Makineyi ilk kullandığım andaydım. Biraz daha erkene ayarlasaydım, aynı anda iki tane ben aynı zaman diliminde olacaktık. Yeni bir kaos yaratmamak için geçmişteki benle karşılaşmamam gerekiyordu çünkü kendi geçmişimde kendimle hiç karşılaşmamıştım. Böyle bir şey yaşanırsa neler olacağını bilemiyordum.
Tüm dikkatimi topladım ve kendimle karşılaşmayacağım bir zaman dilimine makineyi ayarladım çünkü babam neredeyse kıracak şekilde yumruklamaya devam ediyordu kapıyı.
Ajandayı aramak için sabah ormana gitmiştim. Kendimi o zamana götürürsem rahatça ne yapacağımı planlayacak çok zamanım olurdu.
Makineyi çalıştırdım ve bugünün sabahına gittim. Makineyi nolur nolmaz diye yatağımın altına sakladım. Camdan dışarıya baktığımda ormana giden beni gördüm. Masaya geçtim ve bilgisayarımı açtım. Kuyuya atladığım günle ilgili pek bir şey bilmediğim için gazetelerin yaptığı haberlerden yola çıkarak tam tarihi ve saati öğrenmeye çalıştım fakat hiçbir gazetede ya da haber bülteninde benim olayıma ilişkin bir haber bulamadım. Mektubu tekrar okudum ve ne zaman yaşandığına dair bir bilgi var mı diye inceledim ama hiçbir şey yoktu. Çaresizce mektubu da masanın üstüne attım. Odanın içinde dolanarak tarihi ve saati nasıl öğrenebileceğimi düşündüm.
Kaza günü ve saatine hakim olan ailem ve Lamin'di. Ailemi böyle bir şeyi sormak için uyandırmak sıkıntı yaratabilirdi, o yüzden Lamin'i aramaya karar verdim. Ve telefonu açtı.
"Alo Lamin, merhaba," dedim.
"Efendim Aras, yine beni suçlamak için mi aradın?" dedi.
"Hayır hayır, senden bir şey rica edecektim aslında," dedim.
"Nedir? Seni dinliyorum," dedi.
"Kaza günü ve tarihini tam olarak öğrenmem gerekli. Bizimkiler uyuyor, soramadım onlara," dedim.
"Uyanınca sorarsın. Ben daha fazla o olayla ilgili konuşmak istemiyorum. Ne desem inanmıyorsun, tarihi söylesem ona da inanmazsın," dedi.
Lamin en son aradığımda söylediklerimden dolayı alınmış olmalıydı. Biraz kırıcı davranmış olabilirim ama neler yaşadığımı bilse tepkimi yadırgamazdı eminim.
"Özür dilerim, amacım seni suçlamak değildi. Belirsizlikler beni bıktırdı, sana patladım. Senden son kez bir isteğim var, o da bu. Başka bir şey istemeyeceğim bir daha," dedim.
"Geçmişle mücadele etmek yerine biraz geleceğine mi odaklansan, belki de gelecek geçmişin kefaretini öder. Hem tarihi de hatırlamıyorum. Aras'ın kuyuya atladığı günün tarihini saatini duvarıma asmadığıma göre. Ama o gün fotoğraf çekilmiştik galiba, telefonun galerisine bakayım, sana yazarım tarih duruyorsa," dedi.
Hem lafını soktu hem de yardım etti, bu tavrı hak ettim.
"Teşekkür ederim, bekliyorum mesajını. Hadi görüşürüz," dedim.
"Tamamdır, bakıyorum şimdi," dedi.
Birkaç dakika sonra günü ve saati gönderdi. Neredeyse bu fotoğraftan 2-3 saat sonra atlamışım. Yine de nolur nolmaz diye makineyi tam fotoğrafın saatine ayarlayacaktım ki koridordan ayak sesleri geldi. Hızlıca makineyi tekrar yatağın altına sakladım, tam kapı açılacakken acelece dolabın içine girdim.
İçeriye giren bendim, ormanda ajandayı arayıp geri dönmüş olmalıydım. Çantamı kenara atıp yatağa uzandım. Bir süre tavanı izledim, o sırada ajandayı nasıl bulacağımı düşünüyordum. Yakında uyuya kalacaktım. Zaman makinesi yatağımın altında kaldığı için okula gidene kadar dolapta gizlenmek zorunda kalacağımı fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZALİM
Mystery / ThrillerBir sonbahar akşamında, rüzgarın şarkısı eşliğinde çimenlerin üzerine uzanan Aras, yaşadığı stresten arınmıştı. Ancak geçmişteki zorlu anlar ve gizemlerle dolu günlerini düşünmekten kaçamıyordu. Babasının uçak kazasının ardından başlayan olaylar, Ar...