Üçüncü Gece: Yüzünü Dökme Küçük Kız

3.6K 199 60
                                    

Servisten sevinçle inen Ada, kapının önünde onu bekleyen annesine koşarak sarılmıştı. Babası yukarıda saklanıyor olmalıydı. Aşağı onu karşılamaya gelmediğine göre kesinlikle Ada'ya yukarıda ''bööö!'' yapacaktı. Kızını özlemle kucağına alan annesi, apartmandan içeri girerken Ada'nın anlatmaya başladığı günüyle kafasındaki tüm sancılarından kurtuluvermişti bir anda.

''Sonra- Aa! Anne buraya n'oldu uff mu oldu?''

Ada'nın hasar tespitçi minik parmağı annesinin burnuna hafifçe dokununca Asi, gözlerini kapatıp ağrının geçmesini beklemek zorunda kalmıştı.

''Evet anneciğim, ufak bir kaza geçirdim.''

Minik salyangozunun gözleri hemen doluvermişti.

''Anneeee burnun çok mu acıdı!''

''Şimdi daha iyiyim bebeğim, merak etme!''

''Öpeyim de hemen geçsin nütfen!''

Asi, kızının yanağına ufak bir buse kondururken Ada da annesinin burnuna doğru ufacık, iyileştirici bir öpücük kondurmuştu.

''Şimdi iyileşeceksin, merak etme tamam mı, az sonra birazdan yarın hemen geçecek!''

İnanç dolu gözlerle annesine bakması Asi'nin içinde tatlı bir ağlama hissi oluşturuyordu. Ada düştüğünde, kendini incittiğinde ona nasıl davranıyorsa şimdi kızı da aynı şekilde kendisine davranıyordu. Bu küçücük kalbin kocaman bir iyileştirme gücü vardı sanki. Minicik parmaklardan şifalı sular akıyordu.

''Yere mi düştün? Beni almaya gelirken merdivenlerden mi düştün?''

''Hayır, gayet düzgün indim. Aslında... Bu biraz komik bir hikaye!''

Ada'nın endişelerini çok uzaklara fırlatmak istemişti.

''Komik miii! Nasıııl?''

Kocaman olmuş meraklı boncuklar, annesinin güldürmeli şeyler anlatacağına pek ikna olmamıştı yine de:

''Babam yanında değil miydi! Seni korurdu o!''

''Yanımdaydı yanımdaydı...''

''Yaaa!''

''Aslında babanla çarpıştık...''

''Çarpıştınız mı? Nasıl çarpıştınız? İki inatçı keçi gibi mi çarpıştınız yoksa?''

Geçenlerde, bir köprüde karşılaşan iki inatçı keçinin hikayesini okumuşlardı birlikte. Ada'nın aklında anlattıklarının hâlâ kalmış oluşu Asi'yi, gururlu bir havaya sokmuştu. Çok akıllıydı kızı ya!

''Iıı... Sayılır? Ben babanın yanındaydım ve dirseği taaak diye burnuma çarptı!''

''Hiih! Nasıl çarptı!?'' diye korkarak elleriyle ağzını kapatması Asi'nin hoşuna gidiyordu. Duyguları bu kadar gerçekci yaşaması muazzam bir deneyim olmalıydı. ''Taaaak diye!''

''Tabii baban beni görmedi o yüzden dirseğiyle burnuma çarpınca o da çok korktu. Biliyorsun bebeğim, arada sırada böyle kazaları yaşarız.'' Ada, kafasını hüzünle sallayıp dinlemeye devam etmekteydi. Annesi anlatırken evlerinin kapısını açıp içeri girmişlerdi.

''Baban da ufak bir kaza geçirdi...''

''Neee!''

''Maalesef bebeğim... O da dayına çarptı yanlışlıkla... Benden daha çok yarası var yüzünde...''

Minik koala, koridorda dikilen annesinin kucağında epey sarsılmış görünmekteydi şimdi. Hem annesi hem babası yaramazlık yapmışlardı! Birbirlerini yaralamışlardı! Dayısı bile yaramazlıklarına katılmıştı! Dayısının bu yaramazlığa onsuz katılmasına biraz bozuldu. Oysa okulun bitme saatini bilmediği halde heyecanla vaktin geçmesi için beklemiş; eve varınca oynayacakları oyunları, annesi ve babasıyla geçireceği zamanı hasretle düşlemişti. Şimdi evlerine döndüğünde herkesin bir yeri uff olmuştu anlaşılan!

Asi'nin Hiç Yazılmamış GüncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin