Pencereye çarpan ağaç dallarından sonra hafif çıtırtılar da gelmeye başladığında yağmurun bastırdığını anladım. Ben açık olan pencereyi kapatmak için yöneldiğimde Aslan oturduğu yerden beni izlemeye devam ediyordu. Onu son görüşümün üstünden bir ay kadar geçmişti ama epey değişmişti. İnsan spor yaparsa vücudu gelişirdi ama o sanki ruhuna spor yaptırmış gibi olgunlaşmıştı. Kıvırcık sarı saçlarının kısalması da bunda etkendi belki bilemiyorum."Herkes kapatsa da adamların evi ıslanmasa bari."
"Kapatırlar merak etme. Köstebekler kullandıkları evi ev sahiplerinden daha çok düşünür."
"Haklısın."
"Hâlâ seni bekliyorum."
Arkamı dönüp Aslan'a baktığımda bakışları bendeydi.
"Sana söyledim Aslan anlatılacak bir şey yok. Kendi hatam yüzünden geldi başıma hepsi."
"Hatan neydi tam olarak?"
"Bir hafta sonunda seninle buluşmamak."
"Bunu ilk defa yapıyor değilsin. Ama her defasında dayak yemişliğin de yok."
"Bu sefer yedim işte," dedim yanına oturarak. Elimi Aslan'ın bacağının üstüne koyduğumda gülümseyerek yüzüne baktım.
"Hâlâ bana çocuk muamelesi yapıyorsun," dedi bacağını kendine çekerek. Elim koltuğa düşerken o öne doğru gidip oturuşunu dikleştirdi. "Hadi yaş olarak büyük olmamla ilgilenmiyorsun anladım da bunca yıllık arkadaşlığımıza da mı güvenmiyorsun?"
"Güvenmez olur muyum? O nasıl söz?" Ben de öne gelip ona biraz daha yaklaştım. Kolumu omzuna atıp yüzümü yüzüne yasladım. Kokusunu içime çektiğimde gözlerimi kapattım.
"Hâlâ daha şeftali aromalı duş jeli kullanıyorsun." Yüzümü koluna gömüp sarıldım.
Omzu ile beni itekleyip "Abartma istersen. Erkeğim ben," dedi.
Kıkırdayarak gülüp ondan uzaklaştım. Yüzü kızarmaya başlamıştı. "Ne o utandın mı? Beraber uyuduğumuz günleri ne çabuk unuttun?"
"O zaman merdiven altında ya da metro kenarında yatıyorduk. Herkes vardı. Burada iki kişiyiz."
Başımı koltuğa yaslayıp ayakkabımı çıkarıp çoraplı ayağımla kalçasına dokundum.
"Kardeşimsin sen benim sapıklaşma. Ayağımla kıçına bile dokunurum. Mesela ellerim üşüdü şu an ısıtmak için..." Soğuk ellerimi tişörtünün altından sokup göğüslerine kadar çıkarıyordum ki "Yapma," dedi.
"Yaparım. Ellerimin ısınması lazım."
Ellerim sıcak göğsünde ısınırken "Hayat ellerini çek," dedi tahammülsüzce.
"Çekmezsem ne yaparsın? Küfür mü edersin yoksa? He et küfür et küfür. Et hadi et."
Ne olduysa o birkaç saniye içinde oldu. Aslan bileklerimden kavrayıp beni kanepeye yatırdığında üstümdeydi. Ellerimi sıkıca tutmuştu ve gözlerimin içine bakıyordu. Onu ilk defa böyle görüyordum. Daha önce de bu şekilde çok şakalaşırdık ama nedense artık benden rahatsız oluyor gibiydi.
Boş bakışlarla gezindi gözlerim gözlerinde. Neden böyle yaptığını anlamaya çalışırken "Sana yapma dedim," dedi üstümden kalkarak.
O koltuğun alt köşesine kayarken ben yattığım yerde kalmıştım. Doğrusu buraya gelip gelmeme konusunda kararsızdım. Öyle çok doluydum ki belki Aslan beni rahatlatır diye gelmiştim ama o da şimdi bambaşkaydı. Herkese ne olmuştu bir anda böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATTA KALMA SANATI
Mistério / SuspenseHuzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten? Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin? Peki ya onu sevmeye ne dersin? Bu, evsizlerin değil, bunu sanata dönüştüren köstebeklerin hikayesi... ❥ h.k...