24

710 25 4
                                    

"Alparslan."

"Efendim?"

"Şimdi Ayberki evlat edindikten kısa bir süre sonra boşanıcak mıyız?"

"Bilmem. Belki boşanmamak için bir sebebimiz olur."

"Nasıl yani?"

"İlerde anlarsın." Dedi gülümsiyerek.

"Hadi artık yatalım. Çok geç oldu. Yarın işe gidicez."

"Tamam." Dediğimde ikimizden koltuktan kalktık.

"İyi geceler."

"İyi geceler güzelim. Bu arada seni görmüştüm." Dedi.

"Anlamadım?"

"Sarhoş olduğun gece birşey anlattın bana. Hatırlamıyorsundur. Ama o anlattığın zaman seni görmüştüm. O yüzden o kadar zaman öylece dikildim." Dedi odaya girerek.

Neden bahsettiğini gram anlamamıştım. Ama aşırı merak ediyordum.

Bende odama girdim.
Alparslan misafir odasında Ayberk ile uyuyicaktı.

Yatağa girdim. Bir süre öylece durdum. Uyuyamıyordum. Heycandan mı, endişeden mi, veya korkudan mı bilmiyordum ama uyuyamıyordum.

Bir süre sonra uyku bastırdı ve gözlerimi kapattım...

"Asena abla! Uyann." Diye bir ses geldiğinde yavaşça gözlerimi açtım.

"Ne oldu?"

"Babam seni uyandırmamı söyledi." Dedi Ayberk.

"Anladım... babana söyle heemn geliyorum."

"Tamaaam! Hızlı olmalısın dedi. Yemek hazırmış sen geç kalıcakmışsın. Nereye geç kalıckasın ki?"

Gülümsedim.
"Hastaneye gidicem." Dedim yataktan kalkarak.

"Aa ne oldu? Neren uf oldu? Öpsem geçer mi?" Dediğinde gülümsemem daha da büyüdü. İki yanağından tuttup ve başına bir öpücük kondurdum.

"Bir yerim uf olmadı. Doktorum ya ben insanladın uf olan yerlerini iyileştirmeye gidicem."

"Anladıım."

"Ooo sevgi yumurcakları hadi yeter bu kadar. Kahvaltı hazır. Oglum gel buraya. Asena ablan işe geç kalıcak yoksa."

"Tamam baba!!" Diye hemen yanına gitti Ayberk.

Ben ise bu görüntüye gülümsedim. Sanki evlenmişte Ayberkte bizim çocuğumuz gibiydi.

"Sen hazırlan bende masayı hazırlıyorum." Dedi Alparslan Ayberki kucağına alarak.

"Tamam. Teşekkür ederim."

"Lafı olmaz." Dedi ve kapıyı kapatıp odadan çıktı.

Hava soğuk olduğu için pantolon ve kazak giydim ve hafif bir makyaj yaptım. Saçlarımı ise taradım ve odamdan çıkıp mutfağa ilerledim.

Masayı gördüğümde gerçekten çok güzel şeyler hazırlanmıştı.

"Hepsini sen mi hazırladın?"

"Hayır. Ayberkte yardım etti." Dediğinde Alparslanın kucağında olan Ayberke doğru ilerledim.

"Hamarat bir oğlan büyüyor." Dedim göbeğini gıdıklarken.

"Hamarat ne Asena abla?" Dedi gülüşleri arasında.

"Eli becerikli demek. Yani güzel yemekler yapana deniyor."

"Babam haramat mı?" Dediğinde Alparslan da bende kahkaha attık.

"Evet... babanda haramat." Dedim gülüşlerim arasında.

"Peki sen haramat mısın?"

"Ona da siz karar vericeksiniz." Dedim Alparslana bakarak.

Alparslan hiç birşey demeden gözlerime öyle derin bakıyordu ki biraz daha bakmaya devam ederse dudağına bile yapışabilirdim.

"Asena ablan bize bir ara yemek yapsın görelim bakalım haramat mı değil mi?" Dediğinde gülümsedim.

"Zehirlenme garantili yemeklerimi yersiniz." Dediğimse Alparslan yüzüme doğru yaklaştı.

"O kadar kötü yemek yaptığını düşünmüyorum. Bence sen her konuda çok iyisin." Dedi yüzünde tuhaf bir gülümseme varken. Tuhaf gülümseme dediğim ise dünyadaki en güzle gülümseme bile olabilirdi.

Bu söylediği şeyden sonra yerimde öylece kalakaldım.

"Hadi yemek yiyelim." Diye geri çekildi ve Ayberki sandalyeye oturttu. Ardından kendisi sandalyeye oturdu.

Ben ise olduğum yerde kalakalmıştım. Hala o halinin etkisinden çıkamamıştım.

"Ee Asenam duvar ile ne konuşuyorsunuz seni bu kadar güldürücek?" Dediğinde kendime geldim. Ben gülümsüyor muydum?

"Ha? Ya yok birşey dalmışım." Dediğimde güldü.

"Nereye daldın? Su yok ki?" Dedi Ayberk.

"Bir yerde takılı kaldım. Gözüm oraya takıldı mantığında diyorum." Dedim gülümssiyerek.

Ayberkin tabağına birşeyler koydum ve yanına oturdum.

"Kendin yemek ister misin yoksa yedireyim mi?" Diye sorduğumda gülümsedi.

"Yedirr." Dediğinde bıçak yardımı ile yumurtayı ne küçük ne büyük parçalara böldüm ve çatal yardımı ile yedirmeye başladım.

Bir yandan kendi yemeğimi yerken bir yandan da Ayberkin yemeğini yediriyordum. Alparslan ise bizi pür dikkat gülümsiyerek izliyordu.

Arada şakalar yapıyor gülüyorduk. Arada ise Ayberkin sorduğu soruları cevaplıyorduk.

"Ben gidiyorum artık." Dedim ayağa kalkarak.

"Aaa olmaz öyle. Daha bana yemek yedirmedin. Kıskanırım bak." Diyen Alparslana gülümsedim.

"Sana da bir ara yediririm geç kalıyorum şimdi." Dedim.

"İyi öyle olsun. Bu sözü unutmam ha."

"Unutma unutma."

"Hadi kolay gelsin sana."

"Teşekkürler. Bir şans öpücüğü almiyim mi?" Diye sordum Ayberke.

"All." Dedi yanağımı öperek.

"Ohhh misss. Bende şans öpücüğümü veriyim" Dediğimde kafasını çevirdi. Yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

"Bal ball." Dediğimde güldü.

"Babadan da all!"

"Babadan mı?"

"Evett. Babamdan da şans öpücüğü al." Dediğinde Alparslana döndüm.

"Yapmadığımız şey değil. Ve daha fazlasını yapıyorduk." Dedi göz kırparak.

"Sussana!" Dedim kafamla Ayberki işaret ederek.

"Hadii lütfen Asena abla. Babamdan da şans öpücüğü al."

"peki..." dedim Alparslanın yanına ilerliyerek.

Alparslanın yüzüne doğru tereddütle eğildiğimde yüzünde ki gülümseme çok büyüktü.

Yanağına işaret oarmağıyla iki kere vurdu. Bu öp demekti.

"Şans öpücüğü al dedi ver demedi ki." Dediğimde Ayberke döndü.

"Asena abla ne yapsın? Şans öpücüğü mü versin yoksa alsın mı?"

"İkisidee." Dediğinde derin bir nefes alıp verdim.

"O zaman ilk şans öpücüğünü alsın." Dedi bir anda yanağımı öperek.

"Sıra şans öpücüğümde." Dedi Alparslan.

"Sakın bir anda dönme." Dedim ama içimde dönsün ve öpüşelim diye dualar ediyordum.

"Aklımda hiç öyle bir plan yoktu ama sen bilirsin. Hem dönsem ne olucak? Yapmadığımız şey mi?"

"Sus!" Dedim ve yanağına doğru yaklaştım.

Yanağını öperken bir anda döndü...

Doktor ve KomiserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin