2.Bölüm- Dallanan Kökler

802 339 115
                                    

Lamin ile geçen sene tanıştım. Ailemle gittiğim bir cenazede yollarımız kesişti. Geçen yaz annemin anne ve babası araba kazası sonucunda hayatını kaybetti. Babamın ve annemin de ailesi Almanya'da yaşıyorlardı. Aynı zamanda annem ile babam da ben doğmadan önce Almanya'da yaşıyorlarmış.

Babamın oradaki yaşamının temelleri, dedemin yıllar önce Almanya'ya taşınıp orada tanıştığı bir Alman'la evlenmiş olmasıyla başlıyor. Dedem makine mühendisiymiş, kendi iş yerini kurmuş orada. Babaannemin ailesi çok zenginmiş, dedemin kurduğu işi finanse etmekten geri durmamışlar. Dedem çok geçmeden işleri büyütmüş ve yarım asırdan beridir 10'dan fazla büyük otomobil fabrikasıyla Almanya'nın önemli iş insanlarından biri olmuş.

Babam ise bu zenginlikten ve bakıcılıktan çok bıkmış ve üniversiteyi Türkiye'de okumaya karar vermiş. Amcalarım şirkette belirli makamlara ulaştığı sırada babam üniversitesini bitirip kendi şirketini kurma hayalleri kuruyormuş.

Annemle üniversite zamanında tanışmışlar. Bir süre ailelerinden gizli yürütmüşler ilişkilerini. Üniversiteleri bittikten sonra da kendi aralarında nişanlanmışlar. Annem ile babam beraber ailelerine birlikteliklerini söylemek için Almanya'ya gitmişler. Annem kendi ailesine durumu açıklamaya, babam da kendininkilere açıklamak üzere kendi ailelerinin yanlarına varmışlar.

İki ailenin de Almanya'da yaşıyor olması iyi bir durummuş fakat babamın ailesinin zengin oluşu, gelin adaylarının da ailesinin maddi durumunu önemsemelerine neden olmuş. Dedem babamı her halükarda desteklermiş fakat babaannem aynı fikirde değilmiş. Günün sonunda iki aileyi de tanıştırmaya kabul ettirmişler. Babaannem her ne kadar engel olmaya çalışsa da bir şartla kabul etmiş evliliklerini: İkisinin de Almanya'da yaşayıp, kendilerine yakın bir yerde yaşamaları şartıyla. Annemle babamın aileleri Almanya'nın iki diğer ucunda yaşıyormuş. Annem babamın ailesinin yakınında yaşamak zorunda kalmış ve çoğu zaman babamın ailesi tarafından yadırganmış ve sessizliğe sürülmüş.

Babam bu durumun farkında olduğundan annemin kendini yalnız hissetmesini engellemek için gezmelere, sosyal etkinliklere katmaya çalışıyormuş. Annem babamın uğraşlarına rağmen günden güne sessizleşmeye ve artık kimseyle görüşmemeye başlamış. Babamın ailesi bu durumu zafer olarak kabul etmiş ve bu evliliğin daha fazla sürmeyeceğini düşünmeye başlamışlar.

Bu sırada babam da dedemin şirketinde üst düzey bir yönetici olarak çalışmaya başlamış ve kazandığı paraları kendi ailesinin geleceği için yatırımlar yapmaya harcamış. Bu yoğun iş temposundan dolayı anneme yeteri kadar vakit ayıramamaya başlamış. Günlerden bir gün iş arkadaşı ve aynı zamanda en iyi dostu olan Semih amcayla konuşurken taşınacak bir yer aradıklarını öğrenmiş, babamın aklına hemen yanlarındaki evin satılık olduğu gelmiş. Semih amca da babam gibi dedemin şirketinde yönetici olarak çalışmaktaymış. Onun da annemin yaşlarında Selin adında bir eşi varmış. Selin teyze ile Türkiye'de tanışmışlar, Selin teyzenin ailesi Türkiye'de yaşıyormuş ve Almanya'da hiç bir akrabası ya da tanıdığı kimse yokmuş ama Semih amcaya olan sevgisinden Almanya'ya taşınmayı kabul etmiş.

Semih amca da elektrik-elektronik mühendisiymiş ve dedemin şirketinde çalışmaya başlamış. Babam ile de liseden beri arkadaşlarmış. Babam, Semih amcaya yanlarındaki iki katlı müstakil evden bahsetmiş. Babamın aklındaki, Selin teyze ile annemi arkadaş yaparak annemin az da olsa yalnızlık duygusunu azaltmakmış. Babamın şansı yaver gitmiş ve birkaç hafta sonra Semih amca ve Selin teyze komşumuz olmuş. Sık sık yemek davetleri düzenleyerek annem ile Selin teyze kaynaşmışlar. Annem uzun zaman sonra kendi mizacında bir arkadaş edinmiş ve bu onu çok mutlu etmiş. Aynı şekilde Selin teyzenin de konuşacak birini bulması moralini düzeltmiş.

Beş yılı aşkındır Almanya'da yaşıyorlarmış, ta ki dedem vefat edene kadar. Dedem uzun zamandır yaşadığı kalp hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmiş. Dedem öldükten sonra üç amcam, babam ve diğer akrabalar arasında miras bölüşümü yapılmaya başlanmış. Dedem Almanya'da ve Türkiye'de pek çok mülkü varmış. Dedem Almanya'daki yazlıklarını, evlerini ve otellerini babaanneme ve gelinlerine bırakmış. Amcalarıma da şirketlerin hisselerini bölüştürmüş fakat o hisselerden babama hiç verilmemiş.

Babama ayrı olarak bir kısım açılmış vasiyette. Dedem, babamı azminden dolayı kutladığını ve Türkiye'de bulunan tüm yan şirketleri ve kendi şirketini açması için yüklü bir para bıraktığını söylemiş. Ve şu sözlerle bitirmiş babama olan vasiyetini:

"Canım oğlum, Türkiye'de yaşamayı ben de senin kadar gençlik yıllarımda çok isterdim fakat elimde kendimi ayakta tutmak için hiçbir niteliğim yoktu. Artık var fakat bir ayağım çukurda olduğunun farkındayım ve elimden hiçbir şey gelmez bundan sonra. Fakat sen gençsin ve soyunu dallandırarak, köklerini yeni topraklara ekecek kadar da azimlisin. Ne yaparsan yap ilk önce ülkenin yararı için yap. Sen, benim vatanım için duyduğum özlem ateşini söndürecek olansın. Yolun açık olsun."

Dedemden de desteği alan babam, olabildiğince hızlı bir şekilde buradaki iş hayatını Türkiye'ye taşımış ve bizim için her şeyi hazır hale getirmiş. Almanya'da doğmuşum fakat birkaç aylıkken Türkiye'ye taşınmışız bile. Ailem Türkiye'ye taşındıkları vakitten kaza haberini aldığımız vakte kadar hiç Almanya'ya gitmemişler.

Anneannem ve dedemin kaza yaptığının haberini de alır almaz ilk uçakla Almanya'ya gittik.

Devam Ediyor...

ZALİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin