Sevdan Bir Ateş

1.9K 138 231
                                    

Alaz'ın o sabah düşündüğü pek çok konu vardı. İçinden çıkamadığı pek çok ihtimal bölünüp yeni ihtimalleriyle aklının en uzak köşelerine kadar çatallanıyordu. Tutup yoluna koyamıyordu hiçbirini. Yoluna koyamadığı tüm ihtimaller öfkelendiriyordu kalbini. Kendine sarması gecikmiyordu. Fakat tüm düşüncelerinin ortasındaki her şey yalnızca Asi'ye çıkıyordu. Kendinden o zaman kurtulabiliyordu. Yine Asi'ye odaklandı.

Asi'yi nasıl mutlu hissettirebilirdi?

Asi'nin terk edilme korkusunu yenmesinde ona nasıl yardımcı olabilirdi?

Asi'nin canı neler çekiyordu şimdi?

Asi hep böyle yorgun mu olacaktı artık?

Asi'nin psikoloğuna gittiklerinde nelerle karşılaşacaklardı?

Asi'nin en sevdiği yemek neydi? Onu yapmak istiyordu Ada'yla.

Çağla'yla şimdi ne yapacaklardı? Asi'nin ondan istediği şey bu muydu?

Cesur'la halletmeye çalıştıkları konu daha uzayacak mıydı çünkü bir an önce hallolsun istiyordu, sabretmesi çok zordu.

Mercimek tanesini görmeye gidebilirler miydi? Asi onunla doktora gitmek ister miydi-

Dağınık düşünceleri, duştan bornozuyla çıkan mutsuz kadınla kesintiye uğradı.

Uyandığından beri keyfi yoktu pek. Suratına bir gülümseme konduramıyordu.

Alaz, yerinden kalktığı gibi doyumsuzluğuyla Asi'nin beline kollarını dolayıp, boynuna da kokulu bir öpücük kondurmuştu. 

"Şimdi daha iyi misin?"

"Biraz ferahladım..." Asi, kapana kısıldığı kollardan ayrılıp giyinmek üzere dolabına yönelmişti. 

"Gitmesek mi acaba Alaz?"

"Gitmek isteyen sendin?"

"Canım istemiyor artık..."

"Sen ben değilsin Asi, bunu görmezden gelmeye devam etmezsin."

"Sen olasım vardır belki?"

"Olma. İşleri sarpa sardırmayalım. Zaten psikolog hep gittiğin biri, niye bu kadar çekiniyorsun?"

"Uzun zamandır gittiğim için... Şimdi gidersem her şey, hiç olacakmış gibi geliyor. Utanıyorum işte." 

Çekmeceden çıkardığı iç çamaşırını giyerken Alaz da yerinde saymaktan vazgeçip tam arkasından sırnaşmıştı tekrardan. Kopçaları bağlamasına izin vermeyip göğüslerine uzanan parmakları da usulca masajlarına başlamışlardı.

"Hiç ağrıdıklarını söylemiyorsun artık?"

Dokunuşlar Asi'nin içindeki yoğunluğu arttırırken; "Çünkü... Ağrımıyorlar... Gerek-Ah! Y-yok! Alaz dur!" diye karşılık verebilmişti.

Alaz'ın sağ yanağı, çiçek kokulu saçlara dayandığında dolabın aynasından yansıyan baygın gözlerini birbirlerine kitlemişlerdi.

"Gittikçe daha da güzelleşiyorsun... İnanılmazsın Asi..." 

Hayranlıkla dile getirilen cümleler Asi'yi utandırmıştı. Şu durdukları pozisyon da Asi'yi utandırıyordu oysa canına da minnetti.

"Tamam- Ovma artık..." 

Aslında biraz daha devam etmesini isterdi fakat günün geri kalanında planladıkları her şeyi iptal etmemeleri lazımdı, bunu yapmamalıydı.

Alaz, avuçlarını Asi'nin göğüslerinden sırtına doğru çekip kopçasını takmıştı onu zorlamadan. Kürek kemiğinin hemen altına usulca bir öpücük bırakarak giyinmesi için kenara çekilmişti sonrasında.

Asi'nin Hiç Yazılmamış GüncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin