273.gün:
"kızımız bugün ilk adımlarını attı. ayağa kalkarken hâlâ çok tedirgin. yine de yere sağlam basmak için çabalaması çok tatlı geliyor. dengesini sağlamaya çalışırken öne arkaya sallanışlarını bir yandan da koltuğun kenarına sımsıkı tutunuşunu görsen kahkalara boğulurdun. 'annecim gel bana' diye kollarımı açtığında heyecanla parmak uçlarına basa basa bana geliyor. minicik ayaklarıyla sana doğru adımlayışını da görmek isterdim..."
🌻
986.gün:
"sürekli açmamı istediği bi çizgi filmi var. onu açmayınca çığlık kıyamet ağlamaya başlıyor. bu sabah kahvaltıda aynı bölümü yüzüncü defa izlerken ansızın fark ettim. niye hep bunu izlemek istediğini anladım. beş dakikanın içinde sadece bi yerde çok heyecanlanıyor; çocuğun babasıyla el ele tutuşup parka gittikleri sahnede. etraflarındaki her şeye selam veriyorlar. artık ona geri veremeyeceğimiz en büyük şey senin yokluğun olduğunu hiç böylesine keskin hissetmemiştim. biri karnıma bıçağı sapladı sanki. keşke gelsen."
🌻
1350.gün:
"buradaki parklarda çok kedi yok. tek tük karşılaşıyoruz bazılarıyla. 'keeyy' diye hevesle onlara doğru koşturuyor. düşecek diye aklım çıkıyor bazen ama onu durdurmak istemiyorum. düşmeyi de tatsın. yine de düşerse onu tutmak için orada olacağım. sen neredesin?"
🌻
715.gün:
"ateşi çoktu bugün. gece boyu başındaydım. bi ara taksi çağırıp acile gittik. döndüğümüzde ateşi düşmüştü. şimdi yenice derin bi uykuya daldı. nefeslerini dinliyorum. burnu açılmadı daha. keşke burada olsaydın. çok korktum. bana sarılmana çok ihtiyacım vardı."
🌻
753.gün:
"galiba çileği çok seviyor. mutfağa ne zaman girse 'çeğk-çeğk' diye ellerini birbirine vurup heyecanlanıyor. gözlerindeki ışıltıya her gün daha çok hayran kalıyorum. senin en sevdiğin meyve neydi Alaz?"
🌻
1234.gün:
"koltuğun köşesine büzülmüş uyurken buldum bugün onu. bi elini yanağının altına koymuş, çok yorulmuşçasına derince uyuyordu orada. keçeli kalemlerle yüzünü boyamış. duvarları hiç sorma. her taraf çizik çizik. fotoğrafını çektim, buraya koyuyorum."
🌻197.gün:
"henüz a ve ba hecelerini çıkarabiliyor. yanında hiç 'babası' diyemedim, hep annecim diyorum. sana karşı büyük bi haksızlık ediyormuşum gibi geliyor bazen. ama sen bunu hak ettin. ama o bunu hak etmiyor. yine de 'baba' demeyi de öğretmeliyim ona. varsın seni hiç tanımasın yine de varlığını bilmek onu mutlu edebilir. beni ederdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi'nin Hiç Yazılmamış Güncesi
Fiksi UmumAsi'nin Alaz'dan ayrı olduğu beş senelik zamanda kızını, babasına anlatma isteğiyle ortaya çıkmış karalamaları ve beş yılın sonunda yaşananlara dair