Asi Alaz'a öfkeli gözlerle baktı. Şimdi kızına ne yanıt verecekti? Sevilmediğini, istenmediğini bilen bir çocuktu kendisi ve asla kızına bunu tattırmak istemiyordu. Alaz'ın gözlerinde bakmaya devam ederken, "Bir kraliçenin kralı birden ejderhaya dönüşürse", dedi İngilizce, "ona güvenmesini nasıl bekleyebilirdi?"
Alaz yanıt veremeyince Asena'nın şaşkın sesi duyuldu. "Nasıl yani?" Elleriyle ağzını kapatmıştı. Az önceki hasta hâli kısa süreliğine yok olmuş gibiydi. "Sen ejderhaya dönüşebiliyor musun?" Alaz umutsuz gözlerle kızına bakarken Asena yeniden bağırdı. "Ejderhalara bayılırım!" diyerek çığlık attı Asena. Cenk artık Asena'yı tutamıyordu.
Asena kollarını uzatıp Alaz'ın kucağına atlamaya hazırlanırken, Alaz tüm bu çabayı önceden algılayıp, kız daha atlamadan kucağına alarak ayağa kalktı. Asena merakla Alaz'ı incelerken saçlarına baktı. "Anne, bak gerçekten ejderhaymış! Saçları kırmızı!" Alaz'ın ışık yüzünden kumraldan kırmızıya evrilmiş saçlarını Asena çekiştirdi.
"Ya ne demezsin", dedi Asi bıkkın sesle.
Cesur hâlâ gülüyorken Alaz o herife dayak atmamak için zor duruyordu. Neyse ki kucağında Asena vardı da Cesur'a karşı herhangi bir girişimde bulunamıyordu.
Ece annesiyle beraber mutfaktan gelirken elinde küçük pembe bir pasta vardı. "Asena bak..." Elindeki pembe pastayı biraz daha kaldırıp gülümsedi. "İyileşmenin şerefine pasta-" Devamını getiremeyince sağından yürüyen annesine baktı.
"Hazırladın", diye fısıldadı Ece'nin kulağına.
"Hazırladım!" dedi Ece Asena'ya doğru kafasını çevirirken. Yüzünde aptal bir gülümseme vardı. "Hamaratımdır da." Ece bunu Cenk'e bakarak cilveli bir şekilde söylemişti. Alaz'ın yüz ifadesi duraksadı. Önce gülümseyen Cenk'e, sonra naz yapan Ece'ye baktı.
Asi Alaz'ın yanına yaklaşınca dikkat yeniden pastaya döndü. Bu yüzden Cenk de Cesur gibi dayaktan kurtuldu. Asena pastayı incelerken muma baktı. "Doğum günüm mü?", dedi annesine neşeyle.
"Hayır, henüz doğum günün değil", dedi Asi, kızının saçını düzeltirken. "Bak, Ece-"
"Ablan."
Asi hafif gülümsedi Ece'ye. "Evet, bak Ece ablan ne güzel pasta yapmış sana iyileştin diye."
Asena yüzünü buruşturunca Alaz'ın kaşları çatıldı. "Ama hâlâ ağrıyor." Asena boğazını göstererek ağlamaklı bir sesle söylemişti.
Herkes Asena'nın bu tatlı hâllerine ölüp biterken Alaz kızının boynundan öpmüştü. Asena merakla Alaz'a bakınca, "Şimdi geçecek", dedi Alaz. "Öpünce geçer."
"Ama geçmedi", dedi Asena şımarık bir gülümsemeyle.
"O zaman tekrar tekrar öpmem gerekecek." Yeniden boynuna öpücükler kondurunca Asena gıdıklandığı için kahkaha atmaya başlamıştı.
Asi ikiliyi izledi. Alaz'dan iyi baba olacağını biliyordu zaten, ama beş yıl önceki durumda yaşadığı onca şey onu yıpratmıştı. Tabii bunlar ne Asena'nın ne de Asi'nin suçu değildi ama hesabı onlara kesilmişti.
Hizmetçi, "Ayşegül hanım geldiler, efendim", dediğinde gözler hizmetçiyi buldu. Herkes hizmetçinin bu cümlesinden sonra Alaz'a bakmıştı.
"Bugün yanına gitmeliydik hani", dedi Alaz Asi'ye bakarak. Yüzü ciddileşmişti. "O yüzden gelmiş olmalı." Asi onayladığında Alaz da hizmetçiye bakıp kafasını onaylar anlamda salladı.
Hizmetçi gittikten sonra Alaz, Cesur'ların önündeki koltuğa geçmişti. Ece pastayı sehpaya koyarken Asi de kanepede Alaz'ın yanına geçip oturdu. Ayşegül salona girdiğinde Ece sehpadan doğrulmaktaydı. Neslihan Ayşegül'e sarılıp ailesinin nasıl olduğu ile ilgili sorular sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alev alev | asi & alaz
FanfictionKızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi alt çenesini buruşturdu. "Ölmedin, Alaz, bak hayattasın." Sesi titriyordu. 24mayıs- başladı.