19

1K 46 17
                                    

Tahminimce 4 veya 5 yaşlarında bir çocuktu ve Alparslana baba demişti.

Alparslan kocaman gülümsedi ve yere eğilip kollarını açtı. Küçük çocuk koşarak Alparslana sarıldı.

"Baba! Baba! Seni çok özledim. Biliyor musun dişim çıktı!" Dedi öndeki dişini göstererek.

Yanımda ki sarışın kız ise bana dik dik bakıyordu. Rahatsız olmuştum. Hemde oldukça.

"Bakiyim. Ooo koca adam olmuşsun
artık." Dedi Alparslan küçük çocuğun yanağını öperek.

"Seni çok özledim! Niye ziyaretime gelmedin?"

"İşimden dolayı gelemedim. Ama artık işimi erteliyip hep gelicem. Söz veriyorum."

"Bu abla kim baba?" Baba... karşımdaki küçük çocuk Alparslana baba dedikçe içimde birşeyler kırılıyordu. Alparslanın çocuğu mu vardı?

"Asena o. Sana anlatıyordum ya küçüklük anılarımı o abla işte."

Çocuk
"Aaa! O güzel ablaa!" Burukça gülümsedim.

"Sen kimsin bakalım?" Diye sordum çocuğa gülümsiyerek.

"Ayberk ben."

"İsmin güzelmiş Ayberk." Dediğimde Ayberkte gülümsedi.

"Baba annem sana kalmaya geldi!"

"Bana mı?" Dedi Alparslan sarışın kıza dönerek.

"Eylül haber verseydin keşke."

"Süpriz yapmak istedim" dedi Eylül kocaman gülümseme ile.

Alparslan Ayberke döndüğünde Eylülün yüzü düşmüştü.

Bana baktı ve göz devirdiğinde bende Ayberke baktım.

"Baba, Asena ablaya gidebilir miyim?" Dediğinde gülümsedim.

"Git bakalım." Dedi Ayberki bana uzatarak.

Hemen kucağıma aldım ve kocaman bir şekilde gulümsedim.

"Çok güzelsin. Seni öpebilir miyim?" Dedi Ayberk. Ben ise kıkırdadım ve

"Sende çok yakışıklısın. Öpebilirsin." Dediğimde yanağıma sulu nir öpücük kondurdu.

Eylüle baktığımda sinirli bir şekilde bana bakıyordu.

"Yakışıklı mıyım?"

"Yakışıklısın... hemde çok."

"Biliyor musun benim kaslarım var!"

"Sık bakiyim kaslarına." Dediğimde kolunu sıktı.

"Ooo Alparslan abiden daha fazla kasın var." Dediğimde Alparslan aban bakıp güldü.

"Biliyorum."

"Ben aliyim artık çocuğumu." Dedi bir anda Eylül elimden Ayberki çekerek.

Yaptığı şeyin Ayberkin canını yaktığına emindim. Düşmesin diye sıkı tutuyordum ve bir anda hızla çekmesi canını yakmıştı.

Ayberk bir anda ağlamaya başladığında Eylül bana ters ters baktı.

"Ağlattın işte çocuğu!" Dediğinde öylece Eylüle baktım.

"Be-" lafımı bölen şey Alparslanın derin nefes alıp konuşmasıydı.

"Asena ile ne ilgisi var Eylül? Ayberk gülüyordu Asenadayken. Bir anda elinden çekersen canının yanması normal. Gel Ayberk." Dedi Ayberki kucağına alarak.

"Neyse ne. Hadi eve gidelim Alparslan."

"Çalışıyorum."

"İzin al bu günlük."

"Ben kendi evimde yaşamıyorum Eylul."

"Nerde yaşıyorsun?"

"Asenada." Dediğinde sinirle bana döndü Eylül.

"Biz nerede kalıcaz Alparslan?"

"Bizde kalabilirsiniz."

"Olmaz. Otelde kalırsınızm"

"Alparslan çocukla otelde kalmak zor olur. Bizim evde boş oda var. Annem bu gün gidiyor zaten."

"Evet! Asena aballarda kalalım anne lütfenn." Dedi Ayberk.

"Senin evine ne oldu acaba Alparslan?"

"Birkaç sebepten dolayı Asenaya taşındım."

"Ayberkin o evi çok sevdiğini biliyordun. Hemde bir sürü anımız geçti orda."

"Ee Eylül? Ne yapabilirim? Anımız gdçti diye sonsuza dek o evde çürüyecek miyim?"

"Hayır. O anlamda demek istemedim. Neyse ne. Asena da kalıyoruz o zaman."

"Tamamdır."

"Olmaz diyorum Eylül. Otel tutarım size."

"Asena otelde kalsa ya. Çocukla otelde nasıl kalıcam?"

"Eylül saçmalama. Sen geliceksin diye kız kendi evinden mi gidicek?"

"Ya tamam. Bizde kalırsınız siz. Bende bir yer bulurum. Olmazsa arkadaşıma giderim."

"Saçmalama Asena."

"Benim gitmem lazım. Ayberkleri bize bırak yoksa kapışırız komiser." Dediğimde Alparslan tebessüm etti.

"Tamam doktor. Tamam." Dediğinde gülümsedim.

"Bırakıyım istersen." Dedi Alparslan.

"Gerek yok. Yürüyerek giderim ben çok uzakta değil zaten."

"Tamam. Görüşürüz akşam."

"Görüşürüz." Dedim el sallıyarak.

"Görüşürüz Ayberk."

"Görüşürüz Asena abla." Dedi ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım.

"Bu kızın benimle bir sorunu var. Geldiğimden beri ters ters bakıyor. Derdi ne? Baksana görüşürüz bile demedi." Dedi Eylül.

"Sadece fazla abartıyorsun. Kafanda kurmayı bırak." Dedi Alparslan. Eylül birşeyler daha dedi ama uzaklaştığım için duymadım.

Şimdi aklımdaki o sorular ile baş başa kalıcaktım.

Alparslan evlenmiş miydi?

Hala evli miydi?

Ne zaman boşanmışlardı?

Bana neden bunu hiç söylememişti?

Ne zaman söylemeyi düşünüyordu? Gibi binlerce soru vardı aklımda.

Kendi kendime bu sorulara yanıt ararken hastaneyi geçtiğimi fark ettim. Aklıma birşey takıldığında dalıyordum ve yaptığım şeyin farkına bile varmıyordum bazen.

Geri dönüp hastaneye gittim.

İçeri girdim ve hızla odama ilerledim.

Koltuğuma oturdum ve arkama yaslandım. Birşeyler düşünürken kapı çaldı.

"Gir." Dediğimde içeri hemşire olan arkadaşım Alya girdi.

"Ne oldu?"

"Sen iyi misin abla?"

"İyiyim. Neden?"

"Içeri girdiğinde birkaç kişi selam verdi hepsini duymazdan ve görmezden geldin, telefonları açmıyorsun. Ne oldu?"

"Önemli birşey değil. Annemle tartıştım." Çok aşırı yakın olmadığım için birşeyler anlatmak istemiyordum.

"Anladım. Bak sana ne göstericem."

"Ne oldu?" Dediğimde yanıma geldi.

"Geçen gelen komiserin hesabını buldum. Mesaj yazdım. Konuşmaya başladık."

Doktor ve KomiserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin