study or falling in love

2.1K 197 79
                                    

"Meyve suyunu tazeletmemi ister misin?"

"Hayır," dedi gülümseyip. "Midemi fazlasıyla doldurdum, bu güzel kahvaltı için teşekkürler."

"Sana iyi bakmalıyım ki yine gelesin," dedim masadan kalkarken.

Emily çoktan tabakları toplamaya başlamıştı. Castiel tabağını ve bardağını eline alınca birkaç hızlı adımla yanına gittim hemen. "Buna gerek yok, hizmetliler bunun için var."

"Biraz yardım etsek kimse zararlı çıkmaz" dedi omuzlarını silkip.

Elindekileri alıp masaya koydum."Hayır Castiel, buna gerek yok. Onlar yaptıkları iş için para alıyorlar, hem sen benim misafirimsin."

Durumdan pek hoşnut olmadığı gayet açık olsa da "Pekala," dedi. "Senin evin, senin kuralların."

Ona küçük bir gülümseme gönderip "Artık odama çıkıp derslere başlasak iyi olacak." dedim. O sandalyedeki küçük çantasına uzanırken, bende merdivenlere yöneldim. Arkamdan Castiel'in geldiğini duymak, daha doğrusu hissetmek, çok güzeldi.
Sadece ikimiz olacaktık şimdi, yabancılar olmadan.

Odamın kapısını açıp geçmesi için kenarda bekledim.

"Vay canına," dedi ıslık çalıp. "Ne kadar büyük ve görkemli bir odan var"

"Babanın çok çalışmasının tek iyi yönü sanırım, onunla pek zaman geçiremiyor olsanda istediğin kadar paraya sahip oluyorsun."

"Babamla vakit geçirmeyi paraya tercih ederim" dedi bana dönüp. Yüzünde anlayışlı bir ifade vardı, belki de içimdeki kırgınlığı görebiliyordu, kim bilir?

"Bende,"  dedim."Ama ne yazık ki seçim yapma şansım yok, bu babama kalmış bir şey."

"Bunun için üzüldüm. Bir oğul olarak çok iyi biliyorum ki, baba bizim için her şey demektir."

Onu çalışma masama yönlendirip "Bunları boşver," dedim."Çalışmamız gereken bir matematik dersi var."

Yeni aldığım test kitabını çıkarıp ilk sayfasını açtım "Başla bakalım," dedikten sonra kalemi ona uzattım. "Ne yapabileceğini görelim."

-

"Anlamadığım şey," dedim ensemi kaşırken, gülmek istiyordum ama kendime engel olmam gerekiyordu. Diğer tarafa dönüp öksürür gibi yaptım, gülmemi ancak bu şekilde gizleyebiliyordum.

Castiel ağlama-inleme benzeri bir ses çıkarıp "Nereyi anlamadın?" dedi bıkkınlık dolu sesiyle. "Bu altıncı kez anlatışım, Tanrı aşkına."

Parmağımla soruyu işaret edip "Neden türev alırken üsteki sayıyı öne atıyoruz ?" diye sordum. Şu birkaç saatte yıllardır eğlenmediğim kadar çok eğlenmiştim.

Sürekli saçma sorular sorup anlamama numarası yaparak sinir etmiştim Castiel'i ve bu gerçekten harika bir şeydi.
Dürüst olacaktım, beklediğimden çok daha sabırlı çıkmıştı, bu kadar güzel olmasını sağlayan da oydu ya zaten. Asla terslemiyor ya da hakaret etmiyordu, kendi kendine sinirleniyordu sadece.

Kalemi masaya bırakıp geriye doğru yaslandı, bir yandan da alnını ovuşturuyordu. Neredeyse mırıldanarak "Bilmiyorum,"  dedi. "Tek bildiğim çözüm yolu bu. Üstelik Profesör falan değilim ki ben, ispat yapıp nedenini açıklayamam sana."

"Tamam."  dedim ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırıp. "Tekrar anlat , söz veriyorum bu kez detaylı düşünmeyip anlamaya çalışacağım."

Onu daha fazla korkutup kaçırmak istemezdik sonuçta, değil mi? Hem bu kadar işkence-eğlence karışımı yeterdi ikimize de.

"Pekala."  deyip masada öne doğru eğildi.

Işığın düşme açısı o kadar mükemmeldi ki mavi gözlerine, "Çok güzeller" diye mırıldandım elimde olmadan.

Gözleri denizi hatırlatıyordu bana.Deniz gibi saf, güzel ve rahatlatıcı.

Bakışlarım biraz daha mavilerde oyalanıp, pembenin en güzel tonundaki dudaklarına kaydı. Tadını merak ettim, Castiel'i öpmek nasıl hissettirir bilmek istedim.

Zaman durmuştu sanki. Jane'in söyledikleri geldi aklıma , O Mary'den bahsediyordu.

Neden Mary yerine Castiel için söylediklerini düşünmüştüm ki?

Benny kuzeniyle aralarında bir ilişki olduğu tarzında konuşmalar yaptığında neden sinirlenmiş, daha da önemlisi neden o kadar üzülmüştüm?

Yeni tanıdığım bu çocuk, nasıl tüm dünyam oluvermişti birden?

"Dean," dedi neredeyse fısıldayarak, nefesi yüzüme çarpmıştı ve ismimi ondan duymak farklı hissettirmişti, boşver  dedim kendi kendime.
Sırf bu anın hatrına tüm korkuları, düşünceleri ve iddiayı siktir et.

Gözlerine baktım son kez, ne yapacağımı biliyordum ve mavilerde ne karmaşayı ne de şaşkınlığı görmek beni durduramadı, uzandım ve dudaklarımı onunkilere bastırdım.

İşte o kısacık zaman diliminde gerçek belirdi aklımda, zihnimde ve kalbimde.

İstediğim Mary değildi, Castiel'di.

cool kids dont love //destiel ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin