Boşluğa bakmak neyi iyileştirirdi?
Durmadan yaşanan felaketler, sevincin gölgesi mi olurdu hep?
Ada'nın babası kendini böyle mahvetmeyi nasıl becermişti?
Annesinin yanağına kendi yanağını bastırmış minik koala, annesiyle odanın tavanını seyretmekteydi.
''Hâlâ korkuyor musun bebeğim?''
''I-ıh...''
Asi, neyi nasıl soracağını bilmiyordu. Bugün bitmeden her şeyin hallolmasını diledi.
''Babandan... Korkuyor musun?''
Bir müddet sessizce durmuştu Ada.
''Bana bağırdı...''
Küskün sesi, Asi'nin içini biraz rahatlatmıştı. Alaz'dan korkmuyordu Ada. Bağırışlarından korkmuştu.
''Sana bağırmadı bebeğim-''
''Bağırdı işte! Böyle pat diye vurdu bana!''
Ada'nın gücenikliği yeniden dolmuştu gözlerine. Annesi, kızına dönerken yanağına güvence veren bir öpücük de kondurmuştu. Sağ dirseğine dayanıp doğrulmuş minik salyangozuna yukarıdan bakmaya başlamıştı.
''Kreşindeki arkadaşın Sally var ya...''
''Biliyor musun bir keresinde Sally pat diye düşmüştü. Çok ağlamıştı. Ben de omzuna böyle pat pat vurup...'' derken kendi omzunda da bizzat nasıl yaptığını gösteriyordu ''... Don't cry don't cry, you will be okay Sally-cik, demiştim. Sonra hoop iyi olmuştu!''
''Oooo, demek onun iyileşmesine yardımcı olmuştun!''
''Eveeeet, ben çok güçlüyüm ki heeerkesi iyileştirebilirim!''
Asi, bebeğine gurur dolu bir tebessüm gönderip anlatacağı şeye devam etmişti, bir yandan da sol eliyle Ada'nın omzunu, kollarını sıvazlıyordu.
''Sally'i hep babası alıyor okuldan değil mi?''
Ada, kaşlarını çatarken üzüntüyle dudaklarını da büküp kafasını sallamıştı.
''Çünkü annesi onu alamaz. Annesi yok...''
''Aslında var...''
''Evet, aslında var... Biliyor musun bir kere Sally'nin annesi bizim kreşimize gelmişti.''
Biliyordu annesi, konu sonunda açılmıştı.
''Hatırlıyorum. Çok korkmuş ve üzülmüştünüz.''
''Sally çok ağlamıştı, ben de çok ağlamıştım.''
''Burada pek çok farklı insan var değil mi Ada? Değişik hastalıkları olan çok farklı insanlar var. Sally'nin annesi de onlardan biriydi değil mi?''
''Eveeet. Yanlış haplar içtiği için çok çok hasta olmuş!'' yerinden doğrulup işaret parmağını da olumsuz anlamda sallamıştı; ''Annemizin vermediği ilaçları aaassslaaa içmemeliyiz. No, no, no!''
''Kesinlikle haklısın bebeğim. Özellikle tanımadığımız birileri bize bir şey vermeye kalkarlarsa hemen annemizi çağırmalıyız, annemiz orada yoksa öğretmenin ya da polise bağırmalısın, sakın unutma.''
Ada, annesini dikkatle dinlerken neler yapması gerektiğini de zihnine milyonuncu kez kaydetmekteydi. Kötü adamlar eğer ona yaklaşırsa onları nasıl döveceğini düşünmekteydi. Bu sene karateye de başlamıştı zaten güpgüçlüydü artık! Annesini koruyabilirdi, babasını da koruyabilirdi, kendisini de koruyabilirdi. Kötüleri bir güzel pataklardı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi'nin Hiç Yazılmamış Güncesi
Tiểu Thuyết ChungAsi'nin Alaz'dan ayrı olduğu beş senelik zamanda kızını, babasına anlatma isteğiyle ortaya çıkmış karalamaları ve beş yılın sonunda yaşananlara dair