✨✨✨Ertesi sabah veterinerdeki hayvanları besledikten sonra Oya ile görüşüp şirkete gittim. Henüz bir ay dolmamıştı ve istifa etmek için çok uzun bir süre de kalmamıştı. Kalan bir buçuk haftayı da tamamladıktan sonra tamamen veterinere geçme kararı almıştım bu yüzden.
Masamda birikmiş işleri yapmaya devam ederken erkenden geldiğim için kimseler yoktu ortalıkta. Ben yokken Tan ne yapmıştı bilmiyorum ama sanırım ona yardım etmekten ziyade yük olmuştum. Onca yaşanılan şeyden sonra eminim beni seçtiğine pişman olmuştur.
Saat dokuza gelirken çalışanlar teker teker gelmeye başladı. Her geçen benim masama selam vererek geçmeyi ihmal etmiyordu. Onlarla görüşmeyeli uzun zaman olmuştu ama bu şekilde sıcak karşılamalarını da beklemiyordum doğrusu. Muhtemelen yaşadığım o darp olayından sonra çok üzülmüşlerdi. Melda da gelmişti ve diğerlerine kıyasla beni görünce olduğu yerde dondu kaldı. Herhalde bir daha çalışacağıma ihtimal vermiyordu. Ben onun kadar uzun süre bakmadım yüzüne ve işime devam ettim. O ise bir süre daha beni inceledikten sonra temkinli adımlarla masasına yöneldi. Hızla geniş çantasından telefonunu çıkarıp birini aradı. Ne kadar dikkat çekmeden yağmaya çalışsa da besbelliydi ne yaptığı. Göz ucuyla bana bakarken benim geldiğimi Alya'ya haber verdi. Muhtemelen de en çok ulaşması gereken kişi Beyza'ydı. Bir daha şirkete gelmeyeceğimi neden düşünmüşlerdi bilmiyorum ama belki de asıl anormal olan bendim. Öyle bir darptan sonra gözüm korkmalı ve arkama bakmadan kaçmalıydım herhalde. Canımın değeri olmadığını bir kez daha kendi kendime çıkardığımda Tan geldi. Kadrajına girdiğimde nedense ben de ona bakmıştım. Böylesi bir denk gelişten sonra o gülümsedi ben de başımla eğilerek selam verdim. Bu bir reveranstan ziyade minnet selamıydı. Sadece gülümsemek yeterli gelmeyecek gibi hissetmiştim çünkü.
"Hoş geldiniz Hayat Hanım. Sizi burada görmek ne güzel."
Masamın yanına gelen Tan gülümseyerek konuşurken onun parlak bakışlarına bakıp içimdeki karanlığı bastırmaya çalıştım. Doğrusu bana Tan'ın dışında böyle parlak gözlerle bakan kimse yoktu.
"Yine de kendinizi çok yormayın olur mu? Başınız ağrırsa falan ara verebilirsiniz. Zaten çok iş birikti. Vakte yayarak yavaş yavaş yapın lütfen."
"Kusura bakmayın. Ben hepsini bitiririm şimdi."
"Kendinizi yormayın dedim. Zaten bir ay içinde yetiştirmemiz gereken proje için ek süre verdiler. Yani üstümdeki yük o kadar da ağır değil. Grafikler için daha çok vaktim olduğu için epey rahatım."
"Öyleyse çok sevindim. Size yük olduğumu düşünüyordum."
"Öyle düşünmeyin o halde. İyi çalışmalar dilerim." Tan bahar ışıltısı gibi hissettiren sıcacık gülümsemeleri ile kendi masasına yönelirken diğer herkes ona günaydın cümleleri sarf etmeye başlamıştı bile. Melda bile samimiyetsiz de olsa gülümseme ile söylemişti. Tan anlaşılan birçok kişi tarafından sevilen bir kaptandı. Ekibi ona değer veriyordu ve içlerinden ben de onu en az diğerleri en çok kendim kadar seviyordum.
Gün yoğun çalışanlar ve yemek molaları ile son bulduğunda çalışanlar teker teker şirketten ayrıldı. Benim de artık gidecek bir evim ve yatınca dinlenecek bir yatağım vardı. Bunu düşünmek bile çok büyük huzur veriyordu. Masamdan kalkıp hazırlanırken Tan'ın yanıma doğru geldiğini gördüm.
"Gidiyor musunuz Hayat Hanım?"
"Evet, çıkacaktım."
"Ofistekilere iki sokak ilerideki et lokantasında akşam yemeği ısmarlayacağım. Lütfen siz de gelin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATTA KALMA SANATI
Mistério / SuspenseHuzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten? Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin? Peki ya onu sevmeye ne dersin? Bu, evsizlerin değil, bunu sanata dönüştüren köstebeklerin hikayesi... ❥ h.k...