22- KAN TADI

207 2 3
                                    

Kyle yorgun şekilde evden içeri girdiğinde Fever salonda oturuyordu. "Merhaba". diyebildi sadece yorgun ve birazda durgun bir ses tonuyla.

Fever-" Jack bir şey mi dedi yoksa ? Yüzün sirke satıyor." dedi gülümseyerek.

Kyle belli belirsiz gülümsedi ama hemen sonra ciddileşti. "Pek sayılmaz.. yorgunum sadece.."

Acıkıyorsun.. dedi Fever ciddileşerek.

Kyle dudaklarını ısırırken farkındayım dercesine bir bakış attı.

Eh dedi Fever koltuktan bir hışımla kalkarken. "Senin için bir şeyim var burada bekle."

Kyle daha cevap vermeden o çoktan gözden kaybolmuştu. Yorgun düşmüş bedenini koltuğa bıraktı. Gözlerini yavaşça kapattı. Verandada diğerlerinin konuşmalarını duyabiliyordu. Burnunun ucuna dolan kokuyla birlikte irkilerek aniden gözlerini açtı.

Bu inanılmaz ! dedi Fever hayranlıkla parlayan kırmızı renkteki gözlerine bakarken. Yeni yetme bir vampir şuan da evlerindeydi ve henüz henüz dönüşümünü tamamlıyordu. Buna kolay tanık olunmuyordu cidden.. Kyle ise burnunun ucuna kadar sokulmuş kan poşetine hipnoz olmuş halde bakıyordu. Fever'ın bakışları kan torbasına kayarken yeniden Kyle'ye baktı. Onu nasıl arzuladığının farkındaydı.

Bu senin için.. diye fısıldadı kulağına doğru.

Kyle iştahla yutkundu.. Hayvan kanı değil mi ..? 

Yüz de yüz ! dedi Fever dudakları kenara doğru kıvrılırken. 

Kyle elini hafifçe yukarı kaldırdı ve kan torbasını eline aldı. En azından görmediğim bir hayvana ait diye teselli etti kendisini. Fever poşeti açmasına yardım ettiğinde Kyle hiç beklemeden kan torbasını elleri arasında sıkarak ağzına götürüp içmeye başladı. Fever bu esnada pencereden dışarı bakarak güçlü bir ıslık çaldı. Leon kapıdan hızlı bir şekilde girerken diğerleri de arkasından onu takip ediyordu.

Leon bakışlarındaki mutsuzluğu gizlemek istercesine koltuklardan birine geçti ve eğilerek dizlerinin üzerine ellerini koyup Kyle'nin iştahla kan içmesini izlemeye başladı. Kyle cidden kendisinden geçmiş gibi görünüyordu. Kan torbasını ellerinin arasında öyle şiddetle sıkıyordu ki bir an torbanın patlamasından endişe duydu.

Edna-" Sakin olmalısın.. boğulmanı istemem !" dedi dalga geçer gibi fakat ciddi bir sesle. Fever'ı oturduğu yerden kaldırarak kendisi yerine geçti. Fakat Kyle transa girmiş gibiydi ve kesinlikle onu duymuyordu. Şuan ayaklarının yere bastığından dahi emin değildi. Kanın keskin metalik tadının yanı sıra tatlı bir tadı daha vardı. Bu baş döndürücü tat içtikçe daha fazla ortaya çıkıyordu. Sonunda torbadaki kan bittiğinde Kyle nefes nefese kalmış halde koltukta geriye doğru yaslandı. Göğsü hızla kalkıp inerken ağzından nefes alıp veriyordu. Dudağının kenarından aşağı doğru ince şekilde akan kan damlası boynuna kadar süzüldü.

Leon geriye doğru yaslanırken bacağını diğer bacağının üzerine attı. İşaret parmağı alt dudağının üzerinde ince bir hat oluşturmuş şekilde gidip geliyordu. Bakışları delici olmasına karşın son derece anlayışlıydı da.. Kyle kafasını indirdiğinde onunla göz göze geldi. Kirpik uçlarına kadar tanıdığı adamı artık daha net görebiliyor, daha fazla kokusunu alabiliyor ve kesinlikle daha fazla hissedebiliyordu..

Leon-" Sana söylemiştim.." dedi düz bir sesle. " Biliyordun değil mi ?"

Kyle kafasını aşağı yukarı salladı ama bir şey demedi. Neyi kastettiği çok açıktı.

Pekala dedi Leon oturduğu yerden kalkarak.Şimdi salonun ortasında bir ileri bir geri volta atarken tüm dikkatler üzerindeydi.. Söze ilk olarak " Hayvan kanı ile besleneceksin.." diyerek girdi. Ardından hızını kesmeden konuşmaya devam etti. "Gözümüz üzerinde olacak. Henüz dönüşüyorsun ve bu esnada yeterli şekilde beslenmen gerek.. Sana güçlerini kontrol etmeyi öğreteceğiz.  Anlaşılmayan bir şey var mı ?" dediğinde durdu ve doğrudan yüzüne baktı.

Kyle "Hayır" diye keskin bir cevap verdi. Kendisini okula yeni başlamış birinci sınıf öğrencisi gibi hissediyordu. Kendisini bugünlerde geçecek diye teselli etti içinden..

****

Gecenin ilerleyen saatlerinde Archie ve Edna verandada sessizce oturuyorlardı. Bulutlu bir geceydi. Ay ışığı kalın bulutların arasından sızarak yer yüzüne yansıyordu.

Sence ne zaman yalanları ortaya çıkacak dersin ? dedi Archie bir anda sessizliği bozarak. Edna usulca ona doğru dönüp baktı. Sonra yeniden önüne döndü ve elindeki kahveden bir yudum içti.

"Umarım herkesin iyiliği için biraz daha geç olur.." diyebildi Edna olacakları düşünüp içinin titremesine engel olarak.

Birileri üzülecek sonuçta..dedi Archie. Ellerinin arasındaki su şişene bakarak konuşuyordu.

Edna onu onaylarcasına kafasını salladı. Archie depresyon modundan hızla sıyırılarak konuyu  değiştirdi. "Victor'a hala ulaşamamış olmamız garip değil mi sence de ?"

Haklısın.. derken Edna'nın gözleri kısılmıştı. Sence onu öldürdüler mi ?

Archie homurtulu bir sesle gülümsedi. "Hiç sanmam.. Bunun bir açıklaması olmalı.. Ona hepimiz mesaj bıraktık dönmemesi cidden ilginç!"

Edna oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. En azından Leon'u Kyle'nin durumunu öğrenmek için arayabilirdi !

Archie kafasını salladı. Şimdi ikisinin içine bir kurt düşmüştü. Ortalık fazla süt limandı ve bunun anlamını biliyorlardı..

Kyle odada gezinirken eliyle boğazını sıvazlıyordu. Hayır şuan aç değildi sadece güçlü bir his onu etkisi altına almıştı. Endişe..

Bugün Victor'a tam on mesaj bırakmıştı. Kendisini bir sapık gibi hissediyordu. Hiç kimsenin mesajlarına ve aramalarına dönmemiş olması garipti. Son bir kere yatağının üzerinde duran telefona baktı. Hızlıca eline alarak Victor'ı aradı. Bu defa telefon kapalıydı ve hiç çalmıyordu. Kyle elindeki telefonu fırlatırcasına yatağa attı. Kendisini de yüz üstü bir şekilde yatağa bıraktı.

Buradayım.. yakınındayım..etrafındayım.. dikkatlice bak..beni göreceksin..

Victor bu sen misin ? dedi Kyle inlercesine. Etrafındaki ağaçlar oldukça gür ve karmaşıktı. Ani şekilde esen rüzgar toz zerreciklerini havaya kaldırırken Kyle gözlerini kıstı.

Ben.. ben seni bırakmadım ! Beni bulmalısın buralardayım bul beni bul beni !

Kyle korkuyla gözlerini açtı. Saç derisi geriye doğru çekilirken ürpermiş ve tüm vücudundaki tüyler diken diken olmuştu. Kalbi garip bir korku dalgası ile çarpıyordu. Hemen doğrularak ayağa kalktı ve hızlıca telefonuna baktı. Victor'dan hiç bir geri dönüş yoktu. Ne bir mesaj ne bir arama.. Bilinçaltı ona bir mesaj mı vermek istiyordu yoksa aklı mı karışmıştı anlayamadı.

Aynı gecenin ilerleyen saatlerinde Fever odasında fısıltıya  Agatha ile konuşuyordu. "Beslendi mi ?" diye sordu Agatha meraklı bir ses tonuyla. 

Evet..

Söylediğim gibi insan kanı ile değil mi ?

Merak etme kraliçem onu öyle bir insan kanına alıştıracağım ki asla başka bir şey ile beslenemeyecek !





AY IŞIĞI MÜHRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin