde kapıdan içeri girenin o olmasını dilerken buldu kendini. Aniden içinden ona küfürler saydırıp yayıldığı koltukta doğruldu. Onun burada ne işi olabilirdi ki? Tamam, İtalya'daydı, ama belki, Yaman'ın düğününe gelmezdi bile? Veya gelecek olsaydı... bu uğursuz bir tesadüf olurdu. Gözlerini sıkıca kapattı. "Hayır, gelmeyecek." Kendini fısıldayarak bir şeyleri tekrar ederken buldu. "Gelmemeli. Gelmeyecek, hayır."

Önündeki koltuklardan birine birisi oturduğundan gözlerini yavaşça açtı. Kumral saçları fark etti önce. Bu ortamda fark edebildiği de yalnız oydu. İçini kemiren düşünceye güldü. Saçmalık, o burada olamaz. Ama faydası yoktu işte. Ayağa kalktı. Sen cesur bir kızsın. Kendi kendine bunu söyledi. Yeni oturan herifin yanına yaklaşırken de aynısını demişti, bunun için ayağa kalkarken de...

alev alev | asi & alazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin