35

481 22 5
                                    

"Aa cluba geldik."

"Evet. Bak kocanda orda." Dediğinde gülümsedim.

"Evet... kocamda orda. Bana bağırıcak." Dedim dudak büzerek.

Alparslan oldukça telaşlı şekilde birilerine birşeyler soruyor, bir oraya bir buraya gidiyordu.

En sonunda bakışları bizi bulduğunda yüzündeki endişe yok oldu ve yerine öfke geldi

"Asena!" Diye bağırdı ve hızla yanımıza gelip bana yardım eden adama yumruk attı.

"Ne işin var lan senin, benim karımın yanında!" Diye bağırdığında gözlerim doldu.

"Alparslan." Diye seslendim sadece.

"Ne yaptın lan karıma!" Diye bağırdı.

"Alparslan."

"Asena kes sesini! Ceval ver ulan bana!" Diye yumruklamaya başladı adamı.

"Alparslan birşey yapmadı! Kayboldum yolu bulmama yardım etti!" Diye bağırdığımda adamın üzerinden kalktı.

Adamın karnına tekme attı ve;

"Seni bir daha karımın yanında görürsem öldürmekten beter ederim seni." Dedi ve hızla bileğimden tutuo yürümeye başladı.

Bileğimi öyle sıkı tutuyordu ki gerçekten çok acıyordu.

"Alparslan... sakin ol." Diyebildim sadece.

Arabanın oraya geldiğimizde hızla kapıyı açıp beni içine fırlattı nerdeyse.

Kendiside arabaya bindi ve bana döndü.

"Amacın neydi lan senin giderken?! Sana demedim mi ben bir yere ayrılma demedim mi?!" Diye bağırdı bir anda.

Az önce tuttuğu bileğimi elimin arasına alıp okşamaya başladım.

"Cevap ver bana!" Diye bağırdı tekrardan. Gözlerim dolmadan edemedi.

"Ağlamayı kes! Ağlamayı kes! Yeter. Herşeyde ağlıyorsun! Bıktım. Hesap bile soramiyacak mıyım ben sana?" Diye bağırdı aynı kızgınlıkta.

"Ö-özür dilerim."

"Özür dilemeyi kes! Bana neden gittiğini söyle."

"Kedi gördüm..." dediğimde direksiyona sertçe vurdu.

Vurduğu gibi irkildim ve Alparslandan biraz uzaklaştım.

"Çocuk gibisin! Çocuktan farksızsın. 2 dakika boş bırakılmaya gelmiyorsun! Yıllarca ne yapıcam ben seninle? Ya başına birşey gelseydi? O zaman ne yapıcaktım ben?! Ha ne yapıcaktım? Cevap ver!" Diye bağırdığında sanki mümkünmüş gibi biraz daha uzaklaşmaya çalıştım.

Ağlamam iyice arttı.

"Özür dilerim." Dediğimde tekrardan direksiyona vurdu.

"Özür dileyerek bir bokumu değiştiremezsin! Ya sana birşey olsaydı. O zaman ne yapıcaktın? Ne yapıcaktık?!" Diye bağırdı yüzüme doğru.

"A-alparslan beni korkutuyorsun." Dediğimde Alparslanın gözlerindeki sinir bir anda uçup gitti. Yerine pişmanlık ve hüzün geldi.

"S-seni korkutuyor muyum? Korkuyor musun benden?" Diye sordu nerdeyse 1 dakika sonra.

"Korkuyorum... senden korkuyorum." Dedim bileğimi okşarken.

Alparslanın gözü morarmaya yüz tutmuş bileğime kaydı.

Göz bebekleri titremişti bileğimi görünce.

Bileğimi tekrardan tutmak için yeltendiğinde hızla bileğimi çekip kendimi uzaklaştırdım.

"Asena'm, güzelim... sana asla zarar vermiyeceğimi biliyorsun. Biliyorsun değil mi?" Dedi yutkunarak. Sesi her an ağlayabilirmiş gibiydi, göz bebekleri titriyordu. Sesi... sesi sanki ondan korkmadığımı duymak için çığlık atıyor gibiydi.

Cevap veremedim. Ağzımdan hiç birşey çıkmadı. Ne bir kelime, ne bir ses. Sesli nefes bile alamamıştım. Yüzünü sıvazladı ve tekrardan bana döndü.

"Asena'm? Tekrar soruyorum güzelim. Lütfen cevap ver. Sen benden korkmuyorsun değil mi? Veya sana zarar vermiyeceğimi biliyorsun değil mi?"

Doktor ve KomiserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin