Ada, o sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında kendini yatağında yapayalnız uzanırken bulmuştu.
Hemen doğrulup etrafına göz gezdirirken gözlerini de kaşıyarak açılmalarına yardımcı olmaya çalıştı.
Neredelerdi.
Acaba rüya mı görmüştü? Bu işte bir acayiplik vardı! Annesi vardı babası vardı kendisi de vardı ve salonda uyumuşlardı!
Yatağından zıpladığı gibi salona koştu. ''Ne yapacağım, ne yapacağım!'' diye telaşla koşarken gözleri çoktan doluvermişti. Salonda kimsecikler yoktu. Titrek bir tonda sorduğu ''Anne..?'' seslenişi cevapsız kaldı. Küçük kalbi pır pır atmaktaydı.
Salona girişle hemen karşılaşılan duvarı kaplamış pencerelerin dibinde Bay Tavşan'ı görünce anlık bir rahatlama yaşadı.
''Bay Tavşan! Annem ile babamı gördün mü?''
Bay Tavşan, Ada'ya mahzun gözlerle bakıp kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
''Gittiler Ada...'' deyince Ada'nın akmaya hazır yaşları vakit kaybetmeden yanaklarından süzülmeye başladı.
''Nereye..?''
''Çok çook çoook uzaklara!''
Minik çenesi üzüntüden tir tir titremekteydi artık.
''Niye beni bırakıp gittiler ki..!''
''Çünkü seni... Seni sevmek istemiyorlarmış Ada...'' Bay Tavşan bunları söylerken büyük bir acı içinde görünüyordu.
Minicik kalbi daha fazla dayanamayınca ''Anneeee!'' ağlayışlarıyla salondan mutfağa geçivermişti.
Annesi, tezgahın üstünde bir şeylerle uğraşmaktaydı. Acaba Ada'ya en sevdiği börekten mi yapıyordu!
''Anneeee!''
''Aaa, canım kızım uyanmışsın!'' diye yüzünü dönen annesi Ada'nın tüm korkularını anında kaçırmıştı! İşte böyle korkup kaçarsınız sizi gidi yaramaz korkucuklar sizi!
''Anne, babam nerede?''
Ada, annesinin yanına gelip elinden tutmuştu, kendisine büyük bir sevgiyle bakıp gülümseyen annesinden iç rahatlatıcı bir cevap beklemeye koyuldu.
''Gitti Ada!'' Annesi ellerini neşeyle birbirine vururken sanki dünyanın en güzel haberini vermiş gibi durmaktaydı.
''Nereye gitti..?''
Ada'nın minik kalbi bu gidişlere dayanamayacaktı artık...
''Çok çook çoook uzaklara!'' diye sevincine devam etmişti annesi.
Büzgün dudakları niye diye soracak olsa da bu sefer cevabı duymak istememişti. Boncuk gözlerinden sicim sicim akan yaşlar yerlere, inci taneleri olarak dökülüp durmuştu.
''Ada...''
Birisi ona mı sesleniyor?
''Uyan anneciğim Adaaa...''
Uyuyor muydu yani?
Gözlerini açtığında sımsıcak bir bedenin üstündeydi. Yanıbaşında annesi vardı ama bu sıcak beden kimdi bilemedi. Ağlamasıyla annesi minik bedenini hemen kendisininkine çekmişti.
''Kabustu bebeğim... Şşşş geçti anneciğim geçti.''
Ada, sımsıkı yapıştığı bedende kendini rahatlatacak şeylere ihtiyaç duyuyordu. Ne olduğunu daha kavrayamamıştı. Başka bir ses duydu:
''Ne oldu, niye ağlıyor? Gideyim mi, korktu mu benden?''
Ses çok telaşlı gelmişti kulaklarına. Ağlamaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi'nin Hiç Yazılmamış Güncesi
Ficção GeralAsi'nin Alaz'dan ayrı olduğu beş senelik zamanda kızını, babasına anlatma isteğiyle ortaya çıkmış karalamaları ve beş yılın sonunda yaşananlara dair