22

940 42 6
                                    

"Yalan atma."

"Elbiseye küfür etmeye başladın uyurken. Uyandırmaya çalıştım ama uyanmadın. Dolabından birkaç kıyafet aldım ve ışık kapalı olmasına rağmen gözlerimi kapattım. Yani hiç birşey görmedim."

"Anladım." Dediğimde Eylül yanımıza gelmişti.

"Buyur canım." Dedi hapı uzatarak.

Yüzündeki gülümseme tuhafıma gitmişti. Hapı kontrol ettiğimde ağrı kesici olmadığını anlamıştım.

"Ağrı kesici değil bu."

"Nasıl yaa? Ağrı kesici işte iç."

"Ağrı kesici değil bu. Dedim tekrardan.

"Bakabilir miyim bir?" Dedi Alparslan. Hapı uzattım ve eline alarak kontrol etti.

"Ağrı kesici bu şekil olmuyor Eylül." Dedi son derece sert bir şekilde.

"Aa yanlış hapı vermişim demek ki." Dediğinde hapı Alparslanın elinden alıp kontrol ettim.

"Ver güzelim sen şu hapı, ben ağrı kesiciyi getiriyim." Diye bir anda elimden çekti ve hızla mutfaktan çıktı.

Alparslan sinirle bir nefes verdi.

Hapın ne hapı olduğunu anlayamamıştım.

"Tuhaf davranıyor. İçme vericeği hapı."

"Peki." Dedim.

&&

"Ne oynuyoruz?" Dedim Ayberke.

"Sen bu tırı al. Bende kamyonu alıcam. Ev yapıcaz. Olur mu?"

"Ev yapmak için malzeme getiriyim mi? Gerçek bir ev yapabiliriz istersen."

"Gerçekten mi!"

"Evet. Bekle burda geliyorum." Dedim saçına elimi atıp karıştırarak.

Ayberk gerçekten çok güzle bir çocuktu. Annesinin aksine.

Alparslan işi olduğu için dışarı çıkmıştı.  pazar olduğu için bu gün evdeydik ve ben çıkmayı da düşünmüyordum.

Odama gittim ve zamanında aşırı heveslenerek aldığım küçük tuğlalar ile ev yapma oyuncağını aldım ve içeriye ilerledim.

"Geldiiim." Dedim içeri mutlulukla girerek.

Gördüğüm şey yüzümü düşürmüştü.

Eylül elinde içki şişesi kafasına dikiyordu ve Ayberk ise onu durdurmaya çalışıyordu.

Sinirle oyuncağı kenara koydum ve Ayberki kucağıma aldım.

"Sen odaya geç ablacım halledicem ben."

"Abla ama annem!"

"Halledicem ben." Dedim yanağına öpücük bırakarak.

Odama götürdüm ve telefonumu verdim.

Hızla odaya geri girdim ve içki şişesini alıp yere fırlattım.

"Ne yapıyorsun sen be!?"

"Asıl sen ne yapıyorsun lan!?" Diye bağırdım. Ev ses yalıtımlı olduğu için bir odadan çıkan ses diğer odaya gitmiyordu veya dışarı çıkmıyordu.

"Sanane! Ne yapıyorsam yapıyorum sana mı kaldı sağlığım?"

"Senin sağlığın kimin umrumda! İstersen geber umrumda değil söz konusu Ayberk. Küçücük bir çocuğun önünde nasıl yapabiliyorsun ya böyle birşey!"

"Sa-na-ne!" Diye bağırdığında daha fazla sabrım kalmamıştı.

Hızla yakasından tutup koltuktan kaldırdım.

"Eğer bir daha böyle birşey yapmaya kalkarsan o çocuğu hic düşünmeden elinden alırım senin! Anladın mı beni!"

"Kime güveniyorsun? Alparslana mı? Onun seni sevmediğini sadece kullandığını bilmiyor musun? Alparslan böyle. Seni de 2 güne bırakır. Diğer herkese yaptığı gibi.

"Kapa çeneni ve siktir git!"Diye bağırdığım sırada kapı açıldı.

Eylül ise bir anda bağırmaya başladı.

"Ahhh tamam! Tamam özür dilerim!" Diye bağırdığında Alparslan hızla odaya koştu.

Alparslanı görür görmez Eylülü bıraktım.

Eylül ise hızla Alparslanın yanına koştu ve ona sarıldı.

"Ne oluyor burda!" Diye bağırdı Alparslan. Ağzımı açıp tam birşey diyecekken Eylül konuştu.

"B-bu kız oğlumun yanında içki içiyordu. Uyardım ve içkiyi yere fırlatıp bağırmaya başladı. Bir anda yakamdan tuttu ve birşeyler demeye başladı." Dedi ağlıyarak.

"Asena?" Diye sordu Alparslan. İnanmadığı belliydi.

"Öyle birşey olmadı!"

"Oldu! Git Ayberke sor. O sana yalan söylemez biliyorsun." Dediğinde Eylülü kendinden uzaklaştırdı.

"Ayberki getirir misin?" Dedi Eylüle. Eylül gittiğinde yanıma geldi.

"Eylül ne diyor? Doğru mu bu Asena!" Dediğinde inanmaz gözlerle baktım Alparslana.

"Ona inanıyor musun gerçekten?"

"İnanıyorum demedim. Sadece olayı çözmeye çalışıyorum. Geldiğimde sen onun yakasına yapışmış şekildesin ve yerde kırık cam parçaları var. Onu geçtim leş gibi kokuyor heryer."

Tam birşey diyecekken Ayberk geldi. Korku dolu gözlerle bakıyordu bize.

"Ne oldu anlst oğlum." Dedi Eylül.

"Biz annemle oyun oynuyorduk. Annem oyuncak almaya gidince Asena abla geldi. Elinde şişe vardı. Bana içirmeye çalıştı. Zorla içirdi iğrenç tadı vardı. Onu durdurmaya çalıştım sonra annem geldi. Annemi boğmaya kalktı." Dedi göz yaşları içinde.

Ben ise şaşkınlıkla bakıyordum. Şaşkınlık, hayal kırıklığı, nefret hepsi bir aradaydı. Alparslanın ise gözünde bir duygu vardı; hayal kırıklığı...

"İnanmıyorsun değil mi? Alparslan Eylüle inanmıyorsun değil mi?"

"Eylül Ayberki bırak. Eşyalarını topla ve git."

"Ne! Ne saçmalıyorsun sen!"

"Eylül Ayberki dava yoluyla bile alabilirim. Uğraştırma beni ve git!" Dediğinde Eylül sinirle nefes verdi. Ben ise rahatlamış bir nefes verdim.

"Ne diyorsun sen! Ne demek alırım ya? Alamazsın çocuğumu!" Dediğinde Alparslan Ayberke eğildi ve kulağına birşeyler dedi. Ayberk başı ile onaylayıp benim odama geri ilerledi.

"Eylül bu saçma yalanına inanıcağımı mı sandın! Lan bir çocuğa içki içirmek ne demek! Delirdin mi?" Diye bağırdı.

"Ben içirmedim! Asena yaptı!"

"Yalan atmayı kes!" Diye oldukça sesli bir şekilde bağırdı Alparslan. Ben bile korkmuştum.

"Yalandan nefret ederim! Sen yalan attığın adamı tanıyamadın sanırım hala. Karşında bir komiser var! Kimin yalan atıp atmadığını çok net şekilde anlayabilirim. Pılını pırtını toplayıp hemen git! Bir çocuğa içki içirmek ne demek! Birkaç iş halledicem ve o çocuğu elinden alıcam Eylül. Bu sana tanıdığım son toleranstı. Eğer hapisanelerde çürümek istemiyorsan defol git!" Dediğinde Eylül sinirle evden çıktı.

Ben ise yaşlı gözlerim ile öylece baktım.

"Asena." Diye yanıma yaklaştı Alparslan.

"Bir an bana inanmadığını sandım."

"Senin asla böyle birşey yapmiyscağını biliyorum. Böyle bir durumda sana nasıl inanmamazlık yaparım?"

"Bilmiyorum... Ayberki ne yapıcaz? Yani ne olucak ona? Daha çok küçük. Hem annesiz hem babasız büyümesi... çok zor olucak."

"Biliyorum... ama Eylül gibi biriyle büyümesinden oldukça iyidir."

"Alparslan ne yapıcaz?"

"Bizimle kalsın mı?"

Doktor ve KomiserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin