9.Bölüm-Kaçış

249 139 45
                                    

Kayıp zamandan henüz çıkamamıştım. Kendini ailem gibi tanıtan kişiler, bir süre daha yanımda oturduktan sonra kalkıp dışarı çıktılar. Tekrar içeri geldiklerinde elleri boş değildi. Evin her tarafına benzin dökmeye başladılar. Mikrodalganın içine birkaç çatal koyup çalıştırdılar. Yangının kaza sonucu çıkmış gibi görünmesini sağlamak istiyorlardı.

Adam yanıma yaklaşıp kendisini ve yanındaki kadını ailem gibi görmem için bazı telkinlerde bulundu. Gözlerimi tekrar kapatıp açtığımda, kendimi odamda buldum. Bilgisayardan verilen telkinler bitmiş, kendimi tekrar uyandırma komutunu vermiş olmalıydım.

Yerimden kalkıp etrafa baktığımda, içinde bulunduğum evin gerçek evim olmadığını daha net bir şekilde hissettim. Odaları gezmeye başladım ve kitaplıktaki kitapları inceledim. Bazılarının içi tamamen boş sayfalardan ibaretti, bazıları ise anlamsız konular hakkında yazılmıştı.

Ev tamamen bir aldatmacaydı. Hipnoz halinde olduğum süre boyunca hiçbir şey şüpheli gelmemişti. Ancak şu an gözümün önündeki tablo, hayatımın yalanlarla dolu olduğunu gösteriyordu.

Evden kaçabilirdim ama internetten ailemin fotoğraflarını arama ihtimalimi düşündülerse, hipnozdan çıkma olasılığımın da farkındaydılar. Dışarıda ve içeride evi gözleyen birilerinin olduğundan emindim. Odamda yaptıklarımı da görmüş olmalılardı. Belki de her şeyin farkındaydılar. Ben ne yapacağımı düşünürken telefonum çaldı. Arayan annem rolündeki kadındı.

"Alo tatlım, ne yapıyorsun? Derslerine girdin mi?" dedi.

"Kendimi biraz bunalmış hissettim. Müzik dinledim bilgisayardan, bugün hiç derslere giresim yok," dedim.

"Neyse bugün dinlen bakalım. Benim işim erken bitecek gibi, fazla evrak yok. Erkenden gelirim. Evi dağıtma," dedi.

"Tamam," demekle yetindim ve telefonu kapattım. Camdan dışarıyı izledim, etraftaki evleri... Görünürde kimse yoktu ama şu ana kadar gözümün önünde olup da fazlasını içeren çok şey yaşadım.

Rol yapabilirdim bir süre daha, ama nereye kadar sürecekti? Beni öldürmekten bahsetmişlerdi. Benden öğrenmek istedikleri dosya çok gizli olmalıydı ve kayıp zamanda öğrendiğim şeyler hâlâ hafızama tam olarak geri dönmemişti. Hâlâ eksik ve birleşmeyen kısımlar vardı.

İntihar etmek çözüm olabilir miydi? Artık zihinsel ve bedensel olarak kendimi tükenmiş hissediyordum. Tanrının karşısına mücadele vermeden çıkmaktansa, gerçeğe ulaşmaya çalışırken hayatımı kaybetmek daha bana yakışırdı. Ölüm seçeneğini bir süre daha kenara koyma kararı aldım.

Ailem onların elinde olmalıydı, fakat beni onlardan bilgi almak için değil, doğrudan bilgiyi benden almak için tutuyorlardı. Acilen bu evden kaçmam gerekiyordu. Çünkü beni hayatta tutacak bilgiye sahip değildim, yani beni hayatta tutmaları için hiçbir sebep yoktu.

Bir süredir hareket etmeden oturduğum koltuktan kalkıp mutfağa girdim. Onların izlediği yolu izleyerek yangın çıkarmaya karar verdim. Kahve hazırlar gibi yapmaya başladım, bardağı ve kahve kutusunu çıkardım. Cezveyi ocağa koyup içine sütü boşalttım. Süt en fazla taşabilirdi cezveden fakat benim yangına ihtiyacım vardı.

Cezvenin kulpunu tam ateşin üstüne gelecek şekilde ayarladım. Sanki üst katta yapmam gereken bir iş varmış gibi hızlı adımlarla üst kata çıktım. Telefonumu arıyordum yerini bilmeme rağmen. Bir süre oyalandıktan sonra telefonumu bulmuş izlenimi vererek odamdan çıktım. Mutfağa gittiğimde, cezvenin kulpunun eridiğini ve ufaktan yanmaya başladığını gördüm.

Çaktırmadan ocaktan alıp cezveyi tahtadan yapılma alt dolaplardan birine koydum. Kulpundan alev çıkmaya devam ediyordu fakat işi şansa bırakmazdım. Tezgaha kahve döküldüğünü fark ettim, peçete ile siler gibi yapıp, elime aldığım bir avuç peçeteyi cezveyi koyduğum dolabın içine attım.

Dolaptan azar azar duman çıkmaya başladı. Eğer izleniyorsam, yaptığım tüm hareketlerin doğal görünmesi için ayrıca safa yapıyordum. Odama çıktım kahvemle. Bilgisayardan Breaking Bad izlemeye başladım. Bir bölüm bitirip odamdan çıktım. İçerisi duman dolmuştu. Alt kata indiğimde etrafı göremeyeceğim kadar dumanla kaplıydı. Mutfaktan gelen ateşin kırmızısı kendini gösteriyordu.

Üst kata çıkıp telefonumu cebime attım ve tekrar aşağı kata indim. Kapıdan çıkamazdım. Etraf duman dolu olduğu için kameralar beni göremez hale gelmiş olmalıydı. Evin arkasına bakan camdan atladım. Dizlerimin üstüne çöküp yavaşça evin köşesine yaklaştım. Evin kapısının önünde siyah giyimli insanlar vardı.

Telefonla konuşan birinin yangını söndürmek için su getirmelerini söylediğini duydum. İçlerinden biri, "Evin etrafını sarın, kaçabilir," dedi. Bunu duyar duymaz arkama bakmadan, evden aşağıya doğru, ormanlık alana koştum. Ağaçlardan birinin arkasına saklandım. Ben ormana varmıştım ki onlar da evi çevrelemişti.

Bu ormanda çok zaman geçirmiştim. Saklanabileceğim yerleri çok iyi biliyordum. Yaklaşık dört yıl önce keşfettiğim büyük ve ıssız bir mağara vardı. Üstünden uzun zaman geçmişti oraya gitmeyeli. İçerisinde yeni hayvanların yaşamaya başlamamış olmasını diledim.

Mağaraya varana kadar hava kararmıştı. İçerisi en son gördüğüm zamanki gibiydi. Duvara yazdığım "Aras" yazısı neredeyse silinmiş halde duruyordu. Etraftan topladığım birkaç dalı üst üste dizip izcilik kampında öğrendiğim ateş yakma yöntemlerini kullandım. Kurumuş yaprakları bir araya getirip yatacağım yeri yaptım. Ateşin yanına çöküp yarın yapmam gerekenleri belirlemeye başladım.

Artık bu yoldan geri dönüş yoktu, gerçekleri öğrenene kadar pes etmeyecektim. Benden öğrenmeye çalıştıkları "FALCONE-213" projesinin ne olduğunu hatırlamam gerekiyordu. Hafızamı ne kadar zorlasam da, kayıp zamana tekrar girene dek hatırlayamacağımı kabullendim.

Annemin çalıştığı okul buraya çok yakındı. Annem okula birkaç gündür gitmiyor olmalıydı. Olayları orada çalışan öğretmenlere anlatırsam bana yardımcı olabilirlerdi. Polise gitmek daha mantıklı olabilirdi ama çevrede bildiğim kadarıyla herhangi bir karakol yoktu ve telefonum bozuktu.

Okula girme fobimi yenmem gerekiyordu. Düşününce yaşadıklarımın yanında okula girememe nedenim çok basit kalıyordu. Üzerinden yıllar geçmişti ve artık fobimin devam ettiğine dair bir belirti yoktu. Gözlerim yorgunluktan yavaşça kapanmaya başladı. Çok geçmeden uykuya daldım.

Fakat rüya değildi gördüklerim, kayıp zamanda kadını öldürdükten sonra kendimi babamın masasına oturmuş, bilgisayarına bakarken buldum.

Devam Ediyor...

ZALİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin