20.Bölüm - Mektup

27 3 58
                                    

Lamin uzun süre sessiz kaldı. "Seni o halde bırakıp gidemezdim"dedi.

"Yıllar sonra gelen aile dostumuzun kızıyla konuştuktan sonra kuyuya neden atlayayım, sana mantıklı geliyor mu ?"dedim.

"Gün boyu çok yorgun gözüküyordun , canını sıkan bir şey mi var diye sordum. Üstün körü bir şeyler dedin sonra yanımdan kalkıp gittin."dedi.

"Uzun zamandır bir kabusun içinde yaşıyorum ve uyandığıma sevinemeden daha berbat bir kabusa uyandığımı fark ettim. Yaşadıklarımın bana öğrettiği en önemli şey ne biliyor musun?"dedim.

"Nedir ?"dedi.

"Kimseye güvenmemem gerektiği. Bana anlattığın şeyler hatta herkese anlattığın bu yalan hikaye çok üstün körü bir yapıya sahip. Beni deli gösterecek şekilde dizayn edilmiş resmen."dedim.

"Yalan söylemiyorum, yemin ederim. Dediğim gibi oldu!"dedi.

"Doğruyu çarptırmak gibi doğruyu tam olarak aktarmamakta yalandır umarım biliyorsundur. Sana üstün körü söylediğim şeyi anlatır mısın ?"dedim.

"Evin verandasında oturuyordum.Seni dışarı çıkarken gördüm.Yanımdan hızlıca geçip gittin. Peşinden geldim,kolundan tutup bir şeyin olup olmadığını sordum. Gözlerin çökmüş,çok gergin görünüyordun çünkü. Artık geceleri uyuyamadığını ve bu sorunu kökten çözeceğini söyledin.Yanımdan koşarak uzaklaştın, ormanın içine girdin.İçime kurt düştü,peşinden gittim. Kuyunun başında kollarını açmış şekilde duruyordun. Seni durduramadım,olanlar oldu."dedi.

Anlatırken sesi ağlamaklı olmuştu, anlatıkları gerçek olmalıydı. En azından öyle olmasını umuyordum. Elimde ajanda olduğunu ilk defa duydum. Bana sonradan anlatıldığında ajandadan bahsedilmemişti.

"Elimde ajanda taşıdığımı ilk defa duyuyorum,annemgil hiç bahsetmedi.Sen onlara elimde ajanda olduğundan bahsettin mi?"dedim.

"Evet, polislere de söyledim. Kuyunun içini aradıklarını ama herhangi bir şey bulunmadıklarını söylediler.Bu kadarını biliyorum."dedi.

"Umarım doğruları söylüyorsundur, seni aradığımı kimseye söyleme lütfen."dedim.

"Söylemem... Kendine iyi bak,görüşürüz"dedi ve telefonu kapattı.

Rüyalarımda neden Lamin'in kuyuya atladığını halen anlayamadım fakat elimde tuttuğum ajanda da neler yazdığını öğrenmem gerekiyordu. Geçmişe gitme yeteneğim keşke bu dünyada da geçerli olsaydı diye iç geçirdim.

Sabah olunca, kaybolan ajandamı bulmak için yeniden ormana gitmeye karar verdim. Sabahın erken saatlerinde yola çıktım, sırt çantamı hazırladım ve ormana doğru yürümeye başladım. Patikayı takip ederek sık ağaçların arasından geçtim.

Her adımda, kaybolan ajandamı bulma umuduyla etrafı dikkatlice gözlemliyordum.Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, içimde bir huzursuzluk vardı.Kuyunun bulunduğu yere varınca, etrafı dikkatlice incelemeye başladım. Yerdeki yaprakları, dalları ve taşları tek tek kontrol ettim. Ajandamın izini bulmak umuduyla, her köşeye baktım. Fakat hiçbir iz yoktu.

Saatler geçmişti fakat hiç bir ilerleme kaydedememiştim. Yorgun bir şekilde eve döndüm. Bizimkiler daha uyanmamıştı. Sessizce odama geçtim. Kendimi yatağa atıp o ajandayı nereye bıraktığımı hatırlamaya çalıştım. Ararken o kadar yorulmuşum ki bu düşünceler eşliğinde uyuya kalmışım.Annemin okula hazırlanmam için bağırmasıyla ancak uyanabildim.

Her zamanki gibi sabah okula gitmek için hazırlanmaya başladım. Masamdaki defterleri çantama koyarken,masamda bir zarf buldum. Üzerinde adım yazılıydı, ama hiçbir gönderici bilgisi yoktu. Merakla zarfı açtım ve içinden bir mektup çıktı. İlk cümleyi okuduğumda kalbim duracak gibi oldu:

"Sevgili Aras, bu mektubu 1 yıl önceki senden alıyorsun."

Birkaç kez gözlerimi kırpıştırıp tekrar okudum. Bu, bir şaka olmalıydı. Ama devam ettikçe, yazı stili ve bahsedilen olaylar benimle o kadar uyumluydu ki, bu mektubu yazanın gerçekten ben olduğuma inanmaya başladım.

"Aras, şimdiye kadar cesaret edemediğim bir plana başladım.Geçmişte yaptığımız hataları ve ailemizin pisliklerini kapatmak için böyle bir yola başvurdum. Şu anki hayatından memnun değilsin ve belirsizlikler seni öldürecek gibi oluyor biliyorum fakat olması gereken oluyor emin ol."

Mektup, aynı zamanda bazı kişisel tavsiyeler de içeriyordu,yaşadıklarımın geçici olduğunu ve başarılı olursak her şeyin geride kalıp bir beyaz sayfa açabileceğimden bahsediyordu. Sağlığıma dikkat etmem gerektiğini ve kendime daha fazla güvenmem gerektiğini söylüyordu. En sonunda ise, mektubun asıl amacı yazılıydı.

Son kısımda ,zaman makinesi hakkında bilgiler veriyordu:

"Aras, bu mektubu okumaya başladığın andan itibaren yaşadığın şokun farkındayım fakat son bir kaç aydır yaşamadığın olay kalmadığı için bu şoku da atlatacağından eminim. Sana zaman makinesinin nasıl çalıştığını ve nerede olduğunu söylemem gerekli. Zaman makinesi, babanın çalışma odasındaki büyük kitaplığın arkasındaki gizli odacıkta saklı. O eski dolabın arkasına gizlenmiş durumda. Onu bul ve içinde bulunan kılavuzu dikkatlice oku. Bu sayede, planımda bir adım daha tamamlanmış olacak. Kafanda oturmayan parçalar var farkındayım fakat ajandayı bulunca anlayacaksın, zaman makinesi onu bulman için bir yoldan ibaret."

Mektubu okuduktan sonra düşüncelere daldım. Geçmişten gelen bir mektup masamda belirmişti,şimdi ne yapmalıydım? Belki de her şeyin bir sebebi vardı ve bu mektup benim hayatımı değiştirmek için gönderilmişti. Uyku halinde olduğum süre boyunca gördüğüm onca olay içinde zaman makinesi de vardı. Bu mektup gördüklerimin tam olarak bir hayal olmadığı anlamına geliyordu.

Mektupta yazılanları düşünecek çok zamanım vardı ilkin okula gitmem gerekiyordu. Bizimkiler her hareketimden nem kapıyor gibiydiler. Kuyuya atladığım günden beri üstüme fazla düşer oldular. Okulda ve evde sürekli beni izler haldeler. Onlara farklılık sezdirmeden yapacaklarımı planlamam gerekti.

O yüzden okula gitmek için hızlıca toparladım ve mektubu da çantamın bir köşesine sakladım.Annemle birlikte okula gittik ve saatler boyu süren işkence başladı. Gün boyu ne yapmam gerektiği hakkında düşünüp durdum.

DEVAM EDİYOR


ZALİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin