Odanın kapısından gizlice içeriyi izlerken birden ortalık karıştı. Kız kardeşimin yüzü kızarmaya nefes alamamaya başladı. Hemşireler onu apar topar alıp götürdüler. Kapının ağzından son anda kaçtım. Babamın beni görmesine ramak kalmıştı.
Kız kardeşimi görmek için hemşirelerin peşinden gittim. Onu bir inkübatöre yerleştirdiler, durumu ciddiydi. Kalbim sıkıştı. Onunla ilk kez bu kadar yakın olmak, ama ona yardım edememek acı vericiydi. Kız kardeşimin yaşaması için bir şeyler yapabilirdim.
Doktorlar duruma müdahale etmişlerdi fakat kalbine pıhtı atmıştı. Yaşamasının çok zor olduğunu konuşuyordu hemşireler. Belkide erken bir müdahaleyle bunların hiç biri yaşnmamış olabilirdi. Bir kız kardeşim olabilirdi. Bunu düzeltmenin bir yolu vardı,zaman makinesini kullanmak.Zaman makinesiyle geleceğe dönüp gerekli tedavi yönteminin erkenden geliştirilmesi için gerekli bulguları geçmişteki bilim insanlarıyla gizlice paylaştım. Bilinmeyen bir elin hastalığın tedavisinin bulunmasına yardımcı olmasıyla gerekli tıp altyapası oluşmayı başardı.
Zaman makinesini bir kez daha kullanarak, kız kardeşimin kritik dönemde olmadan önceki zamana gittim. Doktorlara doğan çocukların akrabası olduğumu ve ailemizden bir kaç kişide Tromboz yani kan pıhtısı atma olaylarının sık sık yaşandığını bebeklerin bu hastalıktan muzdarip olabileceğini söyledim.Doktorlar bunun genetik olmasının az rastlanır bir durum olduğunu ama yinede test edeceklerini söylediler.
Bu sefer, doktorların önerilen tedaviyi zamanında uygulayıp uygulamadıklarını kontrol etmek için kullandım makineyi. Hastaneye ulaştığımda, doktorların durumu değerlendirdiğini gördüm.Kız kardeşimin hayatı kurtulmuştu.
Makineyi ilk çalıştırdığım ana gidip kız kardeşimi ve ailemi görmek istedim. Mektupta yazanları daha sonrada yerine getirebilirdim. Ajanda da yazanlardan çok gelecekti kız kardeşimi ve ailemin halini görmek istiyordum.
Makineyi kullandığım günün sabahının saatini girdim,ayrıca kendimi gizli odada hayal ettim.
Makineyi çalıştırdım ve kendimi odada hayal ettim. Hafif bir sarsıntı yaşadıktan sonra neredeyse 5,6 metelik bir yükseklikten makineyle birlikte yere düştüm.
Kendimi odada olarak hayal ettiğime emindim fakat kendimi yerde yığılmış halde buldum. Her yerim ağrıyordu,düştükten sonra makinede sol tarafıma tepe taklak düşmüştü. Kendimi toparladım ve ayağa kalktım. Evimizin bulunduğu yer düzlükten ibaretti. Etrafı incelediğimde insanlıktan eser yoktu. Evimiz yerinden yok olmuştu.
Geçmişte yaptığım değişiklik yüzünden belkide buraya evi yaptırmaktan vazgeçmişti ailem. Okula gidip annemi bulmalıydım. Zaman makinesini çeke çeke okula kadar yürüdüm. Okul yerindeydi,tanıdık yüzler vardı. Makineyi okula girmeden önce ağaçların altına gizledim ve yere düştükten sonra kirlenen üstümü silmeye çalıştım. Anneme farklılık sezdirmemem gerekiyordu.
Okula girdikten sonra müdür odasına doğru ilerledim. Kapı hafif aralık kalmıştı. İçeriye girdim,arkası dönük halde dışarıya bakan annemin yanına gittim.
"Anne bugün erkenden eve dönsek olur mu ? Kendimi pek iyi hissetmiyorum üşüttüm galiba dedim."dedim.
Arkası dönük kadın şaşırmış bir şekilde bana dönerek "Affedersin evladım,anlamadım?"dedi.
Arkası dönük kadın annem değildi, masanın üstündeki isim plaketinde Fatma Nurgöz yazıyordu. Afallamıştım, özür diledim ve odadan çıktım. Annem artık okul müdürü değildi demek ki.
Dalgın bir şekilde sınıfıma doğru gittim. Sırama oturup, kafamı sıraya gömdüm. Olayları idrak etmeye çalıştım. Kolumun dürtülmesiyle kafamı kaldırdım. Daha önce görmediğim bir erkek öğrenci sırasından kalkmamı söylüyordu.Sınıftakilerde bana garip garip bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZALİM
Misteri / ThrillerBir sonbahar akşamında, rüzgarın şarkısı eşliğinde çimenlerin üzerine uzanan Aras, yaşadığı stresten arınmıştı. Ancak geçmişteki zorlu anlar ve gizemlerle dolu günlerini düşünmekten kaçamıyordu. Babasının uçak kazasının ardından başlayan olaylar, Ar...